Sayın milletvekili siz ne yaptınız acaba!

İşin özünü eski milletvekili söylemiş işte:

“Türklüğümden hiçbir fayda görmedim.”

Adını daha önce hiç duyduğunuzu zannetmediğim bu milletvekilinin adı Ahmet. Soyadı Aydoğmuş.

Bir dönem AK Parti’de milletvekilliği yapmış ve büyük ihtimalle “bir şey görmediği” için olsa gerek bir daha da milletvekili olamamış.
Bu bey son günlerdeki tartışmalarla ilgili olarak diyor ki, “Türklüğümden dolayı bugüne kadar hiçbir fayda görmedim” ve bu yüzden de Türklüğün ortadan kaldırılmasına hiçbir itirazı yok beyefendinin.
Fayda görse Türklüğü savunacak belli ki!

Ama gel gör ki faydasını görmemiş. O yüzden de Türklük umurunda değil.
Şimdi okudukça bu adama kızacaksınız belki ama bu genel geçer bir anlayıştır.

Bu anlayış bize özgü de değildir.

1961 yılının 20 Ocak günü kürsüye çıkan ABD’nin ilk ve tek Katolik başkanı John F. Kennedy, Amerikan halkına şöyle seslenmişti:

“Ey Amerikalılar, kendinize ‘Ülkem benim için ne yaptı?’ diye sormayın, ‘Ben ülkem için ne yaptım?’ diye sorun.”

Mesele budur. Sorulması gereken soru, eski milletvekilinin sorduğu ve cevapladığı sorunun tam tersidir.

Türkler için de böyledir, Amerikalılar için de böyledir.

O yüzden eski milletvekili Ahmet Aydoğmuş bize “Türklüğümün hiçbir faydasını görmedim” diyeceğine, kendisine “Türkiye benden ne fayda gördü?” diye sormalıdır.

Varsa bir yanıtı onu vermelidir.

“Meclis’e girdim. Elini kaldır dediklerinde kaldırdım, indir dediklerinde indirdim” cevabı bu sorunun geçerli yanıtı değildir.

 

LİDER KADRONUN GELECEK KAYGISI

Yalçın Akdoğan, PKK’nın Kürt halkının geleceğiyle değil kendi geleceğiyle ilgilendiğini söylemiş.

Yerinde bir tespit.

Bu köşeyi düzenli okuyanların yıllardır aşina olduğu, yıllardır bildiği bir tespit olsa da bir siyasetçinin ağzından çıkması nedeniyle yerinde bir tespit.

PKK yıllardır bu durumda.

Siyasi hiçbir amacı kalmayan tüm “örgütler” gibi tamamen “kendisiyle meşgul”.

Bu bir terör örgütü de olabilir, bir siyasi parti de fark etmez.
Eğer siyaseten yapacağı bir şey kalmamışsa, siyasi hedeflerine bir şekilde ulaşmışsa ya da siyasi hedef olarak koydukları şeyler onlarsız çözülmüşse, bu hedeflere ulaşılmasında o örgüt mekanizmanın bir parçası olmaktan çıkmışsa veya varlığına gerek kalmamışsa, o oluşumun son dönemlerinde yapacağı tek şey “kendini kollamak” olur.

PKK’nın da yaptığı budur.

Terör örgütü olarak PKK’nın iki somut hedefi vardır.

İlki “liderinin özgürlüğü”.

İkincisi “mesuplarının bundan sonraki pozisyonları”.

Bunun dışında PKK’nın kuruluş bildirgesindeki tüm hedefleri Türkiye Cumhuriyeti Devleti, PKK’yı tam olarak muhatap almadan gerçekleştirmiştir.

Elbette hâlâ ulaşılamayan bazı hedefler var, ama bunlara ulaşılması yolunda kapılar açılmış, yola çıkılmıştır.

Bu yüzden PKK’nın siyasi talepleri artık “temelsiz”dir.

Öcalan’ın özgürlüğü konusu ise artık bir hedef değildir.

Çünkü Türkiye Cumhuriyeti’nde yaşayan ve biraz havayı koklayabilen herkes bilmektedir ki, Öcalan’ın serbest kalması artık bir “zaman meselesi”dir.

O zaman geldiğinde Öcalan serbest kalacaktır.

Geriye kalan tek mesele, başta lider kadro olmak üzere PKK’lıların bundan böyle ne yapacağıdır.

Özellikle lider kadro “krallıklarını” bırakmak istememektedir.

Hepsi büyük bir gücü ve önemli bir serveti kontrol etmeye alışmışlardır.

Bundan vazgeçmek gibi bir arzuları yoktur.

Öcalan’ın bir gün serbest kalacağını bilmek ama Öcalan’ın bir gün faydalanacağı haklara sahip olamayacaklarının farkında olmak, lider kadroyu “terörü sürdürmek” konusunda motive eden tek güç, tek unsurdur.
Bu yüzden de Yalçın Akdoğan’ın dediği gibi, artık mesele “PKK’lıların bundan sonra ne olacağı” meselesidir.

Kalıcı ve sürekli barışın önündeki tek engel budur.

 

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Gelecek korkusunun insanlara, geçmişinden korkmanın ise alçaklara mahsus olduğunu anladığımız zaman.

Erişilebilirlik Araçları