2. seferin tam zaman

MAVİ Marmara gemisinin İsrail’le büyük kriz yarattığı günlerde şöyle yazmıştım:

"Biraz erken oldu, Seçimlere doğru bir sefer daha düzenleyin, Şöyle mayıs sonu, haziran başı gibi olsun,"

Sözümün bu kadar dinlendiğini bilmiyordum,

Düzenlediler, Tam da dediğim günlerde, Haziran’ın 5’i falan gibi İstanbul’dan tantanayla yola çıksınlar, 9’u gibi İsrail karasularına girsinler, O gece İsrail bir baskın düzenler elbet, Eşek değiller ya,

11’inde tüm gazetelerde İsrail’in baskını haber olur,

Aynı gün Türk hükümeti, İsrail’e süper sert bir tepki koyar,

12’sinde millet sandığa giderken gazetelerde bu tepkiyi okur, televizyonlarda bu tepkiyi seyreder,

Sonra gider, İsrail’e haddini bildiren iktidarımızın partisine mührü basar,

Bu arada 9-10 vatandaşımız ölür ama önemli değil,

Dışişleri Bakanı’mız da toplar medyayı, "Özür bekliyoruz" der,

O özür asla gelmez ama ne gam, 1, Mavi Marmara Bozgunu için hâlâ özür dilemedi İsrail, bir şey mi oldu, Özür dile diyenin bir yüzü kara, dilemeyen zenci,

Zaten önemli olan İsrail’in özrü falan değil ki, önemli olan bizimkilerin ona göstereceği tepki,

Tam da seçim öncesi,

Tabii askerlerin muhtıra vermesi daha iyi olurdu ama asker yoksa İsrail var,

Not: Dışişleri Bakanı Sayın Ahmet Davutoğlu, Benden nefret ettiğinizi biliyorum, Açıkçası çok da umurumda değil, İşinizi kötü yaptığınız için umurumda değil, Ama bir kez daha sormak zorundayım, Mavi Marmara olayında 9 yurttaşımız öldürüldükten sonra, "İsrail özür dilemeli, Yoksa tepkimiz çok kötü olur" şeklinde bir beyanınız oldu, Özür falan dilenmedi, Hükümetinizin son 1 ayı geldi ve hâlâ bir özür yok, Ne yapacaksınız İsrail’i, ne yapmayı düşünüyorsunuz? Yoksa boş tehdidinizi yalayıp yuttunuz mu? Düştüğünüz bu duruma rağmen nasıl oluyor da hâlâ yüzünüzde o hiç değişmeyen tebessümle dolaşıyorsunuz?

 


Urfa’dan sonra sıra Mardin’de

MARDİN’e 10 yıla yakın zamandır gelmiyordum, Hayli değişmiş bulduğumu söylemeliyim,

Urfa’dan Mardin’e karayoluyla geçtim, Zaten başka yolu da yok, İki kent arasında AKP’nin çok sevdiği duble yollardan biri yapılmış, Ama tüm duble yollar gibi o yol da büyük ölçüde tamirde, Duble yol kavramına AKP’nin getirdiği yeni bir tanım var anladığım kadarıyla, Araçların kullandığı yolun yanına yapılan ve kullanılamayan yola duble yol deniyor galiba,

Neyse işte, o yoldan Mardin’e gittim,

Mardin’deki değişim olumlu, Eski Mardin’de bayağı bir restorasyon yapılmış, Kent biraz daha temiz, biraz daha bakımlı, Ama sadece biraz daha, Aşağıda yeni Mardin kuruluyor, TOKİ tipi binalar, konutlar, işmerkezi benzeri yapılar,

Ancak Mardinliler, benim "İyiye gitmişsiniz" yaklaşımıma katılmıyorlar,

"İktidar partisinden bir belediye daha fazlasını yapabilirdi, yapmalıydı, Hani BDP veya başka parti olsa imkânları kısıtlı diyeceğiz ama bu belediye, iktidar partisinin belediyesi, Üstelik de bölgede iktidar partisine ait ender belediyelerden biri, Çok daha iyi olmalıydı" diyorlar,

Tabii bu fikirler siyasi bir sonuç içermiyor, Çünkü seçim sonucunu etkilemeyecek, Mardin’de iki bağımsızın kazanma ihtimali yüksek, Gerisi öyle veya böyle AKP, Az da beğenseler, çok da beğenseler AKP,

Güneydoğu Anadolu ile ilgili diğer izlenimlerimi ise başka bir gün yazacağım,

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Kısa günün kârının uzun günü kurtarmayacağını anladığımız zaman

Erişilebilirlik Araçları