Ne bekliyordunuz Nusret’ten Erzurum lordu olmasını mı!

Nusret’in son fotoğrafı başta bizim Kübra Par olmak üzere herkesi çok kızdırdı.
Fotoğrafı görmüşsünüzdür.
Bir grup manda, modern bir süt sağma sistemi içine alınmış, sistemin tam ortasında ise Nusret poz vermiş.
Bana sorarsanız Nusret’in en “masum” fotoğrafı.
Kan yok, et yok, et fetişizmi yok…
Bir sağma operasyonu var sadece.
İçtiğiniz sütlerin önemli bir bölümü böyle sağılıyor ki, temiz olsun, “el değmemiş” olsun.
O fotoğraf mandaların otomatik bir biçimde döne döne kesildiği bir mezbaha değil yani.

Nusret’in sosyal medyasında yayınladığı her biri birbirinden iğrenç, her biri birbirinden utanç verici binlerce fotoğrafı arasında en az iğrenç olanı bir anlamda.
Peki Nusret kim Allah aşkınıza?
Şu anda global olarak en çok tanınan iki Türk’ten biri muhtemelen.
Dünya sosyetesi ile restoranında fotoğraflar çektiren, global ünlülerin ağzına et parçaları tıkıştıran, saçma sapan bir tuzlama hareketi ile ünlenmiş bir vatandaşımız.
Kendisini seven varlıklı müşterileri ile önce et lokantacısı, sonra da global etçi olmuş bir ünlümüz.
Ferit Şahenk’in belki de en akıllıca yatırımı.
O da bu yatırımın hakkını vererek milyar dolarlık bir “et business” oluşturmuş 36 yaşında bir genç adam.
Peki aslında kim Nusret!
Fakirliğin dibinde Erzurum’dan Kocaeli’ne göçmüş bir ailenin oğlu.
Muhtemelen ilkokulu bile bitirmeden, çalışmaya yollanmış ve kasap çıraklığı, bulaşıkçılık ile başladığı hayatta çok hızla yükselerek dünyaca ünlü olmuş, epeyce para kazanmış birisi.
Eğitim yok.
Kültür yok.
Görgü yok.
Para ne kadar var emin değiliz.
Bol bol şöhret var.
Ve yıllardır kendisini idolleştirenler tarafından yerin dibine sokulmak var.
Çünkü artık acınmayacak kadar zengin, acınmayacak kadar meşhur.
Bir aralar Nusret’in kıllı elleri ile ağızlarına kuyruk yağı ile tatlandırılmış et tıkmasına bayılıp, bunu instagram’da paylaşanlar şimdi Nusret’e kızıyor.
Ben ise Nusret’ten çok memnunum.
Onun sayesinde giderek daha az et tüketiyorum.
Ve galiba biraz daha böyle giderse Nusret, vejetaryen olacağım.
Çünkü beni çok sevdiğim etten iğrendirmeyi başarıyor.

***

Ahaliye kızmayın

Başta Sağlık Bakanı Koca olmak üzere herkesin ağzında bir sosyal mesafe, vatandaş suçlanıp duruyor.
Ben de bakıp bakıp gülüyorum.
Dün de THY’nin bir seferinden fotoğraf koyup “sosyal mesafesiz uçuş” diye eleştirmişler.
İyi de, THY yönetimi daha baştan açıklamadı mı “Sosyal mesafeli uçuş yapmamız mümkün değil. Üç koltuğun birini boş bırakırsak batarız” diye?
Çok açık biçimde uçuşlar başlayınca uçağı olabildiğince dolduracağız dedi adamlar.
Şimdi nesini eleştiriyorsun THY’nin ve yolcunun.
Parklara girenler çok dip dibe imiş.
Ne yapacaklardı?
Bu memleketin ahalisi kırmızı ışıkta durmayı 60 senede öğrendi.
Parkta yere tebeşirle çizdiğin dairelere oturmayı bir günde mi sökecek zannediyordun!
Sen “Bu iş bitti gibi” mesajı verirsen, bu iş zirvedeyken market dolduran ahali elbette böyle yapar.
Kızamazsın, eleştiremezsin.
Kusura bakmayın biraz ağır olacak ama…
İmam-cemaat meselesi…

***

Çay

Memleketin ahvalini anlatan haber bu sabah Rize’den geldi.
Ülkemizin çay başkenti Rize’ye İran’dan çay getiren TIR devrilmiş.
Sürücü ne yazık ki hayatını kaybetmiş.
Oğlu ise yaralanmış.
Çaylar yola saçılmış.
Rizeliler çok şaşırmış.

***

İçim gidiyor

Cem Yılmaz sevgilisi için “İçim gidiyor” diye yazmış.
Ya da sözleri böyle olan bir şarkıyı aktarmış.
İnsanın içinin gittiği biriyle beraber olması hayatta insanın başına gelebilecek en güzel şeydir.
En büyük mutluluktur.
27 yıldır çok iyi bilirim.
Ancak şurası kesindir.
İçiniz birine ne kadar uzun süre giderse o kadar iyidir.

***

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

Millet bahçelerini bu milletin yetiştirdiği ağaçlarla yaptığımız zaman.

Erişilebilirlik Araçları