Başkan AKP’li olsa tutuklayacak mıydınız!

Antalya’daki 1 kişinin ölümü, 7 kişinin yaralanması ile sonuçlanan teleferik kazası ile ilgili soruşturmada Kepez’in CHP’li belediye başkanı da tutuklandı.

Kazada sorumluluğu var ise, elbette yargılanacak, sorumluluğu tutuklanmasını gerektirecek bir ceza almasına neden olacak kadar ağırsa elbette tutuklanacaktır da, bilirkişi raporunun detaylarına hakim değiliz, “Niye seçilmiş başkanı tutukladınız!” diyemeyiz.

Ancak bir başka soruyu sorma hakkımız elbette var.

“Kepez Belediye Başkanı AKP’li olsa idi, yine de tutuklayacak mıydınız?”

Bu soru ciddi bir sorudur.

Çünkü çok açık söyleyeyim, eğer başkan AKP’li olsa idi büyük ihtimalle tutuklanmaz, hatta bırakın tutuklanmayı hakkında soruşturma açılmasına izin bile verilmezdi.

Bunu “Ayinesi iştir kişinin” cümlesinden yola çıkarak söylüyorum.

Türkiye’de bu iktidar döneminde daha önce de çeşitli kazalar oldu.

Bunlardan ikisi önemli ve çok kayıplı idi.

Gençler bilmez, AKP ilk iktidar olduğu dönemde bir demiryolu hamlesi başlattı.

Biz de Cumhuriyet’in ilk yıllarını hatırladığımız için sevindik.

Türkiye’de yollara bağımlılık azalacak, ulaşım hızlı ve ucuz hale gelecek, ürün taşıma maliyetleri düşecek, ülkenin zenginliğine katkıda bulunulmuş olacaktı.

Sonradan çok daha ünlü olacak bazı müteahhitler de ilk bu demiryolu projelerinde ortaya çıktılar.

Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde İETT Genel Müdür Yardımcısı olarak çalışmış ve meşhur Akbil olayında da adı geçen Süleyman Karaman’ı daha AKP iktidarının birinci ayında TCDD Genel Müdürlüğü’ne atadı.

O da hızla bir hızlı tren projesine başladı.

Paldır küldür başlayan proje ile hızlı tren yapmaya çalışmanın bedeli anında ödendi.

2004 yılının 22 Temmuz’unda Pamukova’da ilk hızlı tren kazası meydana geldi.

Bilirkişi raporuna göre 80 kms süratle girilmesi gereken bir viraja 132 kms süratle giren tren devrildi.

41 kişi öldü. 89 kişi yaralandı.

Bilirkişi tren makinistlerini ve demiryolundaki rayları kusurlu buldu.

Ancak Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım demiryolunun soruşturulmasını engelledi, genel müdür Süleyman Karaman hakkındaki soruşturmaya da izin vermedi.

İki makinist dışında yargı karşısına çıkan olmadı, makinistlere de ceza bile sayılmayacak cezalar istendi. Dava zaman aşımına uğradı.

Konu kapandı gitti.

Süleyman Karaman, bu kazadan sonra 11 yıl daha TCDD Genel Müdürlüğü yaptı.

2018’de ise bir kaza daha meydana geldi.

8 Temmuz günü Edirne’den İstanbul istikametine doğru yol alan tren Çorlu’da raydan çıktı.

7’si çocuk, 25 kişi hayatını kaybetti. 381 kişi yaralandı.

Kazanın nedeni çok açık bir imalat hatası idi.

Alt düzeyde 13 TCDD çalışanı hakkında dava açıldı.

2022 yılında bir kişi tutuklandı, o da itiraz üzerine adli kontrol şartı ile serbest bırakıldı.

6 yıldır ilerlemeyen davanın 20. celsesi önümüzdeki günlerde, 25 Nisan’da yapılacak.

Yani anlayacağınız, AKP’li iseniz, kazalarda sorumluluğunuz yoktur.

Yok eğer muhalefetten iseniz kazalarda sorumluluğunuz çoktur.

Türkiye’de adalet bu kadar kolay bir şeydir.


Şebnem Bursalı, Kızıl Goncalar ve Monaco

Şebnem Bursalı’nın Avrupa’nın en havalı yat kulübünde yediği yemekte olduğunu yazdığım modacı Zeynep Kartal aradı.

“Ben o masada yoktum” dedi.

Söylediğine göre Zeynep Kartal, AKP milletvekili Şebnem Bursalı ve arkadaşları ile Cannes’da birlikte imişler. Kızılcık Şerbeti ve Kızıl Goncalar’ın yapımcısı Faruk Turgut’un Cannes’daki bir tanıtımı için orada beraber olmuşlar.

Milletvekili Bursalı arkadaşlarıyla beraber Monaco’ya geçmiş. Ancak Zeynep Kartal gitmemiş.

Aynen böyle söyledi Zeynep Kartal.

Bence olsa da sorun değil.

Ne Cannes’a gitmek ne de ıstakoz yemek suç.

Sadece milletvekili isen bunu yapıp, bir de yayınlamak ayıp.

Tabii Şebnem Bursalı ile Zeynep Kartal’ın yakınlığını İstanbul’da bilmeyen yok. 

Kartal’ın İstanbul’daki evinin anahtarı Bursalı’da ve İstanbul’a geldiğinde orada kaldığı bir sır değil.

Gerçi Monaco’daki kaynaklarım yemekte Kartal’ın da olduğu konusunda ısrarlı ama ben Zeynep Hanım’ın açıklamasına da yer vermek zorundayım.

Turizm Bakan yardımcısı Batuhan Mumcu da mesaj atarak “Ben memleketim Erzincan’daydım. Monaco’da değil” demiş.

Belki de eşi Neslihan Hanım’ın bu grupla yakınlığından ötürü onun da orada olduğu zannedilmiş olabilir. Zaten ben de kesinlikle orada dememiştim.

Sonuçta yorgunluktan ötürü ailece yapılmış bir Monte Carlo tatili falan yok ortada.

Kimse kimseyi aptal yerine koymasın.


IMF öcü, Dünya Bankası cici mi!

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Dünya Bankası’ndan sağlanan kaynaklarla ilgili kafa karıştıran ve gerçeği bulandıran açıklamalar yapıyor.

Seçimden iki gün önce 1,5 milyar dolarlık bir proje finansmanından söz etti.

Ben de güldüm ve “Yahu seçimden önce Merkez Bankası’ndan 5 milyar dolar sattınız. 1,5 milyar doları kulağınıza mı damlatacaksınız?” dedim.

Sonra bir açıklama daha yaparak Dünya Bankası’nın Türkiye’de çeşitli projelere sağladığı 17 milyar dolarlık kaynağa ek olarak 18 milyar dolar daha kaynak sağlamayı kabul ettiğini söyledi.

Görülen o ki, IMF yerine Dünya Bankası ile ilişki yürütmeyi tercih ediyorlar çünkü IMF alerjileri var.

IMF kontrolü yerine Dünya Bankası’nın proje bazlı kontrolünü tercih ediyorlar. 

Alerjileri yabancıların kontrolüne değil, I, M ve F harflerine.

Peki Dünya Bankası kredisi ne demek?

Şu demek…

Dünya Bankası’nın liberalleşme politikalarını desteklemek için arzu ettiği bazı projeleri yapmayı kabul ederseniz, Dünya Bankası bunun için para veriyor.

Türkiye’de onlarca yıldır böyle Dünya Bankası projeleri var.

Mesela Uzanların meşhur Çeaş-Kepez dönemindeki bazı işler, bazı elektrik santralleri Dünya Bankası projesiydi.

Şehir Hastaneleri’nin bir Dünya Bankası dayatması olduğu artık sır değil.

Bugün Dünya Bankası Türkiye’de daha çok çevre, yeşil enerji ve yeşil endüstri üzerine yoğunlaşmış durumda, bunları finanse ediyor.

Ancak Dünya Bankası aslında kimi finanse ediyor tartışmalı.

Çünkü parayı veriyor ama parayı nasıl harcayacağınıza da büyük ölçüde o karar veriyor.

Dünya Bankası’ndan aldığınız finansman ile kurum yapacağınız projede hangi ülkelerden ne alacağınıza kadar karışıyor.

Dünya Bankası ile iş yapıyorsanız, projeniz için daha ucuz diye Çin’den ya da daha iyi diye Rusya’dan ürün ya da teknoloji alamazsınız.

Yani Dünya Bankası bizi mi finanse ediyor yoksa bize mal satanları mı belli değil.

Size anlatılmayan o.


NE ZAMAN İNSAN OLURUZ?

Adaletin gözünün bağını çözmediğimiz zaman.

Erişilebilirlik Araçları