BÜLENT Arınç’ın, "Hayat seks ve alkolden ibaret değil" cümlesine çok takılan oldu,
Her yerde bununla ilgili eleştiriler görüyorum,
Yapmayın,
Ben, Bülent Bey’le empati yapmaya çalıştım biraz,
Ve kendisine hak verdim,
Zaten bu konuda herkes kendince haklı,
Eğer hayatı bir şeylere endekslerseniz ve sizde onların olmadığını veya kalmadığını görürseniz hayatın anlamı kalmaz,
O zaman hayatın bunlardan ibaret olmadığını anlarsınız ve hayatta başka şeyler olduğunu da görür, öğrenir, onların arayışına girersiniz,
Ne bileyim, kimisi var ki, hayatı sadece Arınç’ın söylediği iki şeyden ibaret zannediyor,
Yaşam tarzları bu,
Onunla mutlu oluyor, yaptıkları her şeyi bu iki şey için yapıyorlar,
Sonra bir gün doğa kanunları gereği ya Bülent Bey gibi düşünmeye başlıyorlar ya da hayatı boş bulmaya başlayıp bunalıma giriyorlar,
Tam tersi de söz konusu,
Hayatı dinden imandan ibaret zannediyorlar, Sonra bir gün dışarıda başka bir hayatın da olduğunu fark ediyorlar ve yoldan çıkıyorlar,
Kimisi hayatı paradan ibaret zannediyor,
Onun için can yakıyor, haksızlık yapıyor, kanunsuzluk yapıyor, Sonra bir bakıyor ki, kendisine bir yararı yok bu kadarının ve hayat ondan da ibaret değil, Bu sefer başlıyor elinde avucunda ne varsa dağıtmaya, hayır işi yapmaya, Bazen ölüm döşeğinde bile olsa,
Gerçekten de her ne iki şey olursa olsun hayat bu iki şeyden ibaret değil,
Ama hepsinden biraz olunca lezzeti yerine geliyor,
Ama bazen bazıları bir nedenle hayatımızda olamıyor,
O zaman hayat eksik oluyor,
Müdahale mi değil mi?
ALKOLLÜ içki meselesine biraz takıldım doğrusu,
Başbakan, "Kendi doğrularımı başkasına dayatmam" diyor, doğru bir deyişle,
Ama uygulama öyle mi oluyor!
Asla, Başbakan’dan daha başbakancı olanlar, Başbakan’ın ve belki de kendilerinin hayat görüşünü dayatma imkânlarına sahip olunca bunu dayatmaktan çekinmiyorlar,
Geçen yaz sonunda Ege kıyılarında otomobille dolaştım biraz,
Sahil lokantalarında yemek yedim,
Esnafın ortak bir şikâyeti vardı:
"İçkili lokantalara zulüm yapılıyor,"
"Nasıl bir zulüm" diye sordum,
Hepsi aynı hikâyeyi anlattı,
Belediyeler genelde CHP’li olduğu için ruhsat konusunda pek bir sorun yok,
Ama sonrası sorun,
Eğer içkili lokantaysan Maliye göz açtırmıyor, Sürekli denetim, sürekli ceza, İlla ki bir usulsüzlük buluyorlar,
Yan yana iki lokanta biri içkili, biri içkisiz,
İçkisize dokunan yok, İçkiliye ha babam denetim,
Hadi o denetim,
İçkili lokantaların olduğu bölgenin hemen çıkışında özellikle hafta sonları düzenli alkol kontrolü,
Elbette alkollü otomobil kullanmayı hoş görecek halimiz yok ama millet korkudan bir kadeh dahi içmiyor, İçmeyeceği için de lokantaya gitmiyor, evinde demleniyor,
Ben buna "Yasal ve idari mahalle baskısı" diyorum,
Müdahale mi?
"Değil" diyen yemin etse başı ağrımaz,
Müdahale mi?
Bence müdahale,
Ferrari pahalı, haysiyet kaç para
NE diyeyim Allah vatandaşa kolaylık versin, Düzeysiz gazetecilikten ben bunu gördüysem, vatandaş neler görüyordur kimbilir,
Geçen hafta sonu Ferrari’den Ferhat Albayrak geldi, 15 yıldır, Ferrari’ye girdiği günden beri tanıştığımız, Ferrari âşığı Ferhat,
Ferrari distribütörlüğü el değiştirdi, Ferhat hep Ferrari’de kaldı,
Şimdi Ferrari’nin başında,
Ferrari’nin en yenisi 458 Italia’nın test aracını getirdi,
"Sizin izleniminiz önemli, Otomobil iki gün kalsın, Basın basabildiğiniz kadar" diyerek anahtarları verdi,
Ben de son 16 yıldır üretilen bütün Ferrari’leri, hem de pek çoğunu Ferrari’nin kendi pisti Fiorano’da test etmiş biri olarak aldım, İki gün kullandım,
Kullanmaz olaydım,
Önceki gün internet gazetelerinde, dün de Akşam Gazetesi’nde bir haber,
"Fatih Altaylı yeni oyuncağıyla,"
Ferrari sahibi olmak ayıp değil ama fotoğrafımı çeken sözde muhabirlere, "Çocuklar test arabası, sakın benim diye yazmayın" demişim,
Umurlarında mı, kendilerince kötülük yapacaklar, Beni rezil edecekler, Nasıl edeceklerse,
Eee, yalan yazdınız da ne oldu?
Benim Ferrari’m mi oldu!
Ayıptır yahu, Bu kadar fütursuzca yalan yazılır mı?
Cumartesi açın HT Ekonomi’yi okuyun,
Sonra da bir liralık haysiyetiniz varsa açıp özür dileyin,
Bir lira çok mu oldu?
Peki bir kuruş olsun!
