Başbakan’dan çok Başbakancılar

HEYKEL tartışmasını şaşkınlıkla izliyorum,

Elbette ki herkes gibi başbakanların da, Başbakan’ımızın da bir şeyi beğenme veya beğenmeme hakkı var,

İlle de sanat eleştirmeni olmak gerekmiyor,

Bizim Habertürk binasının önünde de bir heykel var,

Habertürk binası tamamlanırken Turgay Bey’le birlikte, “Şu meydana bir heykel koymak gerek” diye düşündük,

Aklımda İlhan Koman’ın eserlerinden biri vardı ama bulamadık,

Sonra pek çok sanatçıdan eskiz aldık, Aralarında Başbakan’ın beğenmediği heykelleri yapan Mehmet Aksoy da vardı,

Mehmet Aksoy’un çalışması ile Ziyaeddin Nuriev’in önerileri arasında kararsız kaldık, Sonunda tercihimizi Nuriev’den yana kullandık,

Şimdi o heykel Habertürk’ün önünde göğe yükseliyor,

Çalışma arkadaşlarımızdan bazıları çok beğeniyor, bazıları beğenmiyor, Beğenmeyenleri duyunca içim sızlıyor ama zevk bu, Birinin beğendiğini herkes beğenecek diye bir şey yok,

Tayyip Bey de o heykelleri beğenmemiş,

Bunda hiçbir beis yok,

Elem verici olan, “Başbakan’ımız beğenmedi” diyerek o heykelleri oradan kaldırtan kafadır,

Sanat eserleri, başbakanlar, liderler beğensin diye yapılmaz,

O zaman her seçimden sonra ülkenin dört bir tarafında heykel kıyımı yapmamız gerekir,

Bir heykel, bir anıt yapıldığı zaman o zamanın ruhunu yansıtır, İyi veya kötü,

Sonra bir başkası gelir, başkasını yapar,

Sonunda bir külliyat oluşur,

Bu oluşum ülkenin kültürüdür, birikimidir,

Bugün dünyanın en değerli mirası Mısır’dan, Roma’dan, antik çağ Anadolu’sundan bize kalanlar,

Acaba orada her firavun, her imparator, her kral beğenmediklerini kırdırıp attırsaydı bugün bize bu kadar tarih ulaşır mıydı?

Firavunların, imparatorların, kralların yapmadığını, seçimle gelen başbakanlar hiç yapmaz,

Zaten gördüğüm kadarıyla sorun Başbakan’da değil, Başbakan’dan çok Başbakancı olanlarda,


Erkek evde oturamaz mı?

Bugün çok güzel bir polemik konusu var Habertürk’te,

“Çalışan kadın mı daha mutludur, evde oturan kadın mı?”

Ne muazzam bir soru,

Ama bu soruyu cinsiyetle bağlantılı sormak ne kadar doğru!

Mesela, “Çalışan erkek mi daha mutludur, yoksa evde oturan erkek mi?” diye sorulsa yanıtlar nasıl olurdu?

Aslında bu soru, Batı ülkesinde yapılan bir araştırmadan yola çıkılarak soruldu ve bize gösteriyor ki, “ayrımcılık” iliklerimize işlemiş,

“Aileden birisi evde oturacaksa o kadın olur” fikri artık genlerimizde,

Oysa ben hiç o kanaatte değilim,

Biz erkeklerin evde oturma hakkımız yok mu?

Düşünüyorum da, beni evde oturmak kadar mutlu eden pek az şey var,

Kızımla oynamak, beraber ders çalışmak, sohbet etmek, yemek yapmak,

Terapi gibi,

Bence bu soru erkeklere de sorulmalı, Çünkü bunun cinsiyetle alakası yok,


 

Adalet sarayı

Geçen gün çok sevdiğim birinin yazdığı bir şeyler okudum,

102 tahliyeleri üzerine yazmış,

İstanbul’da inşa edilmekte olan “dev” adliye binalarından birinin önünden geçerken “Avrupa’nın en büyük adalet sarayı” tabelasını görünce aklına gelmiş,

“Her yere adalet sarayı yapıyoruz, Adaletin kralı bizde ya, Sarayda otursun diye,”

Düşündüm de, adalet binaları büyüdükçe adaletimiz aynı oranda büyüyor mu diye,

Ve İsviçreli Bakan’a atfen anlatılan hikâye aklıma geldi,

Hani bir toplantıda İsviçre’nin Denizcilik Bakanı ile tanıştırılan Türk Bakan, “Allah Allah, İsviçre’de deniz yok ama bakanlığı mı var?” diye sorunca İsviçreli de yapıştırmış yanıtı: “Bunda garip olan ne? Sizde de Adalet Bakanlığı var,”

Sadece bakanlığı yok sarayı da var,

İçinde kim oturuyor bilmiyoruz, o ayrı!


Bağış’lama

Egemen Bağış keşke biraz az konuşsa,

Tabii isterseniz öndeki “az” yerine sondan bir önceki hecenin önüne bir “ma” da koyabilirsiniz,

Referandum sürecinde söyledikleri hâlâ kulaklarımızda olan Bağış, şimdi de “Katiller serbest kaldı diye yaygara yapanları ne yapalım” buyurmuş,

Toplumsal tepkiye, demokratik tepkiye “yaygara” dediğiniz zaman, bunu diyen kişi eğer AB’den Sorumlu Bakan ise Türkiye’nin AB’ye bakışı da ortaya çıkıyor,

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Ayağa kapanmanın “paspas olmak” olarak algılanabileceğini anladığımız zaman.

Erişilebilirlik Araçları