Silivri Günlüğü - 72
Fatih Altaylı
Ekim 2, 2025
Yazı İçeriği
Silivri Günlüğü - 72
Silivri Günlüğü - 72
Emre Bey selamlar, herkese sevgiler…
Umuyorum ve diliyorum ki hepiniz iyisiniz, sağlıklısınız ve keyfiniz olabildiğince yerindedir…
Beni merak ediyorsanız, sağlığım yerinde.
Cezaevi revirinde sırtımdaki apseye yapılan operasyondan sonra dün de bir minik operasyon ve pansuman yapıldı.
Biraz ağrım dışında bir derdim yok.
Dediğim gibi Silivri artık soğudu.
Soğuk havayı severim ama hücrenin içinde ciddi rüzgar esince biraz abartılı bir durum oluyor.
Kaloriferleri 15 Ekim’den sonra yakacaklarmış, o yüzden tüm tutuklu ve hükümlüler kazakları giydik oturuyoruz.
Ama hep dediğim gibi, milletin büyük bölümünden daha iyi bir ortamdayız.
Allah fakir fukaraya, yani yoksulluk sınırının altında bir gelirle yaşamaya çabalayan, toplumun %85’ine yardım etsin.
Emreciğim, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın Kaan adlı Milli Muharip uçağımızın motorunun Amerika’dan alındığını açıklaması Türk medyasının cehaletini ortaya çıkardı.
Hepsi büyük bir hayret nidası ile “Ne, yerli ve milli uçağımızın motoru yerli değil miymiş!” diye zıplamaya başladılar.
Televizyonları izleyip gazeteleri okudukça artık gülüyorum.
Kardeşim bu kadar mı dünyadan kopuksunuz, Türkiye’nin bir jet motoru üretmekten çok uzak olduğunu gerçekten bilmiyor muydunuz!
Hadi iktidar medyası bilmiyordu, bilmek istemiyordu; muhalif olan, eleştirel olan medya mensupları da bilmiyor muydu bunu!
Son yıllarda ben ve daha pek çok yazar bunu yazdık.
Belli ki ne okuyorlar, ne takip ediyorlar, ne de akıl yürütüyorlar.
Daha doğrusu şöyle söylemek lazım; tüm bunları bilen, olaylara konulara hakim çok kalifiye gazetecilerimiz var ama bu arkadaşları değerlendiren, ekranlarda yer açan yok.
Galiba sorun biraz da medya patronlarında…
Bu cühelaya biraz daha bilgi vereyim.
İnsansız savaş uçağımız ünlü Kızılelma‘nın motoru da Amerikan malı GE üretimi…
Yerli bir jet motoru yapabilirsek ona da o takılacak inşallah.
Yarın bunu öğrenince yine büyük bir şaşkınlığa düşmesinler.
Keza diğer İHA’larımızın, hatta başta uçak gemisi zannedilen çıkarma gemimiz TCG Anadolu’nun da, yerli ve milli hücum botlarımızın da, milli gemilerimizin de motorları hep başka ülkelerden geliyor.
İHA üreticisi Baykar’ın, İtalya’da Piaggio Aerospace’i almasının nedenleri arasında bu İtalyan şirketinin motor, turbo prop motor üretme kapasite ve tekniğine sahip olması da vardır muhakkak.
Bu arada şunu da söyleyeyim, Baykar’ın Piaggio Aerospace’i alması şirketi kurtaran ve güç katan bir satın alma olarak görüldüğü için İtalya’da da büyük memnuniyetle karşılandı.
Yani şöyle kapatalım bu konuyu…
Dışişleri Bakanı Fidan, kendi bile sözlerinin yarattığı etkiye şaşırmış, medyanın cehaleti konusunda hayrete düşmüştür.
Fidan, büyük olasılıkla bunun yaygın bir bilgi olduğunu düşündüğü için rahatça açıklamıştır.
Dedim ya bu bilgisizliğe güldüm diye, güldüğüm bir başka konu ise iktidarın yeni konut projesi açıklaması.
Bu kez de 500 bin yeni konut yapacak ve dar gelirliyi ucuza konut sahibi yapacaklarmış.
Güldüm…
Hala değil teslim edilmek, temeli atılmamış yüz binlerce konut vaadi dururken, atılan temeller yıllardır gölete dönmüşken, 500 bin konut daha…
2022’den bu yana açıklanmış konut vaadi yanlış saymadıysam 3 milyonu aştı.
Yapılan ise bunun 10’da 1’i bile değil.
Komik bir açıklamaydı.
Emre, dün Aksoy Araştırma’nın araştırmasından söz edip Türkiye’nin %85.3’ünün yoksulluk sınırı altında yaşadığını anlatmıştım.
Dün bu araştırmanın alt kırılımlarına baktım, ilginç bir veri gördüm.
Türkiye’nin en yoksul kesiminin hangi partiye oy verdiğini tahmin et!
Edemezsen ben söyleyeyim…
AK Parti!
Hem açlık sınırının, hem yoksulluk sınırının altında yaşayan en geniş seçmen kitlesi AK Parti’ye oy veriyor.
İkinci sırada, yani en yoksul seçmen kitlesine sahip ikinci parti ise MHP.
Bu sonuçlar bazılarını şaşırtabilir ama “Derin yoksulluk ve umutsuzluk otoriter rejimlerin yakıtıdır” şeklindeki siyasi tezi bilince buna şaşırmıyorsunuz.
Gördüğüm bir başka tartışma, ABD yönetiminin CAATSA yaptırımlarını kaldırıp kaldırmayacağı…
F-35 de, Kaan’ın motorları da, yerli ve milli savunma sanayimizin lisansları da, teyyarelerimizin aviyoniklerinin geleceği, uçak imalatında kullanacağımız pek çok malzemenin de akıbeti buna bağlı.
O dönemde iktidarın, Amerika yönetimine, AK Parti’nin o dönem çok etkin bir ismi aracılığıyla bir mektup yolladığını ve S-400’lerin kullanılmayacağı, hatta depodan, ambalajından dahi çıkarılmayacağı yolunda teminat verdiğini yazdım.
Bu yazı yalanlanmadı, çünkü doğru idi.
ABD o gün bunu kabul etmedi.
Tam aksine Trump, Türkiye Başkanı’na terbiyesiz mektuplar yazdı.
Şimdi ne olacak?
Belli ki S-400’lerden kurtulmamız, belki Rusya’ya iade etmemiz, belki kelepir fiyata Rusya’nın da kabul edeceği bir üçüncü ülkeye satmamız gerekecek.
Trump belki başka tavizler de isteyecektir.
Çünkü herif tipik bir açgözlü iş adamı.
Hatta iş adamı da değil, emlakçı…
Emlakçılar hakaret olarak algılamasın; üretim sektöründe değil, onu kastediyorum.
Üstelik de otoriterleşme eğiliminde bir tip…
Hazine ve Maliye Bakanı Şimşek konuşmasa daha iyi, konuştukça batıyor.
Son olarak kendisine iş konusunda yardım isteyen bir gence, İŞKUR’da 1.7 milyon boş iş göründüğünü söyleyerek saçmaladı.
Sayın Şimşek’e sormak isterim…
Yarın iş aramak zorunda kalsa, ki seçime doğru kalacak gibi duruyor, bankacı diye kendisine bir bankada güvenlik görevlisi olması teklif edilse ve asgari ücret önerilse bunu bir iş, bir iş fırsatı olarak görür mü?
Gençlerimize yapılan bu!
Eğitimleri ve yetkinlikler ile alakası olmayan işler iş midir!
Bu ikisi, yani istihdam talebi ile meslekteki yetkinlik arzı üst üste oturmuyorsa, bu bir yönetim hatası ya da eksiğidir.
Bu ikisini ortaklaştırmak hükümetlerin görevidir, benim değil.
Bu sırada İstanbul Ticaret Odası’nın Eylül ayı enflasyonu da açıklandı.
İktidar yanlısı oda bile %3.2 olarak açıkladı enflasyonu, yıllık olarak da 40’ın üzerinde kaldı.
Bu da yıl sonunda Merkez Bankası’nın değil, bizim tahminimizin doğru çıkacağını gösteriyor.
Gazze sözde barış planının aslında barış planı falan değil, İsrail’in arzuladığı bir durumu yaratma planı olduğu giderek herkes tarafından anlaşılıyor Emre.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, bu barış planı ile ilgili Aliya İzzetbegoviç’in cümlesi ile “Bu iyi bir barış anlaşması değil ama en kötü barış, en iyi savaştan iyidir” dedi.
Laf kulağa hoş geliyor, İzzetbegoviç’e atıf da güzel ama ne kadar doğru söylemiş Aliya İzzetbegoviç orası bana göre tartışmalı.
Mesela “Tüm barışları sona erdiren Barış” vardır, Versailles Barış Antlaşması…
Birinci Dünya Savaşı’nı bitirmiş ama çok daha kanlı İkinci Dünya Savaşı’nın yolunu açmış, sebebi olmuş; Hitler gibi bir katilin iş başına gelmesine neden olan bir adaletsizliğin yolunu açmıştır.
Her güzel laf doğru değildir.
Bunu söylerken, Özel’e yapılan bir haksızlığa da değineyim.
Özel’in TUSAŞ ziyareti sırasında Kaan uçağı ve onu yapmaya çalışan mühendis ve işçilerle ilgili söylediği güzel sözleri şimdi eleştirenler var.
Özgür Bey ne diyecekti?
“Bu uçak bir rezalettir, yapılmamalı” mı demesi gerekiyordu.
Savunma sanayiimiz ve TUSAŞ, Türkiye’nin 50 yıllık çabasının eseridir.
Elbette gurur duyacağız ama bunu yalanlarla bir savunma sanayii fetişi haline getirmeyeceğiz.
Tam aksine, yalanların en çok savunma sanayiinin gelişimine darbe vurduğunu hatırlayacağız.
Son olarak şunu söyleyeyim…
Gazze anlaşması sonrası gidişat hoş olmayabilir.
Doğumuzda çarşı çok fena karışabilir, bölge hiç olmadığı kadar gerilebilir.
Çok farklı saflaşmalar görebiliriz.
Komisyon çalışmaları hızlansa iyi olur diyeyim…
Emre Bey kardeşim, bugünlük bu kadar…
Yarın mahkemem, ilk duruşmam var.
Herkesin iyi dileklerini, olumlu düşüncelerini alıyor, teşekkür ediyorum!
Herkese güzel bir gün diliyorum!
X’te yazı hakkında yorumlarınızı paylaşın.
Geçmiş yazılar
Videolar