Sosyal patlama

DÜN İstanbul’da, İstanbul’un en pahalı semtlerinden birinde, hatta iktidarın sözcülüğüne soyunanlar tarafından "yoz yaşamın" sembolü olarak gösterilen muhitte, Etiler’de bir bomba patladı,

Yaralananlar için elbette durum zor, hepsine acil şifalar ama "ucuz atlattık",

Çok daha vahimi olabilirdi,

Onlarca can kaybı olabilirdi,

Allah korudu demek lazım herhalde,

Caddenin en kalabalık saati, Bölgede pek çok okul, anaokulu var, Çoluk çocuğun yolda olduğu saat, Otobüs duraklarının, otobüslerin dolu olduğu saat, İşe gidenlerin, evlerde çalışmaya gidenlerin, çocuk bakıcılarının yolda olduğu saat,

Faili yakında çıkar, yapan yakalanamasa da,

PKK işi değil gibi duruyor, Terör örgütü halkı doğrudan hedef almaktan kaçınıyor ama belli de olmaz,

Kimse kim, Önemli değil,

Acımasız, gaddar olduğu belli,

"Ergenekon" diyecekler çıkabilir, Bilemem, Ama işin vahimi, "Yok canım ne alakası vardır" da diyemem,

Ama asıl söz etmek istediğim terör meselesi değil,

Terörü biliyoruz, tanıyoruz, Bütün dünya tanıyor,

Böyle kör vuruşlar yapıyor, Önlem almak da zor,

Benim asıl "garipsediğim" şu oldu,

Ucuz atlatılmasına rağmen bombalamadan sonra özellikle "sosyal medyada" ciddi bir kıyamet koptu,

Yüzlerce, binlerce, on binlerce kişi büyük tedirginlik içinde, "Benim evime 10 metre, her gün geçtiğim yol, yarım saat sonra oradan geçecektim, çocuğum oradan geçiyor, kocam orada çalışıyor" tarzı yazışmalar,

Geçenlerde bir dostumla konuşurken, gelecekte muhalefetin, özellikle özgürlüğün sıkıntıda olduğu, parlamenter rejimin iyi işlemediği, muhalefetlerin barajlar veya baskılar nedeniyle parlamentoda temsil edilemediği bir ortamda "sosyal medyanın" ciddi bir muhalefet organizasyonuna dönüşebileceğini konuşuyorduk,

Ancak Türkiye gibi bir ülkede bunun gerçekleşmesi epey bir zaman alacak gibi görünüyor,

"Ucu doğrudan kendine dokunmadığı müddetçe" Türkiye’deki sosyal medya kullanıcıları "gerçek anlamda" duyarlı değiller,

Dün bütün gün "Eyvah" diye sosyal ağlaşmada bulunanlar, bilmem farkında mı ama hepsini bir günlüğüne tedirgin eden "terör" ülkenin bir bölümünün gerçeği,

"Başkalarının" çocukları her gün okula patlamaların arasından, gösterilerin arasından, tazyikli suların arasından, yanan yakılan dükkânların arasından geçip gidiyor,

Onları bir günlüğüne korkutan terör, Türkiye’nin bir bölümünde hayatın, büyüklerin, çocukların, günlük yaşamının bir parçası,

Bunun dehşetini ve şiddetini anlamak için ille de "burnumuzun dibinde" mi olması gerekiyor,

Deprem gibi, terörü de "Bizden uzaktaysa sorun değil" diyerek geçiştirenler oturup bir düşünsünler,

Varto, Erzincan, Bingöl depremlerinde ölenlerin canı, Gölcük, Adapazarı, Avcılar’da ölenlerden daha mı değersiz,

Etiler’de patlayan bomba, Şırnak’ta patlayandan daha mı öldürücü!

 


Çocukları neşriyattan değil büyüklerden koruyun

MUZIR Kurulu bir kitabı "yasakladı",

Chuck Palahniuk’un "Ölüm Pornosu" isimli kitabını,

Muzır Kurulu’nun kitapla ilgili raporuna göz attım,

Komedi,

Sanırsın ki, alayı edebiyat eleştirmeni, Döktürmüşler,

Kitabın kurgusunu, dilini bile ele alıp eleştiriler yapmışlar,

Dün yazı işlerinde bunu tartıştık biz de,

Doğan Satmış, "Türkiye’de müstehcen yayın yasak, Bu yüzden de yasaklıyorlar" dedi, "Yıllardır bu böyle" diye de ekledi,

Ben de "Edebiyatı kısıtlayamazsın, Bu porno yayıncılığı değil, edebiyat, İçeriğine bir kurul karar veremez, O zaman pek çok klasik eseri bile yasaklamak zorunda kalırlar, Edebiyata karışmamalılar" dedim,

Doğan benimle aynı fikirdeydi ama "Durum bu, Kurul varsa yasak da var oluyor" dedi,

Palahniuk’u tanır mısınız bilmem, En bilinen kitabı "Fight Club", yani Dövüş Kulübü’dür,

Sadece bu kitabında vasatın ötesine geçmiştir bana göre, Vasat veya değil, sonuç olarak bir yazar, Uluslararası kabul gören bir yazar,

Üç tane kerameti kendinden menkul tip oturup, bir edebiyat eserini yasaklama kararı veremezler,

Türkiye’yi "ileri demokrasi" deyip gerçek demokrasilerle karşılaştıranlara sormak isterim: "Hangi ülkede, örnek vermeye bayıldığınız ABD’de, İngiltere’de bu kitap yasak mı?"

Değil elbet,

Ama "ileri demokrasi"de yasak,

Hani burası özgürlükler ülkesiydi?

Böyle mi oluyor? Edebiyata, sanata dört koldan sınırlamalar getirerek mi?

"Küçükleri muzır neşriyattan koruyacaklarmış,"

Hani kitabı orijinal adı "Snuff" diye yayınlasalar, çoluk çocuk mizah kitabı zannedecek olsa anlayacağım,

Kardeşim, adını bile yazmışlar üzerine,

Size ne?

Ama adım gibi biliyorum eğer kitap Snuff adıyla yayınlansaydı kurulun gündemine bile gelmezdi,

Kitap yasaklayarak çocukları koruyamazsınız,

Çocukları gerçekten korumak istiyorsanız "büyüklerden" koruyun,

Bu yasaklarla nereye varabildiniz?

Cinsel suçlarda azalma mı oldu, artış mı?

Her gün bir çocuk cinsel istismara uğruyor, Öldürülüyor, cesedi bir yerlere atılıyor,

Onları kim öldürüyor biliyorsunuz değil mi?

"Büyükler,"

Asıl muzırlar orada,

Neşriyatta değil,

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Yasak sayısının demorasiyle ters orantılı olduğunu anladığımız zaman

Erişilebilirlik Araçları