Şivan Perwer mi, Pervin Chakar mı?

Özgür Özel’in dinleyici olarak gittiği bir opera sonrası Soprano’nun elini öpmesi, memleketin en çok tartışılan meselesi haline geliverdi.

Çünkü benim hiç tanımadığım ve hiç dinlemediğim sopranomuz Pervin Chakar “Kürtçü” ya da “Kürt milliyetçisi” imiş. 

PKK’yı destekleyen, teröre destek veren değil ama “siyasal Kürtçü” bir söylemi var. 

Yani bir zamanlar Mehmet Ağar’ın “Dağda terörü bırakın, düz ovada siyaset yapın” dediği tarzda siyasal bir kişilik. 

Bu yönde açıklamaları, röportajları var. 

CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in Chakar’ın sahnesine çıkıp elini öpmesine tepkiler de bu yüzden. 

Bu yüzden kimi iktidar yanlısı, kimi ise kendini muhalif olarak konumlamış pek çok kişi Özgür Özel’e dünden beri saldırıyor. 

İşin garibi, Özgür Özel’e saldıran bu taifenin bir bölümü daha önce de Ahmet Kaya’yı o meşum gecede hedef alanları da eleştirenler. 

Yani o gün Ahmet Kaya’ya yapılanları eleştirenler, bugün benzer bir lince hem Pervin Chakar’ı, hem de Özgür Özel’i tabi tutuyorlar. 

Peki Özgür Özel’in yaptığı doğru mu? 

Bir insan olarak yaptığı son derece doğru. 

Bir sanatçının eli öpülür. 

Dinine, ırkına bakılmaz. 

Sanatçı sanatçıdır. 

Fikrine değil, sanatına saygıdır o el öpme. Fikrini bilmeyebilirsin bile!

Maria Callas’ın, Leyla Gencer’in, Montserrat Cabballé’nin siyasi görüşünü biliyor muyuz ya da hatırlıyor muyuz!

Muhtemelen hayır. 

Önemli de değil. 

Onların önemi sanatlarında. Elleri sanatları için öpüldü hep. 

Peki Özgür Özel’in yaptığı siyaseten doğru mu?

Tartışılır. 

Muhtemelen bazılarının dediği gibi, yarın seçim kampanyası sırasında bu fotoğraf CHP’yi teröristlerle kol kola göstermek için AKP tarafından kullanılacaktır. 

Bunlardan billboardlar yapılacaktır.

Eğer Özgür Özel bunu bilerek bir siyasi risk almışsa, kendi bileceği şeydir. 

Yok bilmeden böyle bir şey yapmış ve şimdi pişmansa cehaletle gelen felakettir. 

Ama yarın böyle bir afiş CHP aleyhine kullanılacak olursa, CHP de Diyarbakır’da en az Chakar kadar Kürtçü Şivan Perwer ile Megri Megri türküsü “çığıran” AK Partililerin fotoğraflarını yandaki billboardlara koyar. 

Ödeşirler.

Sahi Diyarbakır’da sahnede Şivan Perwer ile Megri Megri türküsünü söyleyenler kimlerdi?

Hatırlayan var mı?

NOT: “Sen de Ahmet Kaya’ya saldırdın” diyecekler için hatırlatayım. Ben o rezil gecede Ahmet Kaya’ya saldıran ve sonrasında saydıranlardan değildim. Ama daha sonra PKK’nın organizasyonlarında sahneye çıktığı için kendisine ağır eleştiriler yönettim. 


Çek bir Arjantin!

Arjantin’de bazılarının deli dediği, ama bana göre basit bir “soytarı” devlet başkanlığa seçildi. 

Bunun böyle olacağını zannederim ilk söyleyen Platon’du. 

Demokrasinin açmazlarına işaret ederken böyle bir sonucu ya da sonu öngörmüştü. 

Bütün dünyada yavaş yavaş o noktaya doğru gidiyoruz. 

“Cahil” ya da tutarsız demagogların yönettiği bir dünyaya. 

Arjantin ilk örnek değil, son da olmayacak. 

Arjantin halkının seçimi sadece giderek daha da kötüye gidileceğinin kanıtı. 

Abuk sabuk bir televizyon ünlüsü, abuk sabuk konuşmaları, olmayan fikirleri ile ülkenin başına geçti. 

Fransa’da Coluche’ten daha önce bahsetmiştim

Coluche komedyendi ama bunun gibi bir rezil değildi. 

Aklı olan, fikri olan, sorumluluğu olan bir adamdı. 

20. yüzyıldı. 

21. yüzyıl kötü başladı. 

Trump ile sıtmayı gördük, Arjantin ölümü gösterdi. 

Beteri olur mu? 

Olur. 

Özellikle istikrarını kaybeden, tutunduğu tüm dallar kırılan, makul siyasetten umudunu kesmiş her yerde olur. 

Türkiye de bundan azade değildir. 

Siyasetçilerin macera aradığı ülkelerde, sonunda halk kendi macerasını kendi aramaya başlar. 

Bunun ilk örneklerini “güvenilir kişi” anketlerinde bulabilirsiniz. 

Sadece ünlü olduğu için, sadece sık sık televizyonda göründüğü için birilerine güvenmeye başlayan bir toplum iyiye işaret değildir. 

Arjantin yaptığı bu seçimin bedelini ödeyecektir. 

Zaten ödemelidir de! 


Almanya’ya niye çaktık!

Kıdemli bir büyükelçi bir e-mail yollamış. 

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Almanya gezisinde söyledikleri üzerine. 

Şöyle yazıyor:

“Türkiye dışında en çok vatandaşımız Almanya’da. Yatırımda, ticarette, turizmde Almanya bizim için 1. ülke. Savaş uçakları, silah sistemleri bakımından onay ülkesi. NATO müttefiki. Göç/mülteci konusunda kendi çıkarı için bile olsa bize tek destek çıkan ülke. Binlerce öğrencimizin, iş insanımızın, gurbetçi yakınlarının en çok vize beklediği ülke. Ve kamuoyu önünde bu ülkenin liderine çakmaktan gurur duyduk: ‘Siz bu adamlara soykırım yaptığınız için bir şey diyemiyorsunuz, biz istediğimizi deriz.’
Sonuç?
Ne elde etmiş olduk?

Ne kazandık?
Ne kaybedebiliriz? Neleri riske atmış olabiliriz?
Kimleri sıkıntıya soktuk?
Tamam, çok istiyorsak, çok elzemse İsrail’e savaş açalım. Filistinlileri koruyup kollayalım.
Ama, Alman’a niye savaş açıyoruz?
Dünyada başka hangi ülke İsrail dışında başka bir ülkeye çakıyor?

Almanya’ya çakarak Filistin’e ne kazandırdık, biz ne kazandık?

Var mı hesabı bilen?
Anlamak mümkün değil.”


BP: Türkiye’den gitmiyoruz

Herkes niye Türkiye’den çıkıyor diye yazıp sorunca, BP’den arayıp bilgi verdiler.

“Biz Türkiye’den çıkmadık’ dediler. 

BP Türkiye’deki operasyonlarını ikiye ayırmış. 

Yer üstü operasyonları ve yer altı operasyonları olmak üzere. 

Yer üstü dedikleri akaryakıt dağıtımı ve akaryakıt satış istasyonları. 

Yer altı dedikleri ise petrol boru hatları. 

“Akaryakıt dağıtımından ve akaryakıt istasyonu işletmeciliğinden çıkıyoruz ama Türkiye’deki asıl önemli yatırımımız petrol boru hattı işletmeciliği. BTC Boru Hattı’nın yüzde 30 ortağıyız ve bu ortaklığımız sürüyor, sürecek. Akaryakıt dağıtımından ise çıkıyoruz. 

Bunun nedeni ise artık bu işin hiçbir kârlılığının kalmaması. Rekabeti çok fazla ve artık gelirler sadece market işletmeciliğinden geliyor. Akaryakıt tarafında tatmin edici bir gelir yok. Bu yüzden bu operasyonumuzu elden çıkarıyoruz. Petrol Ofisi ile bir ilerleme var ama daha satışın tamamlandığını söylemek zor. En az bir yıllık bir süreç daha var.”

Benim anladığım şu. 

Kârlı olmayan bölümden, perakendeden çıkıyorlar. 

Kârlı taşımacılık tarafında kalıyorlar. 


NE ZAMAN İNSAN OLURUZ?

Irkçılık övünç kaynağı olmadığı zaman. 

Erişilebilirlik Araçları