Halk sağlığı için bakanlar uyuyor mu?

BU hafta bizce önemli bir yazı dizisi başlattık, "Tatlıdaki tatsız tehlike" diye,

Gelen mail’in, sorunun, feryadın haddi hesabı yok, Habertürk, haberciliğin sadece siyasetçiyi eleştirerek değil, halkın temel sorunlarına inilerek yapılacağına inanıyor,

Bu konuyu da bu bağlamda ele aldık: Halk sağlığı,

Nişasta bazlı şeker (NBŞ) konusunu yıllar önce yazdığım köşede de işlemiş, bunun sakıncalarına dikkat çekmiş, özellikle çocuklar açısından nasıl bir büyük risk doğurduğuna değinmiştim o günlerde,

En büyük üretici olan Cargyll ortalığı ayağa kaldırmıştı, Ancak gazetem benim kopardığım kıyamete pek değer vermedi,

Konu amacına ulaşmadı,

Zaman geçti, sorun azalacağına büyüdü,

Türkiye’deki üç bakanlık söz birliği etmişçesine pancardan yapılan şeker üretimini kısar, kota koyar, azaltmaya çalışırken, NBŞ üretimi alabildiğine arttı,

Cargyll bir de yanına yerli ortak, Ülker’i aldı,

Nişasta bazlı şeker mısırdan üretiliyor,

Büyük bölümü "genetiğiyle oynanmış mısır",

Bunlar ya doğrudan ithal ya da yerli üreticiye "kısır tohumdan" ürettiriliyor, Yani her yıl tohumluk için dışa bağımlılık artıyor, Çitfçi kendi tohumluğunu üretemiyor, dışarıdan gelecek tohuma bağımlı oluyor,

Bu yetmiyor,

NBŞ, genetiğiyle oynanmış mısırdan yapıldığı için, bilinen bilinmeyen potansiyel pek çok tehlikeye sahip,

Zaten sırf bu nedenle pek çok ülkede, özellikle de AB’de hem üretimine, hem de ürünlerin içindeki kullanım oranlarına kota koyuluyor,

Dün Habertürk TV, gazetemizdeki bu haberden bir program yaptı,

Oraya bağlanan ABD Konsolosu, "ABD’de kota yok" dedi,

Doğru, Doğrudan bir kota yok ama hangi üründe ne kadar kullanılacağına ilişkin kotalar var, Mesela gazlı içeceklerde Türkiye’deki kullanım oranı ile ABD’deki kullanım oranlarını sıkıysa açıklasınlar,

Ya da çocukların tükettiği ürünlerde,

Hiçbir ülkede ya da medeni hiçbir ülkede bizdeki gibi sınırsız sorumsuz bir üretim de yok, tüketim de,

Biz bunları yazıyoruz ama ne Sağlık Bakanlığı’ndan, ne de Tarım Bakanlığı’ndan çıt çıkıyor,

Toplum sağlığı için belki de sigara kadar büyük bir tehlike yaratan NBŞ üretimi alabildiğine artıyor, Yeni bir artış için Bakanlar Kurulu’na bir karar sunulduğu iddia ediliyor,

Hadi onu bir yana bırakın, pancar üreticimize üretim yaptırılmıyor, şeker fabrikalarımız çalıştırılmıyor, Bu yüzden dünyanın en pahalı şekerini tüketiyoruz,

Ama NBŞ üretenlere gık çıkmıyor,

Çünkü ABD başkanları bile bu iş için devreye giriyor,

Bizimkiler ise uyuyor,


Bu da teğmenin yanıtı

TEĞMEN Mehmet Çelebi’nin avukatlarından da bir yanıt geldi,

İstanbul Emniyet Müdürü Ali Fuat Yılmazer’in açıklamalarına bir mektupla karşılık veriyorlar,

Öncelikle "Emniyet’in savcılık makamı gibi davranmaya başladığını, savcılığın öne sürmesi gereken isnatları ve iddiaları Emniyet’in ortaya koyduğunu" belirterek duruma dikkat çekiyorlar,

Müvekkilleri genç teğmenin Hizbuttahrir Örgütü ile hiçbir bağlantısı olmadığını, şans eseri bindiği bir taksinin sürücüsünün örgüt üyesi olduğunu sürücüden öğrenmesi üzerine "vatanseverlik" görevi olarak sürücüyü takip ettiğini, delil toplamak amacıyla dostluk kurduğunu, özellikle halka açık bir meydanda buluşmayı talep ettiğini, bu buluşmada örgüt mensubu olan bu kişiden örgütle ilgili dokümanlar aldığını, bu durumu kendisinin fotoğraflattığını ve dosyaladığını, ancak şimdi kendi çektirdiği fotoğrafın sanki başkaları tarafından elde edilmiş bir delilmiş gibi dosyaya konulduğunu, müvekkillerinin örgüt üyesi taksi şoförü dışında örgütten tandığı hiç kimse olmadığını, örgütle ilgili telefon numaralarının telefona sonradan yazıldığının bilirkişi raporuyla sabit olduğunu söylüyorlar,

Teğmenin Süleyman Solmaz adlı taksi şoförü dışında hiçbir örgüt üyesiyle asla ne telefonla ne de yüz yüze bir görüşmesi olmadığını belirtiyorlar,

Elde ettiği bilgileri iki sivil şahıs, Kemal Aydın ve Neriman Aydın’la paylaşmasını ise "onların tecrübesinden yararlanmak ve bu konuda nasıl bir resmi yol izlemesi gerektiğini öğrenmek" maksatlı olarak belirtiyorlar,

Vallahi her şeyi anlarım da, bir askerin kendi üstleri dururken gidip başkalarına rapor vermesini anlamakta hayli zorlanıyorum,

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Gerçek dostların sadece acımızı değil sevincimizi de aynı coşkuyla paylaşanlar olduğunu anladığımız zaman

Erişilebilirlik Araçları