G.t kılları

Bu dönem garip bir “seçmen” türünün türemesine yol açtı.

“Lideri ilahlaştıran” seçmen türü.  

Siyasi fanatizmden lider fanatizmine dönen bir aşırı bağlılık.

Bu öncelikle AK Parti’de ortaya çıktı.

Siyasi liderin özellikle belirli bölgelerinin “kılı olmaya” hevesi ile tanımladığımız bir fanatizm.

Bu bağımlılık türü, AK Parti’de doğdu ama hızla diğer partilere de sirayet etti.

Özellikle de bu tür fanatik yaklaşımları eleştiren CHP içindeki bir gruba da.

Eleştirel aklın partisi olarak kurulan CHP, bu dönemde giderek rakibine benzemeye başladı.

Bu ilahlaştırılmış lider fanatikleri kendi liderlerinin tüm hatalarını görmezden gelirken ve en ufak eleştiriye dahi sert tepki verirken, rakip lidere en ağır eleştirileri ve hakareti de hak görmeye başladılar.

Kendi liderlerine en küçük eleştiri, eleştirene tahammülsüzlük yaratıp ağır saldırılara maruz kalmasına neden olurken, rakip lidere hakarete varan eleştiriler yönetilmemesi suç haline geldi.

Sağ partilerde nispeten daha fazla görülen bu durum, artık CHP’nin de, CHP içinden çıkan diğer partilerin de geleneği olmaya başladı.

Kılıçdaroğlu’nu eleştiriyorsunuz, bu fanatik kitleden küfür hakaret, her türlü rezillik.

Muharrem İnce’yi eleştiriyorsunuz. Onun kitlesinden de aynı tepkiler.

“G.t kılı” olmaya hevesli teyzeler, amcalar sadece AK Parti’de değil, her yerde.

Bu bir hastalık.

Ama başarılı liderin kılı olmak isteyeni bir nebze anlamak mümkün de…

Başarısız liderinkini anlamak hiç mümkün değil.

Nefret ettiğinin varlık sebebi olan liderine bu derece bağlılık garip.

Büyük olasılıkla zeka ya da idrak eksikliğine bağlı bir hastalık.  


Deliliğin sonu

CHP’de değişimi destekleyince, Özgür Özel’ci olduk.

Hâlâ anlamadınız, benim derdim Özgür Özel ya da başka bir isim değil.

Deniz Baykal karşısında da değişimi destekledim vakti ile.

O gün değişim diye düşündüğüm adam karşısında da değişimi istedim.

Ne söylediğim açık.

Başarısız olan ile devam etmek ahmaklıktır.

Aynı denklemi defalarca yapıp farklı sonuç beklemek gibidir.

Yani bir tür delilik.

CHP’deki değişim bu açıdan önemlidir.

CHP, Türk siyasetinin en büyük belası olan bu “deliliğin” ilk kez dışına çıktı.

Daha önce örneği yok.

Bu, Türk siyasetinde bir ilk ve ülkeye demokrasiyi getirme vaadindeki bir parti için çok önemli.

CHP, kendi içinde demokrasi getirmeyi başardı.

Başarısız olanın yerine başarılı olma ihtimali için yapılan bir değişim, “Demokrasi 101” dersi gibidir.

Kendi içinde “takım tutar gibi lider tutan” bir parti yapısı, seçmenin takım tutar gibi parti tutanını eleştiremez.

Onlardan “başarısız olandan vazgeçmesini” isteyemez.

CHP’deki değişim bu açıdan seçmene mesajdır.

“Özgür Özel olur mu?”

Bilmiyorum, bilmiyoruz.

Bildiğimiz Kemal Kılıçdaroğlu’ndan olmadığı idi.

Özgür Özel’den de olmazsa, onu da değiştirirsin.

CHP, Türkiye’ye çok partili demokrasiyi getiren partidir.

Bugün de artık parti içi demokrasiyi getiren parti olmaya evrilmiştir.

Önemlidir.


Yeni pehlivan yeni oyun demek

AK Parti Genel Başkanı Tayyip Erdoğan, CHP’deki değişimi “Al birini vur öbürüne” olarak değerlendirdi.

Erdoğan’ın baktığı yerden bakınca, bu tanım doğrudur.

Benzer değişimler daha önce AK Parti’de de oldu.

Erdoğan gitti, yerine Ahmet Davutoğlu atandı.

Al birini vur öbürüne olmadı.

Davutoğlu farklı bir çizgiydi.

Bu yüzden de AK Parti tarihinin en yüksek oyunu alan genel başkan olmasına rağmen düşürüldü.

Yerine Binali Yıldırım getirildi.

Niye!

Çünkü Erdoğan politikalarına benzeyen biri olması lazımdı.

“Al birini vur öbürüne” isteniyordu.

Ama bugün Özel’in genel başkanlığına “Al birini vur öbürüne” demek için henüz erken.

Bu yargıya bir cümle ile varamazsınız.

Bakıp göreceğiz ne olduğunu.

Ama Erdoğan’ın bu değişimden memnun olmadığı açık.

Yerel seçimlerde yaralı ve seçmeni ile inatlaşan bir CHP ile gitmek var iken, seçmenden gelen sese kulak vermiş bir CHP ile gitmek çok da işine gelmeyecektir.

Yıllardır güreştiği ya da güreşir gibi yaptığı bir pehlivan yerine tozkoparanlar arasından sıyrılıp gelen yeni bir pehlivan ile güreşmek hoşuna gitmeyecektir.

Giden pehlivanın neresinden tutacağını iyi biliyordu.

Yeni pehlivan, yeni oyun demektir.


1,5 yılda bitecekti 15 yıldır bitemedi

İstanbul Ortaköy’den geçerken dikkat çeken ve yıllardır bitmeyen bir inşaat var.

THY ile ikram işindeki ortağı Do&Co’nun otel inşaatı.

Ortaköy sahilinde, İstanbul’un en güzel okullarından biri vardı.

Fehime Sultan Yalısı olarak bilinen binada eğitim veren Gaziosmanpaşa İlköğretim Okulu.

Canım binanın yeri zaten Bedrettin Dalan zamanında “turizm alanı” ilan edilmişti ve bir yangında kül olduktan bir süre sonra otel olmak üzere ihaleye çıktı.

Tek başına küçük olacağı için de, yanındaki Hatice Sultan Yalısı’ndaki Yüzme İhtisas Kulübü’nün binası da araziye katıldı ve ihaleyi THY-Do&Co ortaklığı aldı.

Ve ihalenin üzerinden 15 yıl geçti.

Yakın tarihlerde ihaleye çıkarılan İstanbul-İzmir Otoyolu 4 yıl önce açıldı.

Üç yıl daha geç ihaleye çıkarılan Yavuz Sultan Selim Köprüsü açılalı yıllar oldu, neredeyse işletme serisinin sonuna yaklaşıldı.

Ondan çok daha sonra ihaleye çıkarılan Çanakkale Köprüsü neredeyse 2 yıl önce açıldı.

Küçücük butik otelin inşaatı hâlâ bitmedi.

25 yıllık kiralama süresinin 15 yılı geçti.

Dönemin THY yönetim kurulu başkanının “1,5 yılda bitirip hizmete açarız” dediği bina 15 yıldır sürünüyor, Boğaz kenarında çürüyor.

Söz konusu olan şey inşaat olunca en hızlı biçimde yapmakla ünlü AK Parti iktidarı, bir oteli bitirtemedi.

Bir oteli açamadı.

Bana sorarsanız bu normal bir iş değil.

Burada bizim bilmediğimiz, aklımızın ermediği başka bir iş var.

Galiba buranın otel olması istenmiyor.

Bu “kupon” binalar zannederim başka bir şey için bekliyor.


NE ZAMAN İNSAN OLURUZ?

Evrimin yaşamın sürmesi için gerekli olduğunu unutmadığımız zaman.

Önceki İçerik
Sonraki İçerik

Erişilebilirlik Araçları