İstanbul Depremi sonrası

Bugün Türkiye’nin, Anadolu’nun bilinen tarihinin en fazla can kaybına neden olan ve Kahramanmaraş – Gaziantep Depremleri olarak anılacak olan 6 Şubat Depremi’nin 6. Ayı.

Depremin yaralarının sarıldığını söylemek çok güç ama deprem unutuldu bile.

Sevgili Naci Görür, Türkiye’nin dört bir yanını “Burada deprem olacak, burada da deprem olacak, burada kesin olacak, burada olur ama sonra, buradaki çok yakında olacak” diye anlatıp ekran ekran dolaşmasa depremin adını anan kalmadı.

Zaten Naci Hoca’ya da çok kızıyorlar, “milleti tedirgin ediyor” diye.  

Dün Celal Şengör’le küçük bir operasyon geçirdiği için hastanedeki odasında eşi Oya, Hande, ben, oturmuş sohbet ediyorduk. (Merak etmeyin. Sağlığı sıhhati çok iyi. Operasyon önemli bir şey değildi Allahtan)

“Sen İstanbul’dan taşınmıyor musun?” diye sordu.

“Yok ya. Nereye taşınayım. İşim gücüm burada. Arkadaşlardım burada, nasıl gideyim!” dedim. İstanbul Depremi’nden tedirgin olduğunu ve soruyu bu yüzden sorduğunu biliyordum. “Bu alanda en güvendiğim kişi Ömer Ülker sağolsun gelip oturduğum binayı test etti. Sağlam çıktı. İstanbul’dayım” dedim.

“Vallahi biz galiba taşınıyoruz” dedi, ekledi, “En azından kütüphanemi taşıyacağım.”

“O artık senin değil Asım’ın” dedim gülerek. “Tamam, Asım’ın kütüphaneyi taşıyacağız” dedi.

Kütüphaneyi yazlık eve taşımak, Çanakkale civarında bir yerlere de yerleşmeyi düşünüyordu.

“Senin ev sağlam. Biliyorum. Bulunduğu zemin sağlam, biliyorum. Niye taşınıyorsun” diye sordum.

“Çünkü depremden sonra İstanbul’un ne hale geleceğini biliyorum” dedi ve anlattı.

“Tabii ki, bütün İstanbul yerle bir olmayacak. Mustafa Erdik 8 bin binanın akordeon gibi olacağını söylüyordu. Bu sayı galiba daha fazla olacak. 60-70 bin bina tamamen çökmese de yıkılacak. Kurtarma çalışmaları için sokaklara girilemeyecek. Kente giren çıkan yolların önemli bir bölümü kullanılamaz hale gelecek, ortaya çıkacak kaos ortamında sağ kalanlar da günlerce belki haftalarca bloke olacak.

Kentin elektrik, su, kanalizasyon ve doğalgaz alt yapısı bitecek. İlk gün her yerde yangınlar olacak. İtfaiye enkaz altında kaldığı için, itfaiyeciler ya enkaz altında olduğu için, ya enkaz altındaki araçlarına ulaşamadığı için bu yangınlara müdahale edilemeyecek.

Kent dışından yardım gelemeyecek. Bugün deprem bölgelerine giden yardım ve kurtarma ekiplerinin yüzde 60’ı İstanbul’dan gidiyor. İstanbul yıkılınca İstanbul’a zaten çok ez ekip gelebilecek, gelenler de kente giremeyecek.

Yeni havalimanı dolgu zemine yapıldığı için muhtemelen hasar alacak ve bir süre kullanılamaz olacak. Zaten o havalimanını kente bağlayan yolların ne olacağını da bilmiyoruz. Atatürk Havalimanı ise en iyi pisti kırıldığı için ancak yarım hizmet verebilecek.

Birkaç gün içinde kentte açlık başlayacak. Yağmalar başlayacak. Bunu salgın hastalıklar takip edecek. Enkazlar uzun süre kaldırılamayacak. Kenti ağır bir koku saracak, nefes alınmaz hale gelecek.”

İçim karardı bir anda.

“Mad Max filmi gibi bir şey anlatıyorsun” dedim.

“Tam da öyle” dedi.

Bu yüzden İstanbul’dan taşınmayı düşünüyordu Celal Şengör.

İstanbul Depremi’nden değil, sonrasından korkuyordu.


Bakan Bey aday değilmiş

Önceki gün Youtube’daki konuşmamda Trabzon Büyükşehir Belediye Başkanlığı için adı geçenler arasında Ulaştırma Bakanı Abdülkadir Uraloğlu’nun da olduğunu ama seçim arifesinde böyle çok ismin ortaya atıldığını, çoğunun palavra çıktığını söyledim.

Bakan Uraloğlu’nun danışmanı Osman Bekar hemen aradı.

Bekar’ı TOKİ’deki görevinden beri tanırım. Hatta iki hafta önce kendisinden Osmangazi Köprüsü ve İstanbul İzmir Otoyolu ile ilgili bazı bilgiler istemiştim.

Arayınca o konu ile ilgili aradığını düşündüm.

“Unutmadım, yollayacağım” dedi ve asıl arama amacına geçti.

“Ulaştırma Bakanımızın Trabzon Büyükşehir Belediye Başkan adayı olacağı bilgisi doğru değil” dedi.

Ama dedikodu onların da kulağına gitmişti. “Trabzon’da bir grup, özellikle bazı muhtarlar mevcut başkanımızı yıpratmak için böyle dedikodular ortaya atıyorlar. Bakan Bey’in adını kullanıyorlar. Yok böyle bir şey, Trabzon’da şahane bir belediye başkanımız var ve Bakanımızın belediye başkan adaylığı söz konusu değil” dedi.

“Bazı illerde bakanlar, eski bakanlar veya milletvekilleri belediye başkan adayı olabilir ama bunlar rekabetin yüksek olacağı yerlerde olur. Trabzon’da böyle bir rekabet zaten yok. Trabzon’da geçen dönem CHP aday göstermedi ve İYİ Parti adayını destekledi. Bugün o aday kimdi adını hatırlayan yok. Trabzon’da rahatız” dedi.


CHP’den ilçe dedikoduları

Bu arada CHP’den de belediye başkan adayları ile ilgili dedikodular gelmeye başladı.

Bu dedikodular gerçek mi, yoksa partideki yeni durumla ilgili bir yıpratma kampanyası mı bilmiyorum.

Ama CHP içinden gelen bilgilere göre, İstanbul’da Eyüpsultan ilçesinde CHP’nin belediye başkan adayı Emir Sarıgül olacakmış.

Bunu bana söyleyen CHP’liye “Emir Sarıgül aday olacak olsa Şişli’den olmaz mı?” diye itiraz ettim.

“Şişli’de de Aylin Kotil aday olacak” deyince güldüm.

Bir ilçede Mustafa Sarıgül’ün oğlu, diğer bir ilçede eski eşi.

Gerçi Aylin Kotil, 2014’de CHP’nin Beyoğlu Belediye Başkan adayı idi ama 2 yıl sonra “partideki yapısal sorunlardan” şikayet ederek partiden istifa etmişti. Açıkçası ben Aylin Kotil’e hiç düşünmeden oy veririm.

Ancak bu iki isim eğer doğru ise bir başka şeye işaret ediyor.

Mustafa Sarıgül’ün İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı olmayacağına.


NE ZAMAN İNSAN OLURUZ?

Doğruya doğru demek suç olmadığı zaman.

Erişilebilirlik Araçları