Su yolundan akmazsa taşkın olur

YAZACAKLARIM bazılarının hoşuna gitmeyebilir.

Kimilerinin kafasındaki planlara uymayabilir.

Birkaç kişinin hayallerini yıkabilir.

Ama beni yıllardır okuyanlar varsa bilir, benim işim hoşa gitmek değil, gitmemek üzerine…

Perihan Mağden’in doğru olduğunu zannettiğim teşhisiyle ‘sosyopatik’ kişiliğime böylesi daha uygun.

Türkiye bugünlerde gergin.

Az uz değil, hayli gergin.

Kamplar saflaşmış, saflar sıklaşmış.

Bunda siyasetin payı büyük.

Hem muhalefetin, hem iktidarın.

Gerilimin temel nedeni ise önümüzdeki 2 yıl içinde olacak olanlar.
İlk ve büyük neden, 2 yıl içinde yapılacak 3 seçim.

Önce yerel yönetimleri seçeceğiz.

Sonra Cumhurbaşkanı için ilk kez sandığa gideceğiz.

Sonra da bir sonraki iktidarı belirlemek için oy vereceğiz.

Tahmin edersiniz ki, tüm bunları yapacağımız süreçte tansiyon daha da artacak.

Bir başka gerilim kaynağı ise AK Parti tüzüğündeki ‘3 dönem’ sınırlaması.

Bu sınırlama yüzünden, parti içinde oluşan gerilim ister istemez dışarıya da yansıyor.

Bu kadar yüksek tansiyonun damarlara, kalbe ve yaşamsal tüm organlara zarar verme olasılığı tıbbi bir gerçek.

Yaşayan organizmalar, yüksek tansiyona uzun süre dayanamazlar.
Bunu önlemenin tek yolu ise damarları açık tutacak formülleri bulmak, üretmek.

Şimdi biraz fal bakalım ya da fütürist takılalım.

Adım gibi eminim ki, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan Türkiye’nin halk tarafından seçilmiş ilk Cumhurbaşkanı olma yönünde hareket edecek.
Mevcut durum o güne kadar devam ederse seçilmesi yüksek olasılık olarak duruyor. Ve işte zurna burada ‘zırt’ sesi çıkarmaya başlıyor.
Başlıkta kullandığım “Su yolundan akmazsa taşkın olur’ cümlesi burada devreye giriyor.

Yani AK Parti’nin başına kim geçecek meselesi önem kazanıyor.

Suyun akması gereken yol belli.

Eğer Başbakan Erdoğan Çankaya’ya çıkarsa AK Parti’nin başına Abdullah Gül geçmeli.

Bunun dışındaki tüm formüller sıkıntılı.

Partinin Erdoğan başkanlığında homojen görünen ama aslında oldukça heterojen olan bünyesi bunun dışındaki tüm isimlere alerjik reaksiyon gösterebilir.

Ancak arada 1 yıllık ‘boşluk” var.

Cumhurbaşkanlığı seçimi ile genel seçimler arasında 1 yıllık süre.
Bu sürede bir ‘geçiş’ lideri lazım.

Bu kim olacak?

Bana göre hak eden birkaç, ama öne çıkan iki isim var.

Bunlardan ilki Mehmet Ali Şahin.

Geçiş dönemini rahatça atlatacak, üstelik keskin olmayan, mutedil ve görevi süresince devlet adamı imajı çizmiş bir siyasetçi.

İkinci isim ise hiç kuşkusuz Ali Babacan.

40’lı yaşlarında 60’lı yaşlardaki bir siyasetçinin elde edebileceği deneyime sahip, polemiklerden hep uzak durmuş ve yaşının çok ötesinde bir kişilik olgunluğuna sahip bir görev adamı.

Bu ikisinden birinin geçiş dönemindeki başbakanlığı, Türkiye’ye soluk aldırır ve bana göre suyun akması gereken yol budur.

Abdullah Gül ise seçimlerden başarıyla çıkması halinde kendi başarısıyla iktidarı elde etmiş bir lider olarak koltuğuna oturur.
AK Parti tüzüğündeki 3 dönem sınırlamasıyla ilgili olarak ise buyurun aşağıdaki yazıya.

 

3 dönem sınırlaması kaldırılmalı mı?

AK Parti’nin, milletvekilliği ve belediye başkanlığı gibi seçimle elde edilen pozisyonları bile ‘en fazla üst üste 3 dönem’ sınırlaması, parti içinde gerilime yol açıyor.

Bazı önemli isimlere belediye başkanlığı yolu açılsa da hem belediye başkanı olmak istemeyenler var, hem de bunu elde edemeyecek olanlar.
Başbakan Erdoğan’a da defaatle verdiğim bir örnek olarak Ali Babacan var mesela.

Ben Babacan’ın Türkiye açısından bir değer olduğunu düşünüyorum.
Ama o başkalarının başladığı yaşta siyaseti bırakmak zorunda kalacak.
Bana göre doğru bir durum değil bu.

Peki o zaman bu şekildeki bazı isimler için nasıl bir formül düşünülebilir?

Bugün için bir formül yok.

Çünkü Başbakan Erdoğan bu konuda defalarca çok net konuştu. Tüzükteki bu maddenin değişmeyeceğini söyledi.

Bu yüzden de Tayyip Erdoğan’ın genel başkanlığı sırasında bu maddenin değişmesi mümkün değil.

Değişmemeli de.

Ama Erdoğan Köşk’e çıkmayı başarırsa!

O zaman artık genel başkan olmayacak.

Yeni genel başkan olacak kişi, ki bu kişinin Abdullah Gül olması gerek, bu maddeyi değiştirebilir, en azından ‘kurucular kurulu üyeleri’ için bir istisna getirebilir.

Bu da Türkiye’nin tansiyonunu düşürmek için ikinci bir ilaç olabilir…

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Zorla yapılan güzelliğin daha büyük çirkinlikle sonuçlandığını anladığımız zaman.

Erişilebilirlik Araçları