Yalana karşı zaruri bir yazı

MEHMET Akif Beki‘nin TMSF’nin el koymasından sonraki dönemde Sabah’ın bir manşet haberine müdahale etme girişimini olabildiğince tarafsız ve duygulardan arınmış bir şekilde yazdım birkaç gün önce,

Şimdilerde Doğan Grubu gazetelerinden birinde bir köşesi olan Akif Beki, bir gazete üzerinden yanıt vermiş,

"Gazeteciler beni arar, Başbakanlık perspektifinden olaylara bakış alırlardı" demiş,

Doğru,

Başbakanlık sözcüsü zaten bunun için vardır, Arar sorardık,

Sonrasında da eklemiş, "Altaylı beni arar, görevden alınmamak için aracılık isterdi, Ben de görevden alınmasını engellerdim",

Ey Akif Beki, kutsal bildiğin bir şey var mı bilmiyorum ama eğer varsa onun üzerine yemin eder misin beni seni arayıp böyle bir şey istediğime dair,

Üç paralık şerefin veya haysiyetin varsa onun üzerine yemin eder misin?

1 Nisan günü, yani Sabah ve ATV’ye hukuksuz biçimde el koyulduğu gün olanları bire bir anlatayım, canlı tanıkları henüz hayattayken,

Gazeteye el koyulduğu gün, gazetenin sahibi ve üst yönetimi ile bir toplantı yaptık,

Ben istifamı hazırladım,

Daha sonra o zamanki TMSF Başkanı Ahmet Ertürk aradı,

"Fatih Bey, yapılan işlemin editoryal tarafla bir ilgisi yok, Sizden ricamız gazetenin başında kalıp yönetmeye devam etmenizdir" dedi,

Ben buna Turgay Ciner‘le birlikte karar vereceğimi söyledim,

Turgay Bey’le konuştuk, O haklılığına ve olayın yargıdan döneceğine emindi,

"Sen görevini sürdür, Nasılsa bir süre sonra burayı bize geri verecekler, Sen burada kalırsan gazete de fazla zarar görmemiş olur" dedi,

Bunun ve yazı işlerindeki arkadaşlarımın da isteği üzerine görevde kaldım,

İki gün sonra Başbakan Erdoğan‘la birlikte Suriye’ye, Halep’e gittik, Fenerbahçe’nin oynayacağı bir dosluk maçı için,

Yolda da Başbakan Erdoğan gazeteye hiçbir müdahale olmayacağını ve görevime devam etmemi rica etti,

Daha sonra TMSF’nin atadığı Genç Parti kuruculuğundan gelme Yavuz Onursal medya grup başkanı sıfatıyla kendince müdahalelere ve bizim yaptığımız işleri TMSF yönetimine şikâyete başladı,

Yılmaz Özdil‘in bir yazısı Onursal‘ın müdahalesiyle gazeteden çıkarıldı,

Bunun üzerine istifa kararı aldık,

Tam o sırada Zirve Yayınevi cinayetleri işlendi,

Mehmet Barlas geldi ve "Fatih istifaları birkaç gün erteleyelim, Bu konuyu da yazalım sonra bırakırız" dedi,

İstifanın eşiğinde olduğumuz duyulunca Akif Beki ile konuştuk,

İstifa etmememi rica etti,

Ben de kendisine "Yavuz Onursal burada kalırsa ben kalmam, Yavuz’u alın ben kalayım," dedim, "Halledeceğiz" dedi,

Böyle bir şey yapmayacaklarını anladığım için de istifamı verdim,

O dönem yönetim kurulu başkanlığını yürüten Mehmet Akif Yaşin‘e çıktım ve "Ben bırakıyorum" dedim,

Çok üzüldüğünü ama doğrusunun bu olduğunu söyledi, "Zaten sizden ciddi bir rahatsızlık duymaya başlamışlardı, Bırakmasaydınız bir süre sonra TMSF zaten sizi görevden alırdı" dedi,

Ertürk de hayatta Yaşin de,

Canlı, yaşayan tanıklar,

Yalan söyleme Akif Beki kardeşim,

Ben hayatımda kimseden bir şey istemedim,

Senden mi isteyeceğim!

Erişilebilirlik Araçları