CHP şirket midir!

Bayramın 1. günü büyük bir hayal kırıklığına uğrayacağımı hiç ama hiç ummuyordum.

Hele bu hayal kırıklığının nedeninin Canan Kaftancıoğlu olacağını, arife günü rüyamda görsem inanmazdım.

CHP’deki değişim çağrıları, ortaya koyulan yenilenme arzusu karşısında Canan Hanım, “Seçmenin, gazetecilerin eleştirileri çok kıymetli ancak, dışardan Cumhuriyet Halk Partisi’ni dizayn etmeye kalkmak, buna da içerden fırsat verecek zemin oluşturmak çok yanlış. Dışardan insanlar, ‘CHP’nin lideri şu olmalı, bu olmalı’ diye konuşanlar eğer buna inanıyorsa gelsin örgütlü mücadelemize, birlikte mücadele edelim.” demiş.

Böyle bir anlayışa nasıl siyaset diyebiliriz.

Zannedersin CHP bir parti değil, bir aile şirketi.

“Siz şirketin iç işlerine karışamazsınız.” diyor. Kamuoyunun, seçmenin, o partiye oy verenlerin hiçbir fikri olmasın, varsa da beyan etmesin demeye getiriyor. Bunu da “Kurultay sürecini kamuoyunda tartışmadan yürütmek en ideali olur.” cümlesinden açıkça anlıyoruz.

Bu çok açık biçimde CHP’nin mevcut ya da olası seçmenine “Siz sadece müşterisiniz. Biz ne üretirsek onu satın almak zorundasınız.” demektir.

Ki zaten CHP, uzunca zamandan beri, neredeyse siyaset sahnesine yeniden çıktığı 1990’ların başından bu yana bu tavırdadır.

Seçmeni yok sayan, seçmeni umursamayan, seçmeni önüne ne konursa yemek zorunda olan bir kitle olarak görmektir CHP’nin en büyük hatası.

Bu yüzden de siyaset sahnesine yeniden çıkışından 7 yıl sonra baraj altında kalarak TBMM’ye girememiş, bu yüzden DSP’nin altında oy almış, bu yüzden SHP’nin elde ettiği oy oranlarına asla erişememiştir.

CHP’nin bu halinin sorumlusu uzunca bir dönem Deniz Baykal zannedilmiş, ancak yerini alan Kılıçdaroğlu döneminde de bir şeyin değişmediği anlaşılmıştır. Aslında 1980 darbesiyle değişen, değiştirilen CHP’nin bozulmuş genetiğidir bu.

Bırakın Atatürk’ü, Ecevit’in kendisine rağmen genel sekreter seçilmesinden partide istenmediğini anlayıp, istifa eden İsmet İnönü’den bile demokrasi dersi alamamış bir CHP’dir bugünün CHP’si.

Hayal kırıklığı yaratan ise partideki en demokrat kişi zannettiğim Canan Kaftancıoğlu’nun içinde de bir Deniz Baykal, bir Kemal Kılıçdaroğlu ruhu, kim bilir belki de “darbe sonrası CHP’si genetiği” barındırıyor olmasıdır.

CHP için kendisine oy verenlerin fikirlerinin, arzularının, taleplerinin değeri olmadığını artık Canan Kaftancıoğlu bile söylemeye başladı, partiyi eleştiriye kapattı ise durum vahimdir.

CHP parti değil, şirketse bile durum vahimdir.

Müşteriyi adam yerine koymayan, müşteri taleplerine “Bizim mal bu yerse” diyen şirket, önce pazar payını kaybetmeye, sonra bayilerini birer birer kapatmaya ve en sonunda batmaya mahkumdur.

Ancak bu şirket batarken, yerine yenisinin kurulmasını da engelleyen bir yapıya sahip olduğu için ülkeyi de batağa sürükleyen türden bir etkiye sahiptir. Elbette boşluğu doldurulur.

Ama arada ülke ne olur Allah bilir!

Daha doğrusu herkes bilir de, söylemek istemez!


Zannetmeyin ki, umurumdalar

Lütfen Kurban Bayramı’nda hayvanlara eziyet etmeyin dedim, bir grup dangalak yine fırtına koparmaya kalkıştı.

Neymiş efendim, dinin emirlerine karşı gelmişim.

Benim “Hayvanlara eziyet etmeyin” cümlemin neresi dinin emirlerine aykırı?

İnandığınız ve ruhuna değil, lafzına itibar ettiğiniz dinin neresinde “Hayvanlara eziyet edin” yazıyor da ben buna karşı çıkmışım.

Size “Kurban kesmeyin” diyen mi oldu.

Canınız ne istiyorsa onu kurban edin.

Ama hayvanları sokaklarda elinizde bıçakla koşturmayın, zaptetmek için bacaklarını, tendonlarını kesmeyin, kasaplık bilginiz yok ise hayvan kesmeye kalkıp, canlıya gereksiz ve uzun bir acı çektirmeyin, araçlara bağlayıp yolda çekmeyin, kuyruklarına asılmayın.

Hayvanların neler çektiği umurunuzda olmayabilir.

Ama en azından sokaklarda bu utanç görüntülerini oluşturup, inandığınızı zannettiğiniz dini başkalarının gözünde küçük düşürmeyin, ritüeli vahşete çevirmeyin.

Söylediğim çok açık biçimde budur.

Zannetmeyin ki, Allah’ın kelamını bile işine geldiği gibi anlayan sizlerin, benim cümlemden söylemediğim bir şey çıkarmaya çalışmanızdan rahatsızım.

Umurumda bile değilsiniz. 


NE ZAMAN İNSAN OLURUZ?

Demokrasiyi sadece başkalarından beklemediğimiz zaman.

Erişilebilirlik Araçları