Adnan’ı da al da git

GALATASARAY’ın başkanlık koltuğunu işgal eden zat dün bir basın toplantısı düzenledi,

Herkes merakla bekledi,

Herhalde istifasını açıklayacak diye,

Öyle ya, 2, Başkan’ı dahil yönetiminin ciddi bir bölümü "Olağanüstü seçim kongresi kararı almalıyız" diyordu işgalciye,

O ise çıktı, tam tersini yaptı,

2, Başkan’ı ve 2 yönetim kurulu üyesini daha istifaya davet etti,

Bu Galatasaray tarihinde bir ilk, Galatasaray başkanları bunu yapar ama yönetim kurulu odasında, basın toplantısında değil,

Koltuk işgalcisi "Haysiyetleri varsa, onurları varsa istifa ederler" dedi,

Eğer birisi istiyor diye istifa etmemek "haysiyetsizlik ve şerefsizlikse" milyonların istifasını istediği koltuk işgalcisinin istifa etmemesinin ne anlama geldiğini de işgalcinin kendi sözlerinden anlamış olduk,

Bu arada, "Protestocuları stada almayacağız" demesine de açıklık getirdi koltuk işgalcisi,

"Uykusuzmuş, yanlışlıkla söylemiş,"

Bu da 5 gün sonra aklına gelmiş,

Bıraksın gitsin, İstediği yerde, istediği kadar uyusun,

Niye 5 gün sonra aklına geldi biliyor musunuz?

Pazar günü maç var, Benim daha önce yazdığım gibi Seyrantepe’ye gidecek hali yok, Stada girecek hali yok,

Korkudan yapıyor bu açıklamayı, Zaten titremesinden, bardakları çanakları devirmesinden belli değil mi hali,

Başkanlık koltuğunu işgal eden zatı dinlerken gerçekten üzüldüm,

O zavallı, o ezilip büzülmüş, korkmuş haline üzüldüm,

Onun adına değil, takımım, kulübüm adına üzüldüm,

Kendine üç beden büyük ceket giydirilmiş çocuk gibiydi hali,

Acıdım,

Bu korkuyla, bu halle nereye kadar?

Bu pazar tribünler "Adnan’ı da al da git" diyecekler ona, Adnan Sezgin’ini kastederek,

Ama gitmeyecek yine,

Gerekirse tribünleri satacak, yaptığı gibi, Gerekirse kongre üyelerini,

Ama o koltukta oturmaya devam edecek,

Benim anlamadığım şu: "Fahri bir görev" neden bu kadar ısrarla elde tutulmak istenir?

Neden?


Balyoz için acil açıklama lazım

BALYOZ Davası’nda yeni belgeler açıklandı ya da sızdırıldı,

Sonuç fark etmiyor,

Okuduklarım facia,

"Darbe ortamını sağlamak için yapılacaklar" diye bir eylem planı var,

Korkunç şeyler,

Bazı aydınların, gazetecilerin öldürülmesi dahil, bombalar, suikastlar,

Bu yolla memlekette istikrar ve huzur bozulacak, sonrasında darbe gelecek,

Geçmişte bunları görmemiş olsak "Daha neler" diyeceğiz ama olmuşu bilince olacağına da inanıyor insan,

Üstelik bu planların bulunduğu yer sokak değil ki, "Birileri koymuş, Yok böyle bir şey" diyesin,

Bulunduğu yer Deniz Kuvvetleri’nin İstihbarat Başkanlığı,

Orada bir ofiste saklanmış halde bulunuyor,

Böylesine rezil ve vahşi bir plan,

Şimdi Genelkurmay’dan yapılacak açıklamayı merakla bekliyorum,

İki olasılık var,

Ya "Evet böyle bir plan yapılmış ama komuta kademesinden gizlenmiş, Kurumsal değil, bir cuntanın işi, sorumluları bulup cezalandıracağız" diyecekler ya da "Böyle bir plan yoktu, Oraya yerleştirmişler, sonra da bulmuşlar" diyecekler,

Tabii ikinci durum da facia,

Birileri Deniz Kuvvetleri İstihbarat Başkanlığı’na girip, plan yerleştirip sonra bulmuş gibi yapabiliyorsa vay o istihbaratın haline!

 


Velev ki Marksistler!

BAŞBAKAN Erdoğan’ı anlamam bazen çok zor oluyor,

Daha doğrusu, bazı konuları söylemleştirdiğini ama içselleştirmediğini anlıyorum,

Önceki gün, coplanan öğrencilerin Marksist-Leninist olduğunu söyledi,

Eee,,,

De ki öyle, Ne olmuş ki!

Ahmet Kaya’dan şarkılar söyleyip, Erdal Eren için yazılan şiirleri okuyup öğrencileri Marksistlikle suçlamak ne?

Erdal Eren neciydi mesela? Bu suçlamayla asılmadı mı?

Ya da Ahmet Kaya,

Onlar Marksist-Leninist değil miydi?

Kürsülerde şiirlerini okuduğu Nâzım Hikmet neciydi ya?

Rusya’ya mı kaçmıştı, yoksa Mussolini’ye sığınmıştı da biz mi duymamıştık,

Ne olmuş Marksistlerse,

Bu mu ileri demokrasi?

Marksistin ölmüşü mü makbul sadece!


Kaybedeceğini bile bile

DÜN CHP’nin seçimle ilgili stratejisini yazınca bazı eleştiriler geldi,

"CHP kaybedeceğini biliyor ve ofansif oynayacağına defansif oynuyor" diye, Hatta şöyle diyorlar: "Kazanmak için oynamayan muhakkak kaybeder,"

Bu fikre katılmakla beraber, yani CHP’nin en azından şimdilik kazanmayı düşünmemesini garipsemekle beraber bazen insan doğasının "kaybedeceğini bile bile oynadığını" unutmamak lazım,

Özdemir Asaf’ın yazdığı gibi, "Kaybedeceğini bile bile neden mücadele ediyorsun dedi, öleceğini bile bile yaşadığını unutmuştu o an, Bozmadım",

 
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Başkalarının sorunlarından avantaj çıkarmaya çalışmanın aşağılıklık olduğunu anladığımız zaman

Erişilebilirlik Araçları