İktidar Dem’leniyor mu!

Seçimin hemen ardından HDP’de ya da siyasal Kürt hareketinde Kandil ile de yakın bağlantılı bir grubun “Muhalefet ile yakın olmak bize bir şey kazandırmadı. Biz yine iktidarla yakınlaşalım.” fikrini ortaya attığını bu köşede yazmıştık.

Bunların görüşü şu idi.

“Geçmişte AKP ile çok iyi bir ilişki kurmuştuk. Eğer bir kazanımımız olacaksa bu ancak yine AKP ile olur çünkü güç ve iktidar orada. Üstelik AKP ile yakın olursak, MHP de fazla bir ses çıkaramaz. En yüksek siyasi getiriyi bu şekilde elde edebiliriz. Kendine faydası olmayan CHP’den bize bir fayda çıkmaz.”

Bu fikre karşı olanlar ise “Bunu denedik. AKP ile çok yakın olduk. Ancak AKP’ye güvenemeyiz. Siyasi faturayı gördükleri anda bizi sattılar. Çözüm sürecinin akıbetini hatırlamıyor musunuz! Biraz oy kaybedince neler olduğunu gördük. Bizimle görüştürdükleri kendi adamlarını bile sildiler.” fikrini savundular.

Ancak bu iki çelişen fikirden kazananın hangisi olduğunu dün öğrendik.

AKP ile HDP ya da yeni adı ile DEM Parti arasında bir işbirliği arayışının gizliden gizliye yürüdüğünü biliyorduk ama Ahmet Türk’ün sözleri yine de şaşırtıcı oldu.

Türk, dün, hem de bir dönem CHP’ye yakın bir televizyonda “CHP Kürt sorununu çözemez, orada lider yok. Çözmeye kalkışsa da engellerler zaten” dedi.

Bunun doğal sonucu olarak da iktidara yakın televizyonlar hemen Ahmet Türk’ün Kürt sorununu ancak AKP çözer demeye getirdiğini söylemeye başladılar.  

Zaten muhtemelen Ahmet Türk de sözlerinin buraya evrileceğini biliyordu, bilecek kadar tecrübeli bir politikacıydı.

Bu sözler pek çoğumuz açısından işbirliğinin açıklanması manasına geliyor. 

Siyasette herkesin istediği ile işbirliği yapma özgürlüğü elbette var. Geçmişten ders almamak ise siyasetçilerin ortak özelliği zaten.

Bakalım DEM Parti (HDP) seçim öncesi bu işbirliğinin meyvelerini seçimden sonra toplayabilecek mi!

Yoksa iktidar bir kez daha “Çanak çömlek patladı” mi diyecek!


Oksimoron

Dünün en önemli gündem konusu Merkez Bankası Başkan yardımcısı Cevdet Akçay’dı.

Akçay sözüne, bilgisine güvendiğim ekonomistlerden biridir.

Türkiye’nin düşük faiz ve kur korumalı mevduat zırvalıklarına teslim olduğu dönemde kendisi ile birkaç kez program yaparak, iktidarın kendi eliyle oluşturduğu krizden ülkenin nasıl çıkabileceği ile ilgili konuşmuştuk.

İsteyenler Youtube’dan o programları bulup izleyebilir, Cevdet Akçay’ın nasıl bir ekonomi politikası anlayışına sahip olduğunu görebilirler.

Akçay, dün Merkez Bankası Başkanı’nın enflasyon raporunu açıklaması sonrası söyledikleriyle gündemdeydi.

Merkez Bankası hedefinin, açıklanan politika ile gerçekleşmesinin zor olduğunu söyleyenlere yanıt olarak “İddiasız hedef koyan merkez bankası oksimorondur” dedi.

Yani iddiasız hedef anlayışının merkez bankacılığı fikri ile çelişen bir kavram olduğunu söyledi.

Merkez bankaları iddialı olmalıdır, dedi.

Doğru mu?

Doğru.

Özellikle de Türkiye gibi ülkeler açısından doğru.

Ama mesele Merkez Bankası’nın iddialı olması değil, planının hedefine uygun olup olmadığı. Zaten iddialı olan da hedefe bu plan ile ulaşabilmek.

Tabii toplantı sırasında, zannederim herkes Merkez Bankası Başkanlığı görevine fazlası ile layık olan ve zaten ekonomi bürokrasisindeki pek çok kişinin de Merkez Bankası Başkanı yapılacağını zannettiği Cevdet Akçay’ın bu göreve neden atanmadığını anlamıştır.

Akçay, açık sözlü, ya konuşmayan ya da konuştuğu zaman inandığı doğruları söyleyen bir birisi.

Akçay soruları yanıtlarken, “Bizim şu an içinde çalıştığımız sistemde ağırlıklı ortalama fonlama maliyeti mevduat faizi linki kopmuş. Politika faizi enflasyon linki kopmuş. Faiz kur linki kopmuş durumda. Biz yedi aydır kopan linkleri yeniden ihdas ediyoruz” dedi.

Bu cümle zannederim iktidarın pek de hoşuna gitmemiştir.

Çünkü Türkiye’de iktidar değişseydi zaten böyle bir cümle duyacaktık.

AKP’li iktidar ekonomi yönetimini bir başka partiden değil yine kendinden devraldı.

Linkleri kopararak ekonomiyi tamir edilmesi gereken bir arızaya sokan da yine aynı iktidar.

Ekonomiyi duvara toslatarak kaportacıya getiren cehape zihniyeti değil AKP’nin nas zihniyeti.

Ve Cevdet Akçay, bildiğimiz dürüst tavrı ile bunu çok rahatça anlattı.

Hem de ders verir gibi.

Umarım bu dersinin sonunda o da bir siyaset dersi almak zorunda kalmaz ya da bu dönemde dürüstlük ve kamu yöneticiliğinin de bir oksimoron olduğunu bir kez daha öğrenmek zorunda kalmayız. 


İlaçta neye niyet neye kısmet

Bu hafta yayınlayacağımız için Teke Tek Bilim programı için, çok değerli bir bilim insanını konuk ettik.

Profesör Türker Kılıç’ı.

Türker Hoca’yı tanır mısınız bilmem. Sadece Türkiye’nin değil, dünyanın en önemli nöroşirürjiyenleri arasındadır. Gerçek bir bilim insanı, çok iyi bir bilim felsefecisi, müthiş bir hekimdir.

Yıllardır kendisi ile program yapmak isterim, bir türlü olmaz. O kadar yoğundur. Boş bir saniyesi bile yoktur.

Sonunda program yapmayı başardığımız sırada, konu bir ara Türker Kılıç’ın Harvard’da görev yaptığı sırada geliştirdiği Glivec adlı ilaca geldi.

Türker Hoca’nın beyindeki bir rahatsızlığı tedavi etmek üzere geliştirdiği Glivec, bugün kan kanseri hastalarında en yaygın olarak kullanılan, en etkili ilaç.

Türker Kılıç bunun tıpta çok rastlanan bir durum olduğunu, ilaçların asıl geliştirilme amaçları dışında fonksiyonlarının görüldüğünü ve geliştirilme amacının dışında kullanıldığını anlattı.

Bir tansiyon ilacının erektil disfonksiyon ilacına dönüştüğünü, bir prostat ilacının saç çıkarmak için kullanılmaya başlandığını anlattı.

Erektil disfonskiyon ilacı olarak kullanılan ilaç Viagra ve benzerleri.

Türker Kılıç ile müthiş bir program oldu izlemenizi tavsiye ediyorum.

Program sonrası programda öğrendiğim bazı konuları biraz daha derinlemesine araştırırken, çok ama çok ilginç bir makaleye rastladım.

Aslında bir tansiyon ilacı olarak geliştirilen Viagra ve benzer iktidarsızlık ilaçlarının şimdi bambaşka bir derde derman olduğu ortaya çıkıyor.

Alzheimer ve demans.

260 bin erkek üzerinde yapılan bir araştırma, düzenli olarak Viagra ve benzeri (PDE5i grubu ilaçlar. Viagra, Cialis, Levitra, Hardcis, Avanafil) kullanan erkeklerde demansa yüzde 18 oranında daha az rastlandığını ortaya koymuş.

Bu ilaçları kullanan erkekler arasında Alzheimer ve demans oranları 10 binde 8,1 olurken, kullanmayanlarda 9,7 olmuş.

Tabii bu sonuçlar erken sonuçlar ve araştırmalar derinleştiriliyor ve hangi mekanizmayı kullanarak bu hastalıkları azalttığı inceleniyor.

Ancak yine de erkeklerin akılları ile cinsel organları arasında bir bağlantı olduğu artık kanıtlandı demek mümkün.


NE ZAMAN İNSAN OLURUZ?

‘Ali topu tut’u uzayda deney yapmak zannetmediğimiz zaman.

Erişilebilirlik Araçları