Tuzla’da pis kokular

CHP’nin en büyük sürprizlerinden biri Tuzla Belediye Başkanlığı’nı kazanması oldu.

Gencecik bir aday, Ali Eren Bingöl, müthiş bir çalışma ile Tuzla’yı kazandı. 

Seçim öncesi konuk ettiğimde Tuzla’daki pis kokuyu ortadan kaldırmayı vadetmişti. 

Kokunun kaynağı büyük oranda sanayi bölgesindeki deri işleme tesisleriydi ama bugün bahsedeceğim pis kokuların kaynağı Tuzla OSB değil. 

Belediyenin ta kendisi.

Genç aday Bingöl, seçimi pazar akşamı kazandı ama mazbatası geç verilince, arada geçen 4 gün içinde AKP’li belediye 5 firmaya ihale verdi.

İhalelerin toplam bedeli yaklaşık 90 milyon TL.

Ve seçimi kaybeden yönetimin, seçimi kaybettikten sonra verdiği ihalelerden aslan payını alan firmanın sahibi Erdoğan’ın eski ev sahibi, AKP kurucusu ve partinin eski Yalova İl Başkanı.

Seçim döneminde Murat Kurum’un da ziyaret ettiği bir isim.

Eski Başkan Şadi Yazıcı, nasıl böyle bir şey yapıyor anlamak mümkün değil.

Üstelik Tuzla ile ilgili iddialar bununla da sınırlı değil.

İlçede bir takım imar rezaletleri de olduğu, özellikle Tepeören’de birilerine büyük rant kazandıracak bazı imar değişikliklerinin yapıldığı ve bunun da seçim sonrası kısa sürede kotarıldığı, seçim gecesi elden evrak dolaştırılarak birilerinin zengin edilmeye çalışıldığı konuşuluyor.

Dahası bu işin içinde bazı gazetecilerin de adının geçtiği söyleniyor.

Ama pis kokular çıkmaya başlamış.

Yakında isimler de ortaya çıkar herhalde.


ABD “varisi” bulmuş

Cumhurbaşkanlığı başdanışmanı Mehmet Uçum’un iddiasının aksine, Avrupa Birliği’nin, İngiltere’nin ve tabii ki, Amerika Birleşik Devletleri’nin ve haliyle NATO’nun yani anlayacağınız ezcümle Batı aleminin, zannedilenin ya da zannetmemiz istenenin aksine Erdoğan’dan çok memnun olduklarını, Erdoğan’ı desteklediklerini yazdım önce yazımda.

Bunu Youtube programımda da sık sık söylüyorum zaten.

Gerekçeleri ile.

Erdoğan ve iktidarının Türkiye’nin anasının ak sütü gibi hakkı olan Avrupa Birliği üyeliği konusunda ısrar etmemesi, Avrupa Birliği’nin korkulu rüyası olan Türklerin serbest dolaşım hakkından vazgeçmiş görünmesi, buna karşın AB ülkelerinin vatandaşlarının Türkiye’ye elini kolunu sallayarak girebilmesine imkan tanıyan tek taraflı haklar vermiş olması ve konjonktürel açıdan hepsinin toplamı kadar önemli olarak 10 milyonu aşkın mülteciyi Türkiye’de depolayarak Batı’ya gitmelerini engelliyor olması, Erdoğan’ı Batı’nın en değerli dostu yapıyor.

Avrupa açısından ülkelerindeki liderlerin değişmesi yaşamlarını çok etkilemez ama Erdoğan’ın değişmesi günlük hayatlarına çok ciddi olumsuz etki yapabilir.

Bu yüzden de Batı hayli Erdoğancı. Sadece Fransa, artan Müslüman nüfusunun zaman zaman Erdoğan tarafından kışkırtıldığını düşünüp rahatsızlık duyuyor ama göçmenleri Türkiye’de tutuyor olması nedeniyle buna bile kendi kamuoyunu tatmin edecek tepkiyi veremiyor.

Ve Batı bloku Erdoğan’ın “halefini” ya da kendi tabirleriyle “veliahtını” bulup ilan etmiş bile.

ABD’nin etkili gazetelerinden ve Murdoch grubunun en etkin parçası The Wall Street Journal, Erdoğan’dan sonra Türkiye’yi yönetecek kişinin damadı Selçuk Bayraktar oluğunu gerekçeleri ile anlatan uzunca bir makale yayınladı.

“Drone’ları Ukrayna’ya yardım etti, kendisi Türkiye’nin bir sonraki lideri olabilir mi?” başlıklı uzun analizde, Bayraktar’tan övgüyle bahsediliyor, ulusal kahraman düzeyinde ilgi gördüğü söyleniyor, Elon Musk ve Steve Jobs ile karşılaştırılıyor.

Elvan Kıvıcım adında bir Türk yazarın da ortak yazarı olduğu analiz, damadı Bayraktar’ın Erdoğan’ın kendi çocukları ile karşılaştırılamayacak bir kariyeri olduğunun altı çiziliyor ve Berat Albayrak’ın başarısızlığı nedeniyle halkın gözünde bir değeri olmadığı anlatılıyor ve “varisin” Bayraktar olduğu anlatılıyor.

Peki bu makaleyi okuyunca şaşırdım mı!

Asla.

Hani derler ya “Perşembe’nin gelişi çarşambadan bellidir” diye.

25 Ağustos 2023 günkü Anadolu Ajansı haberi bugünlerin habercisi idi.

Selçuk Bayraktar, ABD uzak gemisi USS Gerald Ford’da ağırlanmış, gemi personelinin güverte üniformalarıyla pozlar vermişti.

Daha sonra o geminin İsrail’e destek için Gazze açıklarına yollanması ise çok da önemli olmasa gerek.

O gemiyi ziyaret eden muhalif biri olmadığı sürece!


NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

Gazeteciliği zengin olmak için değil, halka ait zenginlikleri korumak için yaptığımız zaman.

Erişilebilirlik Araçları