Yavuz Sultan Selim sıradan bir padişah değildi

BOĞAZ’ın üçüncü köprüsüne “Yavuz Sultan Selim” adının uygun görülmesi Alevi vatandaşlarımızı epey bir kızdırdı.

Ben kendi adıma bu gibi eserlere devlet adamlarından çok evrensel kültüre katkıda bulunmuş yurttaşlarımızın isimlerinin verilmesi gerektiğini düşünürüm.

Sanatçıların, bilim adamlarının…

Öylesini yapmak gerekir gerekmesine de, “Bu konuda kaç isim var?” diye sorarsanız, çok da fazla sayamam.

Ama ne bileyim en azından en önemlileri, en evrenselleri olarak bir Mimar Sinan, bir İbni Sina gelebilir hemen akla.

Mesela tüm Osmanlı yurdunu köprülerle donatmış Mimar Sinan’ın adı yeni bir köprüde hiç de fena durmaz.

Ama belli ki, biz sultanlardan gitmeyi seviyoruz.

4. köprümüz Kanuni Sultan Süleyman olur herhalde.

Beşincisi de Türkan Sultan Şoray…

Şaka bir yana Yavuz Sultan Selim adının hiç de boşuna uygun görüldüğünü zannetmiyorum.

Yavuz, Osmanlı tarihi açısından çok önemli bir kavşaktır.

Yavuz Sultan Selim’e kadar Osmanlı yüzünü hep Batı’ya dönmüştü.

Anadolu’da rakip beyliklere karşı yürütülen küçük çatışmalar ve savaşlar dışında Osmanlı’nın “ilerleme ve fethetme” anlayışı, Selim’e kadar Batı’ya, Balkanlar’a dönüktü. Osmanlı, menfaatini ve geleceğini Batı’da arardı.

Yavuz Sultan Selim, bu anlayışı değiştiren ilk sultandı.

Osmanlı’yı Doğu’ya çevirdi.

Önce İran’a, ardından Ortadoğu’ya.

Kendisi gibi Türk bir hükümdar olan Şah İsmail’e savaş açtı.

Bu savaşı meşru kılmak için verilen fetva ve ardından o fetvaya dayanılarak çıkarılan fermanlar hâlâ tartışma konusudur.

Yavuz, İran’dan sonra Ortadoğu’ya ve Arap Yarımadası’na yöneldi.

Mısır ve Arap Yarımadası onun zamanında Osmanlı’nın hedefi ve ardından da toprağı oldu.

Yine Yavuz döneminin önemli bir hamlesi de Kürtlere yönelikti.

İlk kez Yavuz döneminde “Sünni Kürtler”, Şii Türklere karşı Osmanlı’nın yanında yer aldılar.

Ve yine Yavuz dönemine kadar Bektaşi meşrep tarzında hareket eden Osmanlı, Sünni karakterini öne çıkardı. Gerçi Yavuz’un tahttan indirdiği babası Bayezid’in döneminde başlamıştı bu dönüşüm ama Yavuz Sultan Selim bunu keskinleştirdi.

Yeni köprüye Yavuz adı verilmesi bu yüzden “enteresandır”.

3. köprümüze 1. Selim’in adı uygun görülürken bunca derin düşünüldü mü bilmiyorum.

Ama bugün İslam dünyasının 1400 yıllık tartışmalara kaldığı yerden yeniden başlayıp devam ettiğini gördükçe, ben de derin düşünmekten kendimi alamıyorum.

 

Başkan için tehlikesiz yönetim

GALATASARAY’ın yeni yönetim kurulu listesini başkan adayı Ünal Aysal açıkladı.

Büyük bölümünü yıllardır şahsen tanıdığım listenin çok önemli bir özelliği var.

Çoğu kendi alanında becerikli, iyi isimler ama Galatasaray tecrübeleri ve spor yönetimi geçmişleri yok.

İkinci önemli özellik ise içlerinde Ünal Aysal’dan sonra Galatasaray’a başkan olabilecek nitelikte adam yok.

Başkan açısından hayli tehlikesiz, hayli rahat bir liste.

Moda olan “tek adam” yönetimi için ideal bir liste.

Galatasaray açısından ise hayli rahatsız edici, hayli tehlikeli bir oluşum.

Açıkçası ben kendi adıma bu listede bir Hakan Üstünberk’i, bir Galip Yorgancıoğlu’nu görsem gider gönül rahatlığıyla oy atardım.

Şimdi ise “Keşke düzgün bir rakip çıksa da ona oy versem” diye düşünüyorum.

 

Savcı ve Uzerli herkesi kambur etti

KAMBUR Türk’e sormuşlar.

“Senin kamburun mu düzelsin, herkes mi kambur olsun?” diye.

Kambur Türk hiç düşünmeden yanıt vermiş:

“Herkes kambur olsun.”

Bu kıssayı aklıma getiren Hürrem Sultan diye tanıdığımız Meryem Uzerli’nin durumu.

Yapımcı Timur Savcı, hiç kimsenin bilmediği, tanımadığı, geçmişinde büyük başarıları olmayan Türk kökenli Alman oyuncu Meryem Uzerli’yi karşımıza çıkardı.

Bilinmedik bir kızdan bir star yarattı.

Kız star olunca, her star olan gibi havaya girdi ve daha fazlasını istemeye başladı.

Bu işin raconu budur.

Başarılı insan hep daha fazlasını ister.

Başarının getirisinden pay ister.

Hakkıdır.

Timur Savcı bunu ne kadar verdi, ne kadar vermedi bir fikrim, bir bilgim yok.

Ancak açıklamalardan anladığım kadarıyla Uzerli ayda 100 bin TL civarında bir para alıyormuş.

İstediği ise ücretinin Sultan Süleyman’a eşitlenmesi ve yurtdışına yapılan satışlardan pay almakmış.

Bunlar milyonlarca dolarlık gelir elde eden bir dizinin en önemli oyuncusu için uçuk istekler değil.

Ancak Timur Savcı bu talepleri fazla bulmuş ve “Seni ben yarattım, ben bitiririm” demiş.

Yine yazıldığı kadarıyla dizi oyuncuları da yapımcıya hak veriyormuş.

Onu bunu bilmem.

Ama gördüğüm şudur:

Bundan böyle o dizideki herkes kamburdur.

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Gözümüzle okuduğumuzu aklımızla anladığımız zaman.

Erişilebilirlik Araçları