Takım elbiseli Usain Bolt

Güçlü binek otomobillere olan hastalığımı bilir otomobil yazılarımı okuyanlar.

Kaslı, sağlıklı sporculara takım elbise nasıl yakışıyorsa, güçlü motorlar da binek otomobillere aynı şekilde çok yakışır.

Bu yüzden de Maserati Quattroporte, bir zamanların Aston Martin Lagonda’sı, son dönemlerde Aston Martin Virage favori araçlarım olmuştur.

Audi RS 6 ise ilk çıktığı günden bu yana gözde otomobilimdir.

Yıllardır da hafta sonları yukarıda saydığım otomobillerden birini kullanmayı tercih eder, neredeyse 17 yaşında olduğu halde kendisinden vazgeçemem.

Geçen hafta sonu, hepsi otomobil meraklısı bir grup erkek ile İstanbul dışında buluşmaya karar verdiğimizde niyetim uçakla gidip gelmekti.

OTOMOBİLLE GİDELİM EĞLENİRİZ

Ancak Faruk Süren “Boşver uçağı, otomobille gidelim. Yol yaparız, eğleniriz” deyince otomobil ile gitmeye karar verdik. Ne olsa sizin Galatasaray’ın eski ve efsane Başkanı olarak tanıdığınız Faruk Süren aslında eski bir rallici, eski Türkiye Ralli Şampiyonu idi.

Ve tam gideceğimiz hafta sonu Mercedes Benz Türkiye bize müthiş bir sürpriz yaptı.

Ve denememiz için bir S 63 AMG yolladı.

AMG tarafından yapılmış bir binek otomobil olarak son kullandığım araç bir C 63 AMG Shooting Break idi ve Alman otobanlarında fırtına gibi esmiştik.

S 63’ü ise rüyamda bile görmemiştim ama biliyordum ki, kapının önünde bir S 63 var ise uzun yola da S 63 ile gidilir.

800 BEYGİRLE 1500 KM

S 63 AMG’yi sıradan S klas Mercedes’lerle karıştırmak mümkün değil.

Öncelikle ön panjur AMG’ya özel, daha sportif görünümlü, Mercedes’in spor modellerde kullandığına benzer ortasında büyük yıldızı olan bir panjur. Açıkçası bu otomobilde şahane durduğunu söyleyemeyeceğim. Belki de gözümüz S sınıfında buna alışık olmadığı için. Buna mukabil, yanlardaki büyük hava girişleri ve aerodinamik dokunuşlar çok iyi görünüyordu.

Yandan baktığınız zaman ise ön çamurluğun arka bölümünde V8 BITURBO ve hemen altında Plug in yazıyor. Yani S 63 AMG aynı zamanda bir plug in hybrid.

Arka taraf ise otomobilin içindeki vahşi karaktere çok uygun bir biçimde kırmızı harflerle yazılmış S 63 yazısının yanı sıra, dört adet büyük egzos çıkışı ve tamponun altındaki difüzörlerle siyah beyefendinin normal birisi olmadığını gösteriyor.

Otomobilin içine girince büyük bir yanılgı ile S sınıfının lüks görünümü ile karşılaşıyorsunuz ama bu sadece görünümden ve ilk intibadan ibaret.

Zaten direksiyona geçince, direksiyon simidi bile size normal bir araçta olmadığınızı simidin kenarındaki iki kumanda düğmesi ile gösteriyor.

Otomobilin sürüş modları, direksiyon üzerindeki iki butondan ayarlanıyor.

Bunun dışında oldukça S Klasse bir görünüm var içerde.

Dijital gösterge ekranı, ortada diklemesine yerleştirilmiş dev Oled ekran falan hepsi tipik Mercedes.

AA, SES YOK

Start düğmesine basınca biraz hayal kırıklığı yaşıyorsunuz. Beklediğiniz muhteşem motor sesi gelmiyor. Aynı hayal kırıklığı vitese takıp yola çıktığınızda da sürüyor. Ses seda yok. Çünkü Mercedes elektrik motorunu kullanarak ilerliyor. Ama gaza yüklendiğiniz anda kıyamet kopuyor. Çift turbolu 4 litrelik 8 silindirin şenlikli sesi duyuluyor ama yine de terbiyeli bir aslanın kükremesi gibi.

Bu durum sürüş modu seçeneğini Sport Plus’a getirince ortadan kalkıyor ve ses vahşileşiyor.

S 63 AMG, Long değil. Yani makam otomobili olmak için değil, kendinizin kullanması için yapılmış.

Yine de arkada da oldukça geniş ve konforlu bir alan var.

S PLUS ÇOK FENA 

Yağmurlu bir İstanbul gününde yol arkadaşımı evinden alıp 750 kilometrelik yolculuğumuza başlamak üzere yola çıkıyorum.

Comfort sürüş modunda otomobil son derece keyifli gidiyor.

2. çevre yoluna çıkarken S moduna alıyorum.

Durum değişmeye başlıyor.

Dayanamayıp S Plus’a ve hatta onun içindeki üç seçenekten de en fenasına geçiyorum.

I-ıh. Yağmurda, emanet otomobille yeri değil. Hele tam da yola giderken.

Faruk Bey’i alırken farkına vardığım gerçek ise S63 AMG’nin bagaj hacminin küçüklüğü oluyor.

Arka aksın üzerine yerleştirilen 10,5 kwh’lık akü bagajı bayağı küçültmüş. Buna iki adet şarj kablosunun ve bir de buzdolabının kapladığı yer eklenince kalan yere üç küçük el çantasını zorlukla sığdırabiliyoruz.

HYBRİD AKÜSÜ HIZLI TÜKENİYOR

Sabahın körü olmasına rağmen, yağmur nedeniyle berbat bir İstanbul trafiğine takılıyoruz. Neyse ki, İstanbul-İzmir karayoluna çıkınca trafik bitiyor ama yağmur devam ediyor.

Ve ilk anladığım şu oluyor.

Mercedes S63’un hybrid özelliği pek de şahane değil.

AMG’nin Formula 1’de elde ettiği tecrübe ile geliştirdiği söylenen akü, çabuk boşalıyor ve yavaş şarja takmazsanız çok yavaş doluyor, hatta dolmuyor.

Çok da dert değil, gazlıyorum.

İnanılmaz bir akselerasyon. Koltuğa yapıştırıyor.

Otomobilin karnesinde yazan sıfırdan yüze 3 saniyede çıktığı iddiası belli ki boş bir iddia değil.

Otomobil bir Ferrari kadar çabuk ve bunu 2500 kiloluk kendi ağırlığının üzerine 200 kiloluk iki yolcu ve eşyalarının ağırlığı ile beceriyor.

Üstelik de müthiş bir konfor ve inanılmaz bir stabilite ile.

BÖYLE BİR GÜÇ OLUR MU

Aslında çok da şaşırmamak lazım.

Kaputun altındaki benzinli motor ve arka aksın üzerindeki elektrikli motor kombine olarak 802 beygir güç ve 1430 Nm tork üretiyor ki, ben daha önce bu torka sahip bir otomobil ne gördüm ne kullandım.

S 63 AMG gaza bastığınız sürece hızlanmaya devam ediyor.

Bence çok rahat bir şekilde 300 kms sürati aşar. İşin acayibi, bu hızı asla hissetmiyorsunuz. 200 kms süratte içerdeki hissiyat belki 80, belki 100 kms.

Yol tutuş ise akıl dışı. Bu kadar büyük ve ağır bir otomobilin bu kadar güçle bu yol tutuşu ve sakinliği akıl alır gibi değil. Virajlarda, arka tekerleklerin de dönüşe katkı sağlayan özelliği sayesinde olsa gerek müthiş bir hakimiyet var.

Belli ki, bizi hedefimize planladığımızdan çok daha önce götürecek.

TÜRKÇESİ ÇOK İYİ, ÇOK LAF DİNLİYOR

Mercedes S63 AMG’nin içi bildiğimiz S sınıfının en üst donanım seviyesinde olanı gibi.

Müthiş bir ses sistemi, Mercedes’e yakışır 4 bölgeli bir klima, elektrikli ve masaj özellikli koltuklar lüksün doruğu.

Ancak S 63 AMG’de lüks pek ilgimi çekmiyor.

Eğlence, bilgi ve kontrol sistemini barındıran Mercedes MBUX ortadaki dev ekrandan kumanda ediliyor ama açıkçası ben bu ekranlardan iğreniyorum.

Çoğu bilmece gibi ve üstelik de dikkat dağıtıcı. Çoğu kazaya davetiye çıkarıyor.

Ancak Mercedes’de bir şeyi keşfediyorum.

Her şeyi konuşarak yapabiliyorsunuz.

Mercedes’in kontrol sistemi çok iyi Türkçe konuşuyor.

Bunu öğrenince hayat kolaylaşıyor.

“Hey Mercedes” diye başlayan her cümleme otomobil bilgisayarı kart bir erkek sesi ile de olsa yanıt veriyor ve söylediğiniz her şeyi anında yapıyor.

Zannederim erkek sesi seçilmesinin nedeni bu. Çünkü kadın sesi olsaydı hem emir vermek ayıp olurdu hem de “Niye bunu istiyorsunuz?” diye mutlaka sorardı.

Gördüğüm en iyi çalışan sesli kumanda sistemi diyebilirim.

Otomobilin içinde bayağı bayağı bir butler’ınız var gibi.

Ancak şunu da söylemeliyim ki, applecarplay ya da androidauto MBUX’e beklediğim kadar iyi intibak etmiyor.

SÜRÜŞ KONFORU MUHTEŞEM

Ancak tatlı tatlı gazlamanın acı acı benzincisi de varmış. Bunu anlıyoruz.

Manisa’ya varırken S63’ün karnı acıkıyor.

Yine de hızımıza göre fena değil.

Yüz kilometrede ortalama 14 litre yakmışız.

Yakıt alırken deponun çok da büyük olmadığını anlıyoruz.

İzmir’den sonra nispeten bozuk asfaltta bile S 63 Active Ride Havalı süspansiyon ve Active Ride Stabilite kontrol özellikleri sayesinde alçak profilli lastiklere rağmen hem yoldaki kusurları içeriye çok az yansıtıyor hem de yoldaki imalat hatalarının sürüş kalitesini bozmasını engelliyor.

10 üzerinden 10 puanlık bir durum.

İşin güzel tarafı, Mercedes S 63’teki sürücü destek özellikleri, bazı otomobillerdeki gibi sürücüyü rahatsız edecek ve hatta zaman zaman sürüşü tehlikeli hale getirecek kadar sert müdahalelerle bulunmuyor.

Genelde bu özelliklerin tamamını kapatırım, S 63’te buna gerek duymuyorum.

Otoyol bittikten sonra otomobilin yakıt tüketim değerleri de hıza bağlı olarak aşağı çekiliyor ve bu motor için makul sayılabilecek 12 litreler düzeyine iniyor.

Bir buçuk depo benzinle İstanbul’dan Bodrum’a varıyoruz.

Ve otomobilden inerken 700 küsur kilometre yapmış gibi değiliz. Sanki evden işe gitmiş gibiyiz.

HEPSİNDEN İYİ

Şunu çok açıkça söyleyebilirim.

Mercedes S63 AMG E Performance bugüne kadar kullandığım en iyi 4 kapılı performans otomobili.

Mercedes’e göre 802 bana göre 793 beygirlik gücü ve 1430 Nm’lik torku ile müthiş.

Üstelik rakibi olabilecek tüm araçlardan daha konforlu.

Fakat bir sorunu var.

Kim bunu alıp da şoförüne teslim eder.

Kendi otomobilini kendi kullanmayı tercih edenler için müthiş ama sadece onlar için.

Bu da pazarını çok ama çok daraltıyor.

23 milyon TL’den başlayan fiyatı da hafta içi Maybach’a binerim, hafta sonu da kendim bunu kullanırım demek için yüksek.

Yine de Ferrari’ye binmeye utanıp Ferrari performansı isteyenler ya da Audi Quattroporte performansının da ötesinde bir performans ile otomobil kullanıp, zırt pırt arıza istemeyenler için olabilecek en iyi araç.

ALMANDAN 3,5 KAT PAHALI BİNİYORUZ

Bu otomobili alacak olanların kafasından geçecek bir diğer tercih Audi RS 6 olacaktır muhtemelen.

Bence bu daha iyi.

Ama bu daha pahalı.

Almanya’da 208 bin eurodan, ABD’de 199 bin dolardan başlayan fiyatlar burada neredeyse 700 bin euroya ulaşıyor.

Batsın bu vergi sistemi. 

Erişilebilirlik Araçları