Bağımsız aday olacaklar

ERGENEKON Davası’nda haklarındaki suçlamalar nedeniyle uzunca bir süredir hapiste olan Tuncay Özkan ve Mustafa Balbay’ın haziran ayında yapılması muhtemel seçimlerde milletvekili adayı olmaları konusunda iki partinin ismi geçiyor,

Önce CHP bu iki ismi aday gösterebileceğini gayri resmi olarak da olsa açıkladı,

Daha sonra bunun henüz kesinleşmiş bir fikir olmadığı söylendi,

Sonra DSP ortaya çıktı ve Özkan ile Balbay’ın Demokratik Sol Parti’den milletvekili adayı olabilecekleri iddiası ortaya atıldı,

Her iki adaylık iddiası da resmiyet kazanmadı, fikir cimnastiği ya da kamuoyunun nabzını yoklama düzeyinde olarak ortada kaldı,

Ancak işin aslı pek de öyle değil,

Tuncay Özkan ve Mustafa Balbay, Haziran 2011 milletvekili genel seçimlerinde büyük bir ihtimalle aday olacaklar,

Ancak ne CHP’den, ne de DSP’den,

Her iki gazeteci de şu sıralarda tanıdıkları araştırma şirketlerine anketler yaptırarak "bağımsız aday" olma konusunda karar verme ve bölge belirleme çalışması içindeler,

Tuncay Özkan büyük bir ihtimalle İstanbul 1, Bölge’den, yani Kadıköy’ü de içine alan seçim bölgesinden bağımsız aday olacak,

Mustafa Balbay’ın ise Ankara’da 1, Bölge’den, yani Çankaya’yı da kapsayan seçim bölgesinden "bağımsız aday" olma konusunda kararlı olduğu söyleniyor,

Yapılan araştırmaların sonuçlarına göre Tuncay Özkan’ın İstanbul 1, Bölge’den aday olması halinde, ciddi bir oy alacağı ve alacağı oyların bu bölgede CHP’ye en az 2 milletvekili kaybettireceği söyleniyor,

Aynı şekilde Mustafa Balbay’ın Ankara 1, Bölge’den aday olması halinde CHP’nin burada da büyük bir yara alacağı kesin,

Şimdilik fikir bu,

Tabii tüm bu araştırmaların ve bağımsız adaylık fikrinin, CHP’yi bu ikiliye yaklaştırmak ve aday gösterilmelerini sağlamak için yapılmış bir altyapı çalışması olması da mümkün,

 


Genelkurmay’dan muhbir açıklaması

"BİR manşetin anlamı" başlıklı dünkü yazım üzerine Genelkurmay İletişim Daire Başkanı Tuğgeneral Tayyar Süngü aradı,

"Biliyorum, siz Sabah Gazetesi’nin haberinden yola çıkarak bir yorum yapmışsınız ama bu haber gerçeği yansıtmıyor" diyerek söze girdi,

Ben de kendisine, "Ben Sabah’taki haberden yola çıktım, Çünkü dün bir yalanlama yapılmadı, O nedenle oradaki verileri aldım" dedim,

Tuğgeneral Süngü anlattı,

"Fatih Bey, Astsubay Erdinç Yıldız orada görev yapan astsubaylardan biridir, O birimde görevli çok sayıda subay ve astsubay vardır,

Bu astsubayımızı, sanki bir muhbir edasıyla gazete manşetine koymak doğru değildir, Çünkü Erdinç Yıldız’ın muhbir olduğu konusunda hiçbir bilgi, belge veya kanıt yoktur,

Böyle bir suçlama yapılamaz, Elde böyle bir veri yok,

Bakın siz de yazmışsınız, haberde deniyor ki, ’12 Ocak’ta ifade vermiş ve anlatmış’,

Gölcük’te yapılan aramanın tarihi 6 Aralık’tır, Astsubay Erdinç Yıldız’ın ifadesine ise baskından neredeyse 1 ay 6 gün sonra başvurulmuştur,

Ancak ifadesine başvurulan tek kişi Erdinç Yıldız değildir, Onlarca kişinin konuyla ilgili ifadesi alınmıştır,

Astsubay Erdinç Yıldız, savcılıktaki ifadesinde gördüklerini, bildiklerini anlatmıştır,

Ancak bu ifadedir, Ondan öncesiyle ilgili bir muhbirlik iddiasını kanıtlamaz, Dediğim gibi pek çok kişi ifade vermiştir,

Belli ki, Erdinç Yıldız’ın verdiği ifadeye ulaşılmış ve sanki bu astsubayımız muhbirmiş gibi bir haber yapılmıştır, Oysa oradaki ifadeler astsubayımızın savcılıktaki sözleridir,

Erdinç Yıldız’ın muhbir olduğunu gösteren hiçbir veri olmadığı halde böyle bir şey yapılmış olması gariptir,"

Bu açıklamadan benim anladığım şu,

Genelkurmay, Erdinç Yıldız’ın muhbir olduğuna inanmıyor,

Ve büyük bir ihtimalle asıl muhbiri gizlemek için özellikle sızdırılmış bir isim olduğunu düşünüyor,

Bilmiyorum,

Zaman gösterecek!

 


İran halkı halk değil mi?

TÜRKİYE, Mısır’da "halktan yana" bir tavır alarak, Mısır Cumhurbaşkanlığı’ndan bir günde Mısır diktatörlüğüne terfi eden Mübarek’e sürekli "Halka kulak ver" deyip durdu,

Üzerimize elzem miydi değil miydi bilemem,

Bilirim de bilmezden gelmeyi tercih ederim,

Peki aynı hassasiyeti İran’a karşı niye gösteremiyoruz?

İran’da halk ve muhalefet sokaklara çıkıp çok bir şey değil, sadece Mısır halkına destek vermek istiyor, Mübarek’in devrilmesinden duyduğu mutluluğu göstermek istiyor,

İran yönetimi ise bu basit isteğe bile karşı çıkıyor, dayanışma gösterisine bile izin vermiyor, gösteri yapmak isteyenlere Türkiye’de olduğu gibi su sıkıyor, gaz atıyor,

İyi de, Mısır’da halka kulak verilmesini isteyen Türkiye, İran’daki halkı halktan saymıyor mu?

 


İşin cılkı çıktı

DEFNE Joy Foster’ın trajik ölümünden sonra olan bitenler artık mide bulandırmaya başladı,

Elbette konu önemli,

Biz de yakından ilgileniyoruz,

Ama özel hayat tarafıyla değil, adli tarafıyla,

İddiaları, soruşturmaları gündemde tutmak işimiz,

Çünkü delillerin doğru düzgün toplanmadığı, esaslı bir inceleme yapılmadığıyla ilgili iddialar var,

Gazeteciler olarak bunu takip etmek, karanlık yön kalmamasını, en azından kamuoyunun vicdanının rahat olmasını sağlamak işimiz,

Ancak özel hayat tarafının artık cılkı çıktı,

Defne Joy Foster’ın kocası İlker Yasin Solmaz, bir akşam sokağa çıkmış,

Allahım ne haberler,

"Çabuk unutmuş da, o olmuş da, bu olmuş da,"

Yahu adamın iki arkadaşı olamaz mı, arkadaşları çocuğa, "Abi gel bir hava al, Biraz rahatla, Bir evden çık" demiş olamaz mı?

Ayıptır ya! Bizim işimiz acıya acı katmak mı!

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Karşımızdakinin yerine düşünmediğimiz zaman

Erişilebilirlik Araçları