Biri haber kanallarına dur desin

YAZACAĞIM yazacağım ama elim varmıyordu bir türlü,

Ama artık bıçak kemiğe dayandı, En azından benimkine,

Haber televizyonları, Türkiye’de ciddi bir seviye ve kalite düşüşüne neden oluyor, Türkiye’deki gerçek entelektüel birikimi çöpe atıyor, onun yerine "cazgırentel" tipini öne çıkarıyor ve uzun vadede Türkiye’ye ciddi zararlar veriyorlar,

Açın bakın haber kanallarını,

Hepsinde aynı tipler ve her konuda aynı tipler,

İsimlerini bir bir saymama gerek yok,

Genelde birikimsiz, militanca bir tarafı tutmaktan öte bir becerisi olmayan, ağzı laf yapan, sertleşmeyi, kavga üslubunu geçer akçe olarak benimsemiş garip adamlar,

Aklıselimden uzak, kültürsüz, bilinçsiz bu tipler her tartışma programının konuğu,

Ne bir üslup, ne dediğini bilmek,

Bağır çağır, gerilim yarat, reytingi al,

Dikkat edin her konuda aynı tipler,

Anayasa mı tartışılacak, Aynı ekip,

Siyaset mi tartışılacak, Aynı ekip,

Tunus veya Mısır’daki olaylar mı tartışılacak, Aynı ekip,

Sanırsın ki, külliyen allame-i cihan,

Yalayıp yutmuşlar, her şeyi biliyorlar,

Oysa bildikleri hiçbir şey yok,

Birileri bir tarafa yamanmış, diğerleri öbür tarafa, Habire kavga değirmenine su taşıyorlar,

Haber kanalları her akşam bunlarla dolu,

Hatta 09,00-11,00 arası bir kanalda olan, hızla fırlayıp 12,00-01,00 arası öbür kanalda konuşuyor,

Bakıyorum ve kendime soruyorum, "Bunların evleri, işleri güçleri yok mu?" diye,

Belli ki, yok,

Tartışmacı şöhretiyle geçiniyorlar,

Tabii onlarda suç yok,

Bu düzeysizliği televizyona çağırırsan koşa koşa gelir,

Suç haber kanallarında,

Reyting alacağım diye topluyorlar bunları kameranın karşısına,

Vur patlasın, vur inlesin, reyting gelsin,

Tabii kabahat en başta bizde, yani Habertürk TV’de,

Tartışma programlarını moda eden bizimkiler,

Ama düzeyli başlayan iş, reyting kavgasıyla düzeysiz bir hale geldi,

Herkes de bunun içinde,

Bu aptal saptal boş kavgalarla Türkiye ne kazanıyor dersen koca bir "Hiiiiç", Dahası kaybediyor, Oradan başlayan seviyesizlik ülkeye egemen oluyor, Ekran başındakiler bir şey öğrenip ona göre karar verme durumunda olacağına geriliyor, kamplaşıyor ve dahası bildiklerini unutuyorlar,

Pusulası şaşmışlar, herkesin pusulasını şaşırtıyorlar,

Biri bu haber kanallarını reyting yarışından çıkarmalı ve bizimki dahil tüm haber kanallarına bir "seviye" gelmeli,

Yoksa bu işin sonu,,,

Haklı olarak diyeceksiniz ki, "Kardeşim bunu kendi kanalına söylesene",

Merak etmeyin söyleyeceğim,

Şu yazı bitsin, gideceğim Kenan Tekdağ’ın odasına,

"Bari biz öncü olalım" diyeceğim,

Yoksa vebali büyük,

Hem bize hem çocuklarımıza,,,

 


Her başarılı insan bunu tadacaktır

BU memlekette en büyük suç nedir bilir misiniz?

Bilmeyenlere söyleyeyim,

Başarılı olmak,

Başarılıysanız ananızdan emdiğiniz süt burnunuzdan itinayla getirilir,

Her başarılı canlı elbet bunu tatmıştır veya tadacaktır,

Şimdilerde hedefte Acun Ilıcalı var,

Acun kardeşim, Türkiye’nin en sempatik adamlarından biri, Ekranda da ekran dışında da,

Ama ekran sıcaklığı gerçekten müthiş,

Ne yapsa beğendiriyor, sevdiriyor, izlettiriyor,

Yıldızları kırpıp kırpıp yeniden yıldız bile yapabiliyor,

Ama bedelini ödüyor,

Her dakika birileri Acun’a saldırıyor, olmadık laf ediyor,

Geçmişinde, müktesebatında hiçbir kayda değer unsur olmayan kim varsa, Acun’a "geçirip" rahatlıyor, Böyle yapınca sanki Acun’un yerini almış, Acun’un yerine geçmiş olduğunu zannediyor,

Bu bugün Acun, dün veya yarın Cem Yılmaz ya da bir başka başarılı isim hiç fark etmiyor,

Doğrusunu isterseniz bütün bunlar o başarılı adamlara veya kadınlara vız gelip tırıs gidiyor,

Ama gereksiz yere üzüyor, bunaltıyor, yapabileceklerinin belki de yarısını yapmalarına neden oluyor,

 


Gül’den Sarkozy’ye demir leblebi

FRANSA Cumhurbaşkanı Sarkozy’nin Türkiye ziyareti öncesi Le Figaro’da Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’le yapılmış bir röportaj yayımlandı,

Hemen hemen tam sayfalık bir röportaj,

Belki farkındasınız, Fransa, Türkiye ile gergin giden ilişkileri normalleştirmeye çalışıyor,

Ancak Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün röportajını okuyunca, Türkiye’nin en azından şimdilik "kolay affeden taraf" olmayacağı anlaşılıyor,

Cumhurbaşkanı Gül, röportajda Sarkozy’nin ziyaretinin "resmi" olmadığının altını çizip "Çok da önemsemiyoruz" havası veriyor,

"Dünya AB’den ibaret değil" diyor, "Sarkozy gelsin, Türkiye’yi bir görsün belki bizi daha iyi tanır" diyerek Sarkozy’nin bilgisizliğini ve önyargısını ima ediyor,

"Ekonomik ilişkilerimiz bundan etkilenir mi?" sorusuna ustaca yanıt veriyor ve "Etkilenmez ama,,," diyerek karşı tarafta bir "kaygı" algısı yaratıyor,

Röportaj dört dörtlük,

Tam bir devlet adamı röportajı olmuş,

Doğrusu ben çok beğendim,

Ancak en ilginç yorumu bir Fransız meslektaşım yaptı,

"Ziyaretler öncesi genelde iyi niyet mesajlarıyla dolu boş röportajlar verilirdi, Ancak Cumhurbaşkanı’nız, Sarkozy’nin ağzına bir demir leblebi bırakmış, Bakalım bunu yutacak mı, yutarsa nasıl çıkaracak" dedi,

Göreceğiz!

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Bina yıkarken enkazın altında kalmayacağımızdan emin olduğumuz zaman

Erişilebilirlik Araçları