O mesaj niye yollandı!

Dün gece saatlerinde İsrail bir süredir bekleneni yaptı. Gazze şeridinde, içinde sadece hastaların değil, evi İsrail bombardımanında yıkılmış sivillerin de olduğu bir hastaneyi vurdu.

Hastanenin adı El Ahli Baptist Hospital.

Filistin’in en eski hastanelerinden biri. 150 yıldır hizmette ve İngiltere’ye bağlı bir kilise vakfı tarafından işletiliyor.

Hastanenin kanser bölümü, birkaç gün önce Hamas tarafından ateşlendiği söylenen iki roket tarafından vurulmuş, hastane personelinden birkaçı yaralanmış, binanın iki katı kullanılamaz hale gelmişti.

Dün gece ise hastaneyi vuran İsrail oldu. Hastanenin iç avlusuna düşen bir bombanın patlaması sonucu, hastaneye sığınmış ve avluda barınan yüzlerce kişinin tam ortasında meydana gelen patlama 500’ü aşkın kişiyi öldürdü, en az o kadarını da yaraladı.

Can kaybı büyük, haliyle infial de yüksek olunca İsrail gece boyunca açıklamalar yaparak “Bu işi biz yapmadık. Vallahi de, billahi de Gazze’deki İslami Cihad örgütü yaptı” diye savunmaya geçti.

İsrail Ordusu Hamas saldırısından sonra “Hiçbir kural tanımayacağını” Savunma Bakanı ağzından açıklayıp, hastaneleri vurabileceğini günlerdir söyleyip durduğu için “Biz yapmadık, kendileri yaptı” açıklaması çok da inandırıcı değil.

Günlerdir bunu tekrarlayıp duruyorsan, tekrarlayıp durduğun şey gerçekleştiğinde “Kendileri yaptı” açıklamasını kimse satın almıyor.

Hele hele Gazze’de geçmişin de bu tür “Savaş suçları” ile dolu ise kimse!

Bugün İsrail Hükümeti, kendi halkını, İsrail’in aklı selim, aklı başında vatandaşlarını bile “Biz vurmadık kendileri vurdu” iddiasına inandıramaz.

Ve bir şeyi daha sormak isterim.

Dün, Türkiye’deki Yahudi cemaatinin önde gelen isimlerinin telefonlarına bir mesaj geldi. Mesajı yollayan İsrail Konsolosluğu’ydu ve mesajda “Bugün kalabalık ortamlarda bulunmayın, zorunda olmadıkça sokağa çıkmayın ve imkanınız var ise ülke dışına çıkın” mealinde bir uyarı yer alıyordu.

Bu mesaj niye yollanmıştı!

Savaşın başından beri olmayan ne olacaktı ki, dün bu uyarı yapılıyordu.

Savaşın 10. gününde, 9 gündür yollanmayan bir mesaj yollanıyorsa bu mesajın bir gerekçesi, o an için bizim bilmediğimiz ama yollayanların mutlaka bildiği bir nedeni olmalıydı.

Akşam hastane bombalamasını öğrenince aklıma hemen bu mesaj geldi.

“Buymuş” dedim.

***

Bir bomba ile yeni bir dünya 

Gazze’de bu denli insanlık dışı bir olayın meydana gelmesi, sadece bölgede değil, dünyanın her yerinde ama özellikle de Avrupa’da, Müslüman göçmenlerin yüksek sayılara ulaştığı Fransa, Almanya, Hollanda, Belçika ve hatta İngiltere gibi ülkelerde de ciddi bir tansiyon artışına neden olacak, siyaseti yeniden şekillendirecek.

Hastane bombalaması bu ülkelerdeki radikal İslamcı grupların yanı sıra, pek de radikal olmayan Müslümanları da öfkelendiren ve tepkisiz kalamayacakları bir olay.

Bu ülkelerde Müslüman gruplar çok ciddi tepki gösterecek, muhtemelen önemli toplumsal olaylara neden olacaklar.

Bu ülkelerde yeni bir çatışma ortamı oluşacak ve yeni fay hatları ortaya çıkacak.

Bunun yaratacağı toplumsal huzursuzluk, pandemi sonrasının ekonomik sıkıntıları ile de birleşecek ve çok doğal bir sonuç olarak bu ülkelerdeki ırkçılığı, yabancı düşmanlığını arttıracak.

Zaten güçlenmekte olan aşırı sağ partileri daha da güçlendirecek, bunları iktidar yolunu daha hızlandırılmış biçimde açacak.

Tek bir bomba ile dünya siyasetinde çok önemli bir değişimin önü açılmış olacak.

Bu bombayı kim atmışsa, hatta daha öncesinde Hamas’ı İsrail’e kim saldırtmışsa çok önemli bir stratejik akla sahip olmalı.

Milyonlarca kim olduğu belirsiz mültecisi ile Türkiye’de bu gelişme karşısında risk altındaki ülkelerden biridir.

İnşallah bu riskin de farkındadır.

***

Çark yok, tam aksine haklı çıktım

Dün sivillere yönelik saldırının hemen ardından Yotube’da olayı ve olayla ilgili düşüncelerimi anlattım.

Bu felaketin sorumlusunun İsrail yönetimi olduğunun kesinleşmesi halinde,  bunun sorumlusunun Netanyahu olacağını ve her yüzyılın birkaç büyük “Kasap” yetiştirdiğini ve 21. Yüzyılın ilk kasabının Netanyahu olacağını anlattım ve Netanyahu için “21. Yüzyılın Hitler’i” tarımını kullandım.

Netanyahu’ya ilk cezayı İsrail’in aklı başında vatandaşlarının vereceğinden kuşku duymadığımı, bu herifin öncelikle kendi halkı tarağından alaşağı edilip savaş suçlusu olarak yargılanacağını ama bunun yeterli olmadığını, Netanyahu’nun uluslararası savaş suçlusu ilan edilmesi gerektiğini söyledim.

Bana göre İsrail Başbakanı’nın 20. Yüzyılın son kasabı Miloseviç’ten aşağı kalır tarafı yoktu.

O cezalandırıldıysa, bu misli misli ceza almalıydı.

Ben bunları söyleyince, bazı siyasal İslamcı ahmaklar “Çark etmekte geç kaldın” dediler.

Ahmaklığın bu kadarına gülünür. Ben de güldüm.

Çark ettiğim falan yok.

Hamas, nedensiz ve en az bunlar kadar ahmakça saldırısını yaptığında ne dediysem aynı yerde kazık gibi duruyorum.

Hamas’ın saldırısının doğal sonucunun İsrail’in çok sert tepkisi olacağını, binlerce masum Filistinlinin öleceğini, İsrail’in nasıl karşılık vereceğini Hamas’ın öngörmemiş olmasının mümkün olmadığını ve Hamas’ın Filistinli masumların yaşamını tehlikeye attığı söyledim.

Hem de ortada bir savaş, bir çatışma yokken ve İsrail halkı Netanyahu’yu indirmeye çalışırken bunu yapmasının sadece ve sadece Netanyahu’nun işine yarayacağını belirttim. Bundan da zerre çark etmiş değilim.

Hamas, Netahyahu ve benzerlerinin, Ortadoğu’yu yeniden bir ateş çemberi ile sarmayı planlayanların ve bu kez Türkiye’mizi de bu pisliğin bir parçası haline getirmek için uğrayanların oyuncağıdır.

Bu felaketten Netanyahu ve yönetimi ne kadar sorumlu ise, Hamas da o kadar sorumludur.

Bugün İsrail yönetimini ağır biçimde eleştirmemin nedeni bu Devlet’in bir terörist ordusundan farklı olması gerekliliğidir.

Yasaları olan bir Devlet teröristler gibi hukuk tanımazlık edemez.

Ederse o da terörist olur.

***

Cesare Beccaria ve hukuğun ölümü

Hastaneyi İsrail’in vurduğu kesinlik kazanınca İsrail yönetiminin bir diğer savunması her zaman olduğu gibi “Hamas ve teröristler hastanede saklanıyor, sivilleri kalkan olarak kullanıyordu. Biz onları uyarmıştık” olacaktır.

Muhtemelen doğrudur da.

Hamas da hastaneyi kendine kalkan yapmış olabilir.

Hatta Hamas bunu İsrail’i bahane yaratabilmek için de yapmış olabilir.

İşin içinde Hamas gibi “Kirli” ve “Şaibeli” bir örgüt olunca her şey olabilir.

Ancak bu İsrail yönetimini ve İsrail yöntemini haklı çıkarmaz.

Bana göre Dünya’nın gelmiş geçmiş ne büyük hukuk dehalarından biri olan ve modern hukuk anlayışının kurucu babası diyebileceğimiz bir İtalyan hukukçu vardır.

Cesare Beccaria.

  1. yüzyılın ilk yarısında doğmuş olan bu büyük hukukçu, Suçlar ve Cezalar adlı eserinde, bugün evrensel hukukun kabul edilen en önemli normlarını getirmiştir.

İşkencenin bir ceza olamayacağını söylemiş, idam cezasına karşı çıkan muhtemelen ilk hukukçu olmuştur.

Masuniyet karinesi ve yasasız suç, yasasız ceza olmaz, yapıldığı anda yasak olmayan bir fiil sonradan suç haline getirilemez, yasalar geriye işlemez gibi önemli ilkeler hep Suçlar ve Cezalar kitabının hukuka kazandırdığı unsurlardır.

Beccaria’nın en az bunlar kadar önemli bir sözü daha vardır.

“1 masumu cezalandırmaktansa, bin suçlunun cezasız kalması yeğdir”

İsrail yönetiminin, İsrail yönteminin yaptığı ise bunun tam tersidir.

Muhtemel bir suçluyu cezalandırabilmek için, masum binlerce kişiyi, kadını, çoluğu, çocuğu cezalandırmaktan çekinmemiştir.

Bu çok açık bir insanlık suçudur.

NOT: Cesare Beccaria’yı yıllar önce yine bir yazıma konu etmiştim. Merak edenler için linkini buraya koyuyorum: https://fatihaltayli.com.tr/kose-yazilari/2011/02/18/hayati-bey-beccariayi-duydunuz-mu

***

NE ZAMAN İNSAN OLURUZ?

Teröristler devlet, devletler terörist haline gelmediği zaman

Erişilebilirlik Araçları