Cumhurbaşkanı ve bakanları Togg kullanmalı

Mercedes Benz’in İsrail’deki yardım kuruluşlarına savaştan zarar görenler için 1 milyon dolar yardım gönderdiğini açıklaması, Alman firmanın İsrail’e 1 milyon dolar gönderdiği şeklinde algılanınca Türkiye’de kıyamet koptu. 

Bu kez de eleştiriler, boykotçulara yöneldi ve “Hadi sıkıyorsa Mercedes makam otomobillerinden inmeyen AK Partililere, Cumhurbaşkanı’ ve bakanlara saldırsanıza” denmeye başlandı. 

Millete boykot çağrısı yaparken, kendisi Mercedes makam otomobili ile dolaşan Diyanet İşleri Başkanı ve “Yeterince yerli markası da olan bir pazar. Yani biz gerçekten Türkiye’de İsrail’i destekleyen markalara mecbur ve muhtaç da değiliz. Dolayısıyla özellikle boykot hareketinin daha yaygın bir şekilde yapılmasına da gayret göstermeliyiz.” diyen Bilal Erdoğan da bu çağrıların muhatapları arasında idi. 

Aslına bakarsanız, boykot çağrılarından bağımsız olarak ben Türkiye’de Cumhurbaşkanı’nın yerli malı kullanma konusunda örnek olması gerektiğini düşünüyorum. 

Özellikle de “makam otomobili” konusunda. 

Bakın dünyada otomobil üretimi ve kendine ait markaları olan ülkelerin liderleri, makam otomobili olarak o ülkenin markasını kullanırlar. 

“Lafta” değil, “gerçekte” milli olmanın gereğidir bu. 

Mesela İtalya’da Başbakanlar ve Cumhurbaşkanları ülkede üretilen en lüks otomobil ne ise onu makam otomobili olarak kullanırlar. 

2000’li yılların ortasına kadar İtalyan Başbakanlarının makam otomobili Lancia Thesis idi. Daha sonra Maserati Quattroporte oldu. 

Keza Fransa’da Cumhurbaşkanları ve Başbakanlar Fransız otomobillerini makam aracı olarak kullanırlar. Bu genelde Citroen olur. Peugeot 604, Renault Safrane ve Renault Vel Satis kullanıldı. Şimdilerde yine Citroen’e rdönüldü. Şimdilerde de DS Fransız Cumhurbaşkanlarının makam otomobili. Macron DS 7 bir SUV’la geziyor.

İngiltere’de de Kraliçe ve Kral Bentley ya da Rolls Royce’u kırsalda ise Land Rover veya Range Rover’i tercih ediyor. Aile fertleri ise Jaguar’ı. Başbakan da eskiden Jaguar veya Rover arasında tercih yaparken son yıllarda artık Jaguar makam aracı ile geziyor. 

ABD Başkanlarının bineceği araç Amerikan markaları arasında yapılan ihale ile ürettiriliyor. Bu ya Cadillac ya da Lincoln oluyor. Son yıllarda genelde başkan için özel olarak üretilen Cadillac One kullanılıyor.

Japonya’da imparator Toyota kullanıyor. Başbakanlar ise Toyota veya Lexus tercih ediyor. 

Çin Devlet Başkanı son zamanlarda elektrikli Hongqi HS9 kullanmayı tarcih ediyor. 

Rusya Devlet Başkanı’nın resmî aracı Rus yapımı Aurus Senat. 

Çekya Başbakanı’nın resmi makam aracı bir Skoda Superb.

İspanya Başbakanı, ülkenin otomobil markası Seat’ın bağlı olduğu VW grubun Audi markasını kullanıyor. 

Bu yüzden de Türkiye’de Cumhurbaşkanı’nın ve Bakanların Togg kullanması aslında en doğrusu. 

Özel yapım, belki biraz uzatılmış, zırhlı Togg’lar Cumhurbaşkanı’na ve Bakanlara tahsis edilebilir ve sadece seçim dönemlerinde değil, sürekli olarak kullanılabilir. 

Çok da iyi olur. 

Böylece başka ülkelerin başkanlarına hediye edildiği zaman da “Sen kendin kullanmıyorsun niye bana hediye ediyorsun” sorusu ile muhatap olunmaz!


O söz o kadar doğru ki!

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Alman Başbakanı’nın yanında söylediği “Biz holokost cenderesinden geçmedik” sözü o kadar doğru ki ve o kadar yerinde ki! 

Sadece Almanya değil, bütün Avrupa çok da yakın bir zamana kadar “Yahudi karşıtlığını” bırakın karşıtlığı Yahudi düşmanlığının merkezi idi. 

Avrupa’da Yahudi düşmanlığı sadece Hitler’le başlamış ve Hitler’le kapanmış bir konu gibi görünse de işin aslının böyle olmadığı çok açıktır. 

Yahudi düşmanlığında ya da antisemitizmde  Hitler bir sebep değil bir sonuçtur. (Bu arada antisemit kelimesi ilk defa bir Alman gazeteci tarafından 19. yüzyılın sonlarına doğru kullanılmıştır ve sadece Yahudi karşıtlığını değil sami ırkların tümüne, Yahudilere ve Araplara da karşı olmaktır)

Avrupa’da ortaçağda başlayan Yahudi düşmanlığı, Yahudilerin 13. yüzyılda İngiltere’den, 15. yüzyılda ise İspanya ve Portekiz’den sürülmeleri ile sürer. 

Yahudiler, sadece Hitler döneminde değil, pek çok dönemde Avrupa’nın farklı yerlerinde kırıma uğramış, dışlanmış, sürülmüş, kentlere sokulmamış, gettolarda yaşamak zorunda bırakılmıştır. 

İslam dünyasına 19 yüzyıldan sonra Kilise ve Batı etkisi ile görülmeye başlanan Yahudi düşmanlığı, Türklerin egemen olduğu topraklarda hiçbir zaman egemen olmamıştır. 

Bu yüzden de dün İngiltere’nin en saygın üniversitelerinden birinde okuyan Yahudi öğrenciler bile “Can güvenliğimizin olmadığını düşündüğümüz için derslere girmeme kararı aldık” diye açıklama yaparken ve  bu üniversitelerdeki “anti semitizm” sürekli ve rahatsız edici bir durumken Erdoğan’ın söylemi çok ama çok haklıdır. 

Avrupalıların aksine, Türk halkının Yahudilerle asla bir derdi olmamıştır. 

Bugün de yoktur. 

Bizim için sorun Netanyahu’dur, Netanyahu politikalarıdır.


Boykot, cehalet ve aptallık

Siyasal İslamcı aptallar, benim İsrail menşeili ürünlerin boykot edilmesine karşı olduğumu yazıp duruyorlar. 

Aptallıktan mı yoksa içlerine işlemiş kötülükten mi bilmiyorum. 

Ama durum bu değil. 

Benim kimsenin boykotuna karışmak gibi bir derdim, bir amacım yok. 

Tam aksine boykot çok sevdiğim bir şeydir. 

Ben de pek çok şeyi boykot ederim kendi çapımda. 

Mesela Batı ürünü bir siyasal İslam anlayışının parçası olduğunu düşündüğüm firmaların ürünlerini boykot ederim. 

Siyasi güce sırtına dayayıp haksız rekabet firmalardan uzak dururum. 

Boykot iyi ve gerekli bir şeydir. 

Etiktir. 

Benim karşı olduğum başkalarını buna zorlamak. 

Starbucks’a gitmemek bir tavırdır. 

Herhalde 10 yıldır bir Starbucks’ın kapısından girmemişimdir.

Ama gidene mani olmam, gidenin önünden içeceğini alma hakkını kendimde görmem. 

Yıllardır tanıdıklarıma colalı içecekler içmemelerini tavsiye ederim. Ama yerli bir üreticinin ürettiği ve binlerce insana iş veren bir firmaya saldırılmasını, içenlere ya da satanlara vandalizm yapılmasını da hoş göremem. 

Yani mesele boykot değil. İstediğiniz kadar yapın. 

Ama başkalarına saldırmayın.

Hele hele Coca Cola’yı üreten firmaya saldırırken, o firmanın sahibinin aynı zamanda gururunuz Togg’un da ortağı olduğunu unutmayın. 

Azerbaycan bayrağı koyduğu profilinden bana küfür eden beyinsiz cahilin, Ermenistan karşısında  İsrail’in Azerbaycan’a destek veren tek ülke olduğunu ve Azerbaycan halkının İsrail’e destek verdiğini unutmaması gerektiği gibi… 


NE ZAMAN İNSAN OLURUZ?

Akıllı siyasetçiler politikayı aptalların yönlendirmesine izin vermediği zaman. 

Erişilebilirlik Araçları