Mercedes yeni E serisinin dışı muhafazakar, içi liberal

Gezeravcı’ya göre bir Mercedes

Zannederim pek yakında bu otomobil deneme ya da test işlerinde bizim gibi otomobil hastalarının ya da bileği kuvvetli, kıçı duyarlı sürücülerin yerini yeni nesil bilgisayarcı gençler, IT uzmanları alacak. 

Bizim gibiler de avcı kahvelerindeki eski avcılar gibi, otomobil kahveleri açıp orada gençlere eski otomobil günlerini anlatacağız. 

Gidişat kesinlikle o yönde. 

Çünkü artık en sevdiğimiz, en köklü, en otomobil otomobil markalar bile otomobillerini bizim gibi otomobili seven insanlar için değil, otomobilden mecburen faydalananlar için otomobil üretmeye başladılar. 

Beni böyle bir girizgah yapmaya zorlayanın ise, otomobil denen aletin mucidi, benim dünyanın en iyi otomobilleri arasında Lexus’la beraber zirveye koyduğum Mercedes olması ise daha da ilginç.

MERCEDES EFSANELERİ

Şaka yapmıyorum, Mercedes benim için otomobilden çok öte bir anlam ifade eder. 

Kullanılabilir klasiklerin şahıdır.

SL serisi ilk çıktığı günden bu yana eskimeyen mucizevi bir otomobildir. 

1970’lerin S 600 Pullman’ı bence yapılmış en iyi makam otomobilidir. 

Mercedes SL 300 Uhlenhaut dünyanın gelmiş geçmiş en pahalı otomobilidir. 

Ve bir tanesine sahip olmak için garajımdan vazgeçebileceğim Mercedes SLR McLaren Stirling Moss Edition benim rüya otomobilimdir.

E, BU NASIL MERCEDES

Bu nedenle de benim “Galiba biz artık otomobil meselesine yabancı kalacağız” dememin arkasında bir Mercedes’in olması hayli ilginç bir durum. 

Oysa bir süre önce Mercedes-Benz Türkiye’den arayıp “Yeni E serimizi denemek ister misiniz?” diye sorduklarında bayağı bayağı heyecanlanmıştım. 

Markanın son test ettiğim otomobili bir SL 63 AMG idi ve ne yalan söyleyeyim otomobilin tadı hâlâ damağımdaydı. (Bu arada söylemeden geçmeyeyim Mercedes SL 63 AMG ile SL43 AMG arasında dünya kadar fark var. Benim yazıyı okuyup fiyatı daha uygun diye SL 43 alanlar bana kızmasın)

E serisi benim baygını olmadığım bir model olsa da, Mercedes Mercedes’tir diye heyecanla beklemeye başladım. 

Dizel araçlardan pek de hazzetmediğimi bilen Mercedes Türkiye, benim için serinin benzin motorlusunu uygun görmüştü.

Mercedes’in yeni E serisi Türkiye’ye iki motor seçeneğiyle geliyor. 

Bunlardan biri E 220 D dizel motorlu ve 197 beygir güç üretiyor. Diğeri ise E 180 benzin motorlu ve 170 beygir güce sahip ve bu model ülkemizin vergi limitlerinden ötürü sadece Türkiye için özel olarak üretiliyor ve 1,5 litrelik bir motora sahip. Biraz da elektrikli ama sadece biraz. Mild hibrit.

DIŞI GEÇMİŞE SADIK

Yeni E serisinin dış görünüm olarak eski E serisinden çok da büyük farkları yok. Biraz daha S havalı.

Aracın dış boyutları hemen hemen aynı. 

Uzunluk neredeyse sabit kalırken, aks mesafesi 2 cm kadar açılmış ve bu da otomobilin içinde özellikle yolcu bölümünde hafif bir konfor artışına neden olmuş. Genişlikte de 2 santime yakın bir artış var. İç mekan bir önceki seriye göre bir lokma daha ferah gibi. 

Önde far grupları bayağı değişmiş ve oldukça başarılı yeni led farlar koyulmuş.

Ama en köklü değişiklik ön ızgarada. 

EQ serilerini andıran geniş ve büyük ön ızgara aracın en fazla değişen tarafı ve bu ızgara motor soğukken ya da dış hava sıcaklığı çok düşük ise kendi kendine kapanarak motor için optimum ısıyı sağlamaya çalışıyor. Bu, üst modellerde zaten vardı bu kez orta sınıfa da gelmiş. Izgara kapalı iken EQE’ye benzerlik iyice artıyor. 

Arkada ise stop lambaları değişmiş ve içlerine ikişer Mercedes logolu lamba koyulmuş. 

Yaratıcı mı yaratıcı. Lüzumlu mu bilemedim. Yine de fena görünmüyor itiraf edeyim. 

Kapı kolları EQS ile hayatımıza giren ve S serisinde de gördüğümüz rüzgar direncini azaltmak ve rüzgar sesini de düşürmek için kapıya entegre olan ve kullanacağınız zaman size doğru açılan yeni hareketli kapı kollarından. 

Bunun dışında otomobilin dış görünümü klasik bir Mercedes ve markanın tutucu felsefesini yansıtıyor. 

Dışardan bakınca bildik tanıdık bir Mercedes’e bineceğiniz hissi oluşuyor. 

İÇİ BİLMEDİK BİR MERCEDES

Ancak bu his yanıltıcı. 

Kapıyı açar açmak bambaşka bir dünyaya adım atacağınızı anlıyorsunuz. 

Yeni E serisinin içinin bir önceki E serisi ile uzak yakın alakası yok. 

İçerde bir devrim gerçekleşmiş. 

E serisi EQS ya da bilemediniz EQE ile içli dışlı olamasa da en azından içsel bir birliktelik geliştirmiş. 

Zannederim tüm zamanların en avangard E serisinin içine giriyorsunuz. 

Otomobilin dashboard’u boydan boya ekranlarla kaplı ve en kıytırık ekran sürücünün önündeki hız ve devir göstergelerinin olduğu küçük ekran. 

Ortada başlayıp, oval bir kesimle alta doğru inen dev ekran ve yana doğru yolcu koltuğunun önüne uzanan ekranlar çok da büyük ve göz alıcı. 

Sürücünün önündeki ekran sanki oraya sonradan koyulmuş ya da portatifmiş gibi bir görüntü veriyor. 

Kapı içlerindeki koltuk ayarlama düğmeleri farklı bir havaya sokulmuş ve orada bile bir uzay aracı görüntüsü elde edilmiş. 

Sanki otomobile binip işe gidecekmişsin gibi değil de, Alper Gezeravcı ile birlikte Dragon kapsülü ile ISS’e gidecekmişsin gibi bir iç mekan var. 

Tüm bu modernite otomobilin fonksiyonlarına da yansımış. 

Ortadaki büyük ekrandan otomobilin oldukça alengirli sistemlerine ulaşabiliyor ve kişisel tercihlerinize göre otomobili ayarlayabiliyorsunuz. 

Ama ben şimdiye kadar bu fonksiyonların tümünü kullanan tek bir sürücü görmedim. Bunlar genelde markaların “Bakın biz neler yapabiliyoruz” deme yöntemi. 

Onların yapabildiklerinin bizim kullanabildiklerimizle pek de alakası olmadığını zannederim bir gün anlayacaklar.

Mesela kendine kendine park özelliğinin kimse tarafından kullanılmadığını gören pek çok marka bu özelliği otomobillerden çıkarmaya başladı. Çünkü bu özelliği öğrenebilmek park etmeyi öğrenmekten daha zordu. 

ÇOK OTONOM

Ancak Mercedes bu otomobilde gerçekten kullanılabilecek oldukça başarılı otonomi özellikleri de eklemiş. 

Bunların bana göre en önemlisi, aktif cruise kontroldü ve Mercedes yeni E serisinde bunu bir adım öne taşıyarak aktif cruise kontrole bir de aktif sollama asistanı koymuş. Yani otomobil cruise kontrolde gider ve öndeki araçla mesafeyi otomatik olarak korur ve dur kalk yapabilirken şimdi bir de sollama yapabiliyor ve önünüzdeki aracı otomatik olarak sollayabiliyor.

Türkiye’de, hele hele her yerden vızır vızır çıkan moto kuryeler var iken bu özelliği kullanmaya cesaret edebilir miyim emin değilim. 

BU IŞIKLAR NE USTA!

Bunun dışında Mercedes’in iç mekanına yepyeni başka özellikler de gelmiş. 

10 yıldır falan kullanılan değişebilen iç ambiyans ışığı özelliğini Mercedes bir başka seviyeye getirmiş. 

Otomobili oldukça iyi bir müzik sistemi ile entegre etmiş ve otomobilin iç ışıkları müziğin ritmine göre yanıp sönüyor ve renk değiştiriyor. 

Böyle bir özelliği Mercedes gibi oturaklı bir markadan değil, Koreli yeni yetme üreticilerden beklerdim ama ne yazık ki, bunu bize yapan Mercedes olmuş. 

Hayatımda daha fena bir şey görmedim desem yeridir. Allahtan kapatabiliyorsunuz. Fakat yine de içerdeki aydınlatmalar sürekli bir hareket halinde. Hiç bana göre değil. 

Anlayacağınız Mercedes’in yeni E serisi içerdeki yenilikçiliği biraz abartmış ve klasik tavrını bırakmış. Bu kimine göre iyi olabilir ancak benim için fazla abartılı olmuş. Yine de büyüyen iç mekan, arka tarafta bir miktar artan diz mesafesi ve artan yüksekliğin sağladığı daha geniş baş mesafesi olumlu gelişmeler olarak göze çarpıyor. 

İç mekandaki işçilik ve detaylar başarılı ama ne yalan söyleyeyim, lüks Uzakdoğulular bu sınıfta biraz daha önde gibi.

MERCEDES MERCEDESTİR

Otomobilin kullanımına gelince. 

Orada Mercedes logosu devreye giriyor.

Kullanım sorunsuz. 

Kulağa pek de vaatkar gelmeyen 1,5 litrelik motor, aslında hiç de fena değil. 

1,5 litreden çıkan 170 beygir ve 250 Nm tork, otomobili hem şehir içinde hem uzun yolda gayet makul bir şekilde harekete geçiriyor. E 180’de benzinli motora ilaveten bir de “Mild Hybrid” diye tanımlanan bir özellik de var. Bu şu demek, araçta bir de küçük elektrik motoru şanzımana bağlanmış ve kalkışlarda motora ek güç veriyor ama bu sadece ek güç. Otomobilin elektrik motoru ile yol alma gibi bir durumu yok.

170 beygirlik motoruyla E 180 elbette bir hızlanma canavarı değil ama otoyolda 230-240 kms’lik sürat son derece yeterli ve gaza fazla yüklenilen anlardaki ilk çırpınış hariç gayet iyi bir motor. 

Sadece Türkiye’ye gelen arabalara koyulmasına rağmen bu motor “Bonne pour l’Orient” dan öte olmuş. 

KULLANMASI SORUNSUZ

Yeni E serisinin tüm sürüş tepkileri iyi. 

Kullanım keyifli ve kolay. 

Otomobilin yol tutuşu kusursuz. Viraj kabiliyeti, direksiyon yönünde hareket eden arka tekerler sayesinde oldukça başarılı. Bu özellik şehir içi kullanımda dönüş mesafesi olarak büyük avantaj sağlıyor.

Yükseklik ayarlı amortisörler aynı zamanda akıllı da. Otomobilin yüküne göre kendini ayarlayarak aracın yerden yüksekliğini her zaman sabit tutmayı da becerebiliyor. 

Söylemeye bile gerek yok, dört tekerlekteki disk frenler süper başarılı.

Sürüş söz konusu olunca Mercedes her zaman Mercedes. 

NE KADAR BİLGİSAYAR O KADAR SORUN

Ancak şunu da söylemeden geçmeyeceğim, modern zaman otomobillerinin en zayıf yönü elektronik aksamları. 

Bence otomobiller bilgisayarlardan daha köklü bir geçmişe sahip ve en azından şimdilik daha güvenilir sistemler. 

Otomobile bilgisayar ekledikçe otomobillerin sorun çıkarma olasılığını da arttırmış oluyorsunuz. 

Bir yere kadar bunun elbette faydası büyük ama asla kullanılmayacak detaylar, sorunları da arttırıyor, sürücülerin de işini zorlaştırıyor. Gereksiz bir kapasite kullanım sorunu ortaya çıkarıyor. 

Bilgisayar teknolojisindeki gelişmelere yüz çevirelim demiyorum ama otomobili de yürüyen bir bilgisayara çevirmenin alemi yok. 

Gerekenden fazlası gereksizdir. 

Sonuç olarak Mercedes E serisi sınıfında BMW 5 serisi ve Audi 6 serisi ile yarışacak. 

Bu yarışa Japonya’dan Lexus ES ile dahil olacak. 

Hint asıllı başbakanının tersine İngiliz asıllı Hintli haline gelen Jaguar da XF ile ben de varım demeye çalışacak ama olamayacak. 

Mercedes ise uzun yıllardır var olduğu ve liderliği kah alıp kah vatandaşlarına kaptırdığı bir sınıfta belli ki yerini koruyacak hatta bu motorun avantajı ile yukarı tırmanacak. 

Ben yine de Mercedes’in bu sınıfta biraz daha ağırbaşlı kalmasını yeğlerdim. 

Hele hele BMW 5 serisinin görünüm olarak zıpırlaştığı yerde ağırbaşlı bir ağabeye ihtiyaç vardı. 

Galiba şimdilik o işi Lexus yapacak. 

Erişilebilirlik Araçları