Çin Rolls Royce’u Hongqi’den elektrikli bir SUV

Dışı RR içi Togg

Pazar günlerini otomobil yazılarına ayıralım dediğimizin hemen ertesinde gündem karışınca, sözümüzü ilk haftada tutamaz hale gelmiştik.

Neyse ki bu hafta asayiş berkemal.

Elbette Türkiye’de asayiş berkemal dediğimiz gün, medeni bir ülkede bir aylık haber konusu olur ama bizim için sıradan olayların dışında bir gelişme yok.

Affını isteyen, affedilen kimse yok.

Hal böyle olunca, ben de bu günü arzu ettiğim üzere otomobillere ayırabilirim.

Bu köşede yıllardır yazdığım otomobil sürüş izlenimlerini okuyanlar, elektrikli otomobiller konusundaki fikirlerimi üç aşağı beş yukarı bilirler.

Geleceğin elektrikli otomobillerde olduğu konusunda pek çok kişi ile hemfikir olmakla beraber, bir elektrikli otomobil almak için zamanın henüz erken olduğunu düşünürüm.

Elektrikli otomobil teknolojisinin henüz emekleme safhasında olması, asıl elektrifikasyonun otonom sürüşle hayata geçeceğini düşünüyor olmam bir yana, deneyimlerim de elektrikli araç sahibi olmanın, bugün ancak kullanım ve yaşam pratiklerinizle örtüşmesi halinde akılcı olduğunu düşündürtüyor.

Yani çok sık uzun yol yapmıyorsanız, senede birkaç kereden fazla 300 kilometreyi aşan yolculuklara çıkmıyorsanız, eviniz müstakil ve aracınızı önünde park edip şarj edecek bir imkan sunuyorsa ya da kullandığınız otoparkta aracınızı şarj edebileceğiniz bir sistem mevcutsa ve acil durumlarda kullanabileceğiniz bir de içten yanmalı motora sahip ikinci otomobiliniz var ise elektrikli araç sahibi olmak mantıklı.

Hem çok konforlu hem kentte çevre kirliliğine neden olmayan ve hem de içten yanmalı motorlara oranla daha düşük maliyetle seyahat edebiliyorsunuz.

Bu şartlara sahip değilseniz elektrikli bir otomobil stres kaynağı.

Daha az bakım masrafı gerektirdiği ise otomobilin toplam ömrü dikkate alındığında çok da doğru değil. Ama onu başka bir gün konuşuruz.

Tüm bu girizgahtan sonra bugün size bir elektrikli otomobilden bahsedeceğim dersem kızmak yok.

Bahsedeceğim araç, 21. yüzyılda otomotiv dünyasının gerek üretimde, gerek tüketimde, gerekse teknolojide en büyük ülkesi olacağı öngörülen Çin’den geliyor. Çin’in Rolls Royce’u olarak bilinen ve Çin devlet başkanlarının otomobillerini üreten Hongqi’den.

Bugün Hongqi’nin Rolls Royce Cullinan ile Cadillac Escalade arasında bir yerde duran E-HS9 adlı devasa SUV’una bir göz atacağız.

Hongqi’yi Türkiye‘ye getiren Aston Martin’in Türkiye distribüsyonunu çatısı altında bulunduran Yeniköy Motors.

Benim bunu öğrenmem ise biraz şansa oldu. Sık sık olduğu gibi Maslak Atatürk Oto Sanayii sitesinde otomobil tamir ettirmeye çalışırken, bir TIR’ın üzerinde Hongqi’leri gördüm. Otomobili biliyordum ama Türkiye’ye getirildiğini bilmiyordum. Sorunca ithalatçının ve temsilcinin Yeniköy Motors olduğunu öğrendim.

Şansa bakın ki, birkaç gün sonra Yeniköy Motors’un sahibi Nevzat Kaya aradı ve “Abi, Hongqi’yi Türkiye’ye getirmeye başladık. Bir tanesini denemeni çok isterim” dedi.

“Hepsini mi getiriyorsunuz?” diye sordum.

Yanıt “hayır” idi.

Sadece elektrikli E-HS9’u getiriyordu.

Hongqi’yi birkaç gün denemek için teslim aldığımda fark ettim ki, otomobiller beni hâlâ heyecanlandırıyor.


DİZAYN ROLLS ROYCE’DAN

Yeni, tanımadığım bir otomobilin direksiyonuna oturunca çocuk gibi seviniyorum. Bu otomobil benim ruhuma pek de hitap etmeyen elektrikli bir otomobil bile olsa.

Açık söyleyeyim, Hongqi E-HS9 görüntüsü ile bile etkileyici bir otomobil.

Oldukça iri, hemen hemen Cullinan ebatlarında, Escadale’den ise bir tık daha kısa. Ama özellikle önden bakınca çok heybetli duruyor ve oldukça kaliteli görünüyor.

Rolls Royce Cullinan’a benzemesi ise aslında eşyanın tabiatına uygun çünkü Hongqi bir süre önce Rolls Royce’un dizaynırı Giles Taylor’u transfer etmişti. E-HS9’deki elbette bir Rolls Royce kalitesi değil ama fiyatına oranla bayağı bayağı kaliteli.

Uzakdoğuluların lüks otomobillerini daha da lüks göstermek için eskiden yaptıkları gibi kromaj görüntülü plastiklere, abartılı aksesuarlara boğulmamış bir Çinli.

Açık söylemek gerekirse, araç fotoğraflarda daha abartılı görünüyor. Gerçek hayatta daha sakin bir tarza sahip.

Hongqi, elinizi kapılara uzattığınız anda aynı yeni nesil Mercedes’lerde olduğu gibi size kapı kollarını uzatıyor.

Bizim kullanacağımız otomobil E-HS9’un 4 donanım seviyesinden en tepeden bir altta olan Flagship modeli. Ve bir üstündeki modelden tek farkı batarya kapasitesi. Flagship 99 kWh batarya kapasitesine sahipken üst model olan Longrange 120 kWh batarya ile biraz daha uzun bir menzile ulaşıyor.

Hongqi’nin içine bindiğiniz anda sizi müthiş bir lüks ve konfor hissi karşılıyor. Önde iki koltuk. Arkasında iki bağımsız koltuk ve onun arkasında isteğe bağlı olarak açılan iki koltuk daha. 6 kişinin muhteşem bir konforla seyahat edebileceği aydınlık, geniş, pırıl pırıl bir iç mekan.

Heybetli SUV’un içi bir Amerikan otomobili, daha doğrusu çok lüks bir Amerikan otomobili havasına sahip, Cadillac ya da Lincoln SUV gibi.


EKRANLAR SANKİ TOGG

Otomobilin dashboard’u hiç yabancı gelmiyor.

Bizim Togg ile neredeyse bire bir aynı.

Hongqi de aynı Togg gibi boydan boya ekranla kaplı bir dashboard’a ve Togg gibi ortada aşağı doğru inen bir ikinci küçük ekrana sahip. Zannederim her iki otomobilin dashboard dizaynı aynı elden çıkmış gibi benzer.

Tek fark Hongqi’nin kullandığı malzemenin bir tık daha kaliteli olması ve deri işçiliğinin daha iyi görünmesi. Aradaki fiyat farkına bakınca da bu son derece normal bir durum.

E-HS9’un direksiyonu, üzerindeki aşırı fonksiyonlarla biraz kafa karıştırıcı olmakla beraber, modern teknolojinin getirdiği hemen her şeye sahip olması açısından teknoloji meraklılarını tatmin etmeye aday.

Dokunmatik ekranlar üzerinden otomobilin her şeyini kontrol edebilmek ise ciddi bir alışkanlık gerektirecek kadar komplike. Benim üç günde öğreneceğim kadar basit değil çünkü fonksiyonlar ve kapasiteler sınırsız gibi.

Ancak yazılım konusunda Çinli üreticinin, Avrupalıların önünde olduğu bir gerçek.

Hongqi her türlü güvenlik donanımına sahip.

Bunun yanı sıra da tam otonom sürüşe oldukça yakın bir sürüş desteğine sahip.

Sistemler şaşırtıcı derecede iyi işliyor.


ŞAŞIRTICI VE ABARTILI BİR GÜÇ

Gaza ya da potansiyometreye basıp otomobili harekete geçirdiğiniz zaman şaşırtıcı bir güçle karşılaşıyorsunuz.

Kaputun altında sanki 12 silindirli bir dev varmış gibi harekete geçen güç aslında önde 160 arkada 245 kw gücündeki iki elektrik motorundan geliyor ve bu motorlar toplamda 750 newtonmetrelik müthiş bir tork sağlıyorlar.

Frenler ise bu koca aracı, oldukça başarılı bir şekilde durdurmayı başarıyor ama frenlerin biraz alıştırma istediğini de söylemeliyim.

Ancak yola çıkınca aracın biraz fazla havaleli olduğunu frak ediyorsunuz. İri ve fazla güçlü. Bu da dikkatli bir sürüş gerektiriyor.

Fakat yine de ısıtmalı ve elektrikli fonksiyonlu ve masaj özellikli koltuklar sizi rahat hissettiriyor.

Yine de benim favorim arka koltukta oturmak.

Arkadaki iki koltuk Mercedes veya BMW’nin L modelleri kadar geniş bir oturma alanı ve konfor sunuyor. Tek sıkıntı emniyet kemerlerinin biraz zor bağlanıyor olması. Burada ergonomiye biraz daha fazla önem verilebilirdi diye düşünüyorum.

Ama açık söylemek gerekirse Hongqi tam bir makam aracı.

Yumuşak süspansiyonu, geniş iç hacmi, cam tavanın içeriye sağladığı bol ışık ve gece bambaşka bir ortam yaratan iç ışıklandırması ile çok şık ve konforlu.

Müzik sistemi çok çok iyi ve sessiz aracın içini bir konser salonuna çeviriyor.

Ancak bu lüks sanki arkada bir de televizyon ekranı istiyor gibi.


ŞEHİR İÇİNDE SORUN YOK

Şehir içinde kullanırken Hongqi’nin menzil sorunu yok. 440 km’lik menzil ile İstanbul içinde 4 gün şarja ihtiyaç duymadan rahatça dolaştım. Otoyola çıkmasam ve kıta değiştirmek zorunda kalmasam muhtemelen daha uzun süre de giderdi.

Ancak yine de aracın bir menzil sorunu var. Hele hızı 120 km’nin üzerine çıkarınca menzili çok hızlı tüketiyor.

Ancak sağladığı konfor ve ebatlara bakınca bu da normal. Yine de gücü biraz azaltıp menzili biraz arttırmak tüm elektrikli araçlar için bence bir gereklilik, tabii Hongqi için de.

Benim açımdan aracın tek sorunu fazla dikkat çekici olması.

Gittiğiniz her yerde tüm bakışları üzerine topluyor. İddialı görüntüsü ve çok yaygın olmaması nedeniyle herkesin merak ettiği bir araç oluyor ve uzay aracı muamelesi görüyor.


MERCEDES Mİ, BMW Mİ, HONGQİ Mİ?

Peki, Hongqi satın alınır mı?

Vallahi ne yalan söyleyeyim, Hongqi sunduğu konfor ile çok çekici. Bu fiyata böyle bir konfor, böyle bir genişlik, böyle bir donanım bulmam mümkün değil.

Benzer bir rahatlığı elektrikli olmayan bir araçta bulmak isterseniz yaklaşık 15-16 milyon TL’yi gözden çıkarmanız gerek. O da en az.

Hongqi E-HS9 ise 9 milyon TL civarındaki fiyatı ile büyük bir avantaja sahip.

Ancak hemen hemen aynı paraya Mercedes’in EQS’ini ya da BMW’nin i7’sini de almak mümkün.

Yani anlayacağınız tercih zor.

Boşuna dememişler paran var mı derdin var diye…

Erişilebilirlik Araçları