Akil adam Şener Şen ne demişti?

AKİL insanlar meselesini gereğinden fazla tartıştığımızı anladım.
Bence bu kadar tartışmaya değer bir oluşum değil.

Çünkü yapacakları bir şey yok.

Tam anlamıyla “Laf olsun torba dolsun” diye kurulmuş bir komisyon, bir grup ya da adı her ne ise.

Kurulmalarının nedeni Öcalan’la yapılan pazarlık.

Öcalan “Bir Akil Adamlar Komisyonu olsun” demiş, kurulmuş.

Bir fonksiyonları olsun diye değil, olsun diye bir araya getirilmişler.
Çok yanlış bir benzetmeyle “Heyeti Nasıha” ile bir tutuluyorlar.
Oysa Akil İnsanlar Komisyonu’nun hedefi “Türkleri ikna etmek” değil.
Tam aksine “Kürtleri ikna etmek”.

Çünkü PKK’yı destekleyen “faşist eğilimli” Kürt gruplar rahatsız.
“Ulan nereden çıktı şimdi bu silah bırakma mevzuu” diyorlar.

Çünkü birkaç ay öncesine kadar onlara anlatılan hikâye farklıydı.
“Devrimci halk savaşı başlatıyoruz” deniliyordu onlara.

“Bu sefer savaşarak haklarımızı alacağız” masalları dinliyorlardı.
“Özerlik, özgürlük” hikâyeleriyle dağa yollanıyorlardı.

Ama birdenbire “Silahlı çözüm değil demokratik çözüm” denilince şaşırdılar.

“Dün silahlı dediniz, geçen yıl 1200 kayıp verdik. Şimdi silahsız diyorsunuz. Ne iş?” diyorlar.

Akil insanların asıl işi bu olacak.

“PKK yanlısı Kürtleri ikna.”

PKK’lıların yurtdışına çıkma meselesine gelince.

O iş çoktan başladı, sürüyor, sürecek. Çünkü Öcalan öyle istedi.
Kandil zaten Öcalan’ın ağzına bakıyor.

Önceki gün PKK’nın yayın organı NUÇE TV’de Ali Haydar Kaytan’la yapılmış bir röportaj vardı.

“Ali Haydar Kaytan kim?” derseniz, PKK’nın hayatta kalan 3 kurucusundan biri.

Aynı zamanda Alevi dedesi.

Kendisiyle röportaj yapan NUÇE TV muhabiri bir ara ıkınıp sıkınıp zor soruyu sordu Kaytan’a. “Yakın zamana kadar ‘Devrimci halk ayaklanması ve devrimci halk savaşı’ deniyordu. Şimdi ise ‘Silah zamanı bitti, haklarımızı demokratik yollardan arayacağız’ deniliyor. Bununla ilgili tartışmalar var” dedi ıkına sıkına.

PKK’nın kurucularından, Kandil’in en önemli isimlerinden Ali Haydar Kaytan’ın yanıtı çok kısa ve öz oldu:

“Bunları söyleyenler, bu hareketin özünü bilmeyenlerdir. PKK hareketi bir önder hareketidir. Önder ne diyorsa odur. Mücadele yöntemini önder belirler. Silahsız diyorsa silahsız olur” dedi.

İşin özü de budur.

Öcalan, devlete ve Başbakan’a söz vermiştir.

“Bundan sonra silah yok. Siz de bizim demokratik yoldan mücadele etmemizin yolunu daha da açın” sözünü vermiştir.

Gerisi laf bile değildir.

Züğürt Ağa bile “Ağa’nın p.hunun üstüne poh yapılmaz” der.

İster Züğürt Ağa olsun, ister Terör Ağası.

Erkek kolay tahrik olur, kadına ise yasak

Adam demek ne kadar doğru bilmiyorum ama adam eşini fahişeliğe zorluyor.

Kadın direniyor.

Adam tefecilere olan borç için kadına “Borcunu yatakta öde” diyor.
Sonunda kadın dayanamıyor, bir cinnet anında adamı mutfakta bıçaklayıp öldürüyor.

Mahkeme, kadına “ağır tahrik indirimi” uyguluyor.

Yargıtay bozuyor.

“Burada tahrik yok” diye cezanın artırılmasını istiyor.

Bu bir.

Bir de daha beter ikinci vaka var.

Gaziantep’te bir kadın, kocasından boşanıp baba evine geri dönüyor.
Ama baba demek ne kadar doğru bilmiyorum, öz kızını tacize başlıyor. Teferruatı o kadar iğrenç ki, yazamıyorum bile.

Kadın sonunda dayanamıyor ve babasının uyuduğu bir sırada gidip adamı vuruyor.

Yerel mahkeme burada da tahrikten ötürü cezayı 16 yıl olarak veriyor.
Yargıtay bunu da “Tahrik yok” diyerek bozuyor.

Cinayeti savunacak halim yok elbette ama Allah aşkına, bunlarda da tahrik yoksa nerede tahrik olur.

Bir kadının, bir erkeğe “Sen de erkek misin?” demek ağır tahrik sayılıyor, ama bir kadını fahişeliğe zorlamak da, öz evladını taciz etmek de “tahrik” sayılmıyor.

Yargıtay’ın ilgili dairelerinin “tahrik” anlayışını doğrusu merak ediyorum.

Takıntı değişikliği

Dünkü yazısını okuyunca Serdar Turgut’un iyiden iyiye yaşlandığına kanaat getirdim.

Serdar’ın dünkü yazısının başlığı “Evet, beyne taktım”dı.

Eski okurları Serdar Turgut’un yıllardır insanın hangi organına taktığını bilirler.

Takıntısı oradan yukarıya çıkıp beyne ulaştığına göre, Serdar Turgut gerçekten yaşlanmış demektir.

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Bilenle bilmeyen bir olmadığı zaman.
Önceki İçerik
Sonraki İçerik

Erişilebilirlik Araçları