Geziyi anla’ma’mak

BUGÜN kim çıkıp “Gezi olayları” diye başlayan olayları, “Ben bunun ne olduğunu anladım” derse bilin ki, ya yalan söylüyordur ya da kendine “anlayış” vehmediyordur.

Gezi olaylarını bugünün mantığıyla, yakın bile olsa geçmişin kriterleri ve düşünce sistematiğiyle anlamak ve çözmek mümkün değildir.

Bu yüzden de hiç kimse şu an için Gezi’nin ne olduğunu anladığını iddia edemez.

Gezi meselesini anlamaktan en uzak olan ise hiç kuşkusuz “iktidardır”.

İktidar, “anlamadığı” Gezi’yi tariflendirmeye çalışıyor.

Yaptığı tariflerde elbette ki geçerlilik payı var, ama bu tarif daha çok “körün fili tarifi”ne benziyor.

Elle tutabildiği tarafını tarif ediyor.

Tarif yalan değil.

İktidar diyor ki: “Provokasyon vardı.”

Olabilir. Vardır mutlaka. Başından veya sonundan dahil olmuş bir provokatör veya birkaç provokatör olabilir.

İktidar diyor ki: “İşin içinde marjinal örgütler vardı.”

Olabilir. Mutlaka vardır. Oluşumunda, eylemler sırasında, başında, sonunda mutlaka marjinal örgütler de yer almıştır.

İktidar diyor ki: “İllegal sol örgütler de vardı.”

Olabilir. Hatta mutlaka vardır. Bu tür örgütlerin arayıp da bulamadığı bir ortam yarattı Gezi eylemleri. İşin içine balıklama atlamışlardır mutlaka.

İktidar diyor ki: “Yurtdışından destek aldılar.”

O da olabilir. Yurtdışından, yurt kenarından da destek gelmiş olabilir mutlaka. İtiraz edemem.

İktidar diyor ki: “Uluslararası medya bu işleri körükledi.”

Olabilir. Uluslararası medya bu yönde bir baskı yapmış olabilir.

Hakikaten bilemem.

İktidar diyor ki: “Türkiye’de bazı güç odakları, bu eylemi gizliden veya açıktan desteklediler.”

Olabilir. Gizlideni ayıptır ama açıktan desteklemiş de olabilirler.

Ama tüm bunlar “Gezi eylemlerini” tarif edemez, Gezi eylemleri diye başlayan olayları anlatamaz.

Anlattığını zannederseniz, bu metodolojiyle bu işi çözdüm zannederseniz yanılırsınız.

O marjinal örgütlerin tamamını yerle bir etseniz de, o illegal örgütlerin tamamını içeri tıksanız da, yurtdışından gelen destekleri afişe etseniz de, o yabancı televizyonları Anadolu Ajansı’na bağlayıp o yönde yayın yapmalarını engelleseniz de, içeriden gizli veya açık destek verenleri doğduklarına pişman etseniz de, Gezi eylemlerini yaratan “dip duyguyu” anlamadıkça bu işi çözemezsiniz.

Gezi eylemlerinde anlaşılması gereken, bu eylemlerdeki “politik kitlenin” verdiği “modası geçmiş” mesajlar değil, “apolitik kitlenin” vermeye dahi tenezzül etmediği mesajlardır.

Bilimsel bir gerçektir, yaş ilerledikçe insanların kulakları bazı frekansları duyamıyor.

Gezideki “apolitik” kitlenin mesajlarının frekansı öylesine farklıydı ki, bizim gibi “eski kulakların” o frenkansı duyup algılaması bile gerçekten güç.

O yüzden de hepimiz körün fili tarifi gibi tarif ediyoruz her şeyi.

Sonunda filin ne olduğunu anlayacağız.

 

El Cezire’nin hakkını yemeyin

HÜKÜMET, Gezi eylemleriyle ilgili yayınlar konusunda CNN ve BBC’yi suçlarken bence El Cezire’ye ve Fransız Monde televizyonuna haksızlık yapıyor.

Çünkü Gezi eylemlerinin ilk günlerinde özellikle El Cezire, BBC ve CNN daha duruma uyanmadan Gezi’yle ilgili yayınlar yapmaya başlamıştı.

Kullandıkları dil de BBC ve CNN’nin daha sonra kullandığı dilden farklı değildi.

Keza Fransızlar da CNN ve BBC’den önce benzer yayına geçmişlerdi.

Manidar olan El Cezire’nin tavrıydı bana göre.

Ve ben bunu o günlerde de yazmıştım.

Ancak ilerleyen günlerde belli ki “kulakları çekildi” ve El Cezire yayınları kesti.

 

Bu Obama ne diyor

ÖNCEKİ akşam Bloomberg HT’de Charlie Rose’un ABD Başkanı Obama ile yaptığı mülakatı izledim.

Açıkçası benim açımdan çok ilginç bir röportaj olmamasına rağmen, bir yerinde Obama’nın “garip bir yanıtı” kulağıma çalındı.

Charlie Rose’un “Suriye” ile ilgili bir sorusuna Obama şöyle bir yanıt verdi:

“Suriye meselesinde çözüm biraz gecikiyor. Bunun nedeni de bölgedeki partnerlerimizin tavrı.”

Ben bu yanıttan hiçbir şey anlamadım.

ABD’nin “bölgedeki partnerlerimiz” dediği kim?

Bildiğim kadarıyla bölgede ABD ile birlikte hareket eden ülkeler başta Katar ve Suudi Arabistan.

Sonra Türkiye.

Irak merkezi yönetimi.

Mısır.

Ve pek tabii ki İsrail.

Obama’nın burada “gecikmeye neden olan tavır”la suçladığı partner kim?

Türkiye mi?

Zannetmiyorum.

Tam aksine Türkiye gecikmeden mustarip. Neredeyse uluslararası operasyon istiyor.

Katar ve Suudi Arabistan zaten muhalefete her türlü yardımı yapıyor.

Mısır, elçisini geri çekti.

İsrail biraz muallakta. Bir yandan vuruyor Suriye’yi ama bir yandan da selefi iktidar ve El Kaide korkusunu gizlemiyor.

Bir de Irak var.

Irak açıkça Esad’dan yana tavır koyuyor. Obama’nın bu cümleyle ne kastettiğini anlamadım.

Türkiye’yi kastetmiyorsa ve anladığım kadarıyla Irak’ı kastediyorsa, Irak’ın ABD için önemi Türkiye’den daha fazla demektir.

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Katilin mesleğinin önemli olmadığını yargımız anladığı zaman.

Erişilebilirlik Araçları