Maliyet

Çin birkaç gün önce dünyanın en uzun otoyolunun son bölümünü de tamamlayıp hizmete açtı ve tüm dünya basınına haber oldu. 

İngiliz basını otoyolun tamamlanmasını haber yaparken “İngiltere’nin kuzeyinden İspanya’nın güneyine kadar” diye tarif etti yolun uzunluğunu. 

Çin’in başkenti Pekin’i Urumçi’ye bağlayan ve 6 bölgeden, 500 kilometresi Gobi Çölü’nden geçen yol aynı zamanda dünyanın en uzun karayolu tünelini de içeriyor. 

Yer yer 4 yer yer 6 şeritli olan yolun toplam uzunluğu tam tamına 2540 kilometre. Bağlantı yolları ile birlikte yapılan imalatın toplamı 2 bin 800 kilometreyi aşıyor.

Yaklaşık 10 yıldır parça parça tamamlanarak açılan ve Çin’in hayli gurur duyduğu Beijing-Urumçi Ekspres Yolu’nun maliyeti de belli olmuş. 

Tam tamına 2,5 milyar dolar. 

İngiliz medyası bunu da duyuruyor. 

2540 kilometre, 2,5 milyar dolar. 

Peki bu ne demek! 

Biliyorsunuz Türkiye de bir süreden beri kamu özel işbirliği ile yollar köprüler yapıyor. 

Yani özel sektör yapıyor, halk üzerinden geçerken ödüyor, eksik kalırsa Hazine tamamlıyor ve hep eksik kaldığı için hep Hazine tamamlamak zorunda kalıyor yani halk bir daha ödüyor.

Peki Çin içinde pek çok tünel, viyadük ve dünyanın en uzun karayolu tünelini barındıran 2540 kilometre yolu 2,5 milyar dolara tamamlarken bizim KOİ projelerinde maliyet ne olmuş?

Mesela Kuzey Marmara Otoyolu.

Toplam uzunluk 463 km. Maliyeti 8 milyar dolar. 

Beğenmediniz mi!

Peki başka bir örnek. 

İstanbul-İzmir Otoyolu uyar mı? 

Onun da otoyol uzunluğu 384 kilometre. Bağlantı yolları ile birlikte 426 kilometre. Maliyeti ise 11 milyar dolar. 

Uydu mu! 

Vallahi uydu mu, uymadı bilmem. 

Ama o otoyolları yapanlar ve yaptıranlar “Uysa da” diyor, “Uymasa da” diyor. 

Her türlü. 


Zan’nımca 

Gökhan Zan’ın İşçi Partisi’nin Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı adayı olmasının ardından yaptığı iddia edilen bir takım “ayıplı” pazarlıkların ortaya çıkmasından sonra CHP Genel Başkanı Özgür Özel, İsmail Saymaz’a olan bitenle ilgili ilginç bir demeç verdi ve “Şaşırmadım” dedi.

Size bir şey söyleyeyim mi! 

Ben de! 

Bir buçuk ay kadar önce Gökhan Zan’ı depremin yıldönümü nedeniyle konuk ettim. 

Depremden, anma hazırlıklarından, deprem sırasında olanlardan ve olmayanlardan söz ettik. 

Siyasete girmesinden, İYİ Parti’den milletvekili adayı olmasından da konuştuk. 

Program sonrasında da oturup muhabbet ettik. 

Gördüğüm şu oldu. 

Gökhan Zan’ın ruh sağlığı pek yerinde değildi. 

Hatay Belediye Başkanı Lütfü Savaş’a takıntılıydı. 

Aslında Savaş ile arasındaki sorun, Savaş’ın kendisine verdiği sözleri tutmaması idi. 

Savaş, Gökhan Zan’a Hatayspor ile ilgili sözler vermiş ancak Zan’ı oyuna dahil etmemiş, takımı Volkan Demirel’e emanet etmişti. 

Zan öfkelenmişti ama sportif direktörlüğe de razıydı. 

Savaş onu da yapmamıştı. 

Gökhan Zan’ın öfkesi katlanmıştı. 

Sonra CHP’den milletvekili aday adayı olmuştu fakat aday gösterilmedi. 

Zan onun da faturasını Lütfü Savaş’a çıkarıyordu, öfkesi artıyordu. 

Aslında Zan siyasete falan meraklı değildi. 

Belli ki, depremde varını yoğunu kaybetmesi Savaş’a olan öfkesini katlamıştı, intikam istiyordu. 

Ama aslında Gökhan Zan “iş arıyordu”. 

Herhangi bir takımda bir görev, teknik direktörlük, sportif direktörlük istiyordu. 

Bir televizyonda spor yorumculuğuna da razıydı. 

Bir eşi, bir ailesi vardı ve onlara karşı sorumlulukları vardı. 

Para lazımdı. 

Öfke ile bunun arayışındaydı. 

İYİ Parti’den aday olmasının, iktidar ile arasını bozduğuna inanmıştı. 

Sohbet ettik. 

Haline, daha doğrusu haleti ruhiyesine üzüldüm. 

Sakin olmasını, öfke ile hareket etmemesini, her şeyin düzeleceğini, spor adamı olduğunu, siyasetten uzak durmasının kendisi için daha iyi olacağını anlatmaya çalıştım. 

Kısa bir süre sonra İşçi Partisi’nin Hatay adayı oldu. 

Yardımcım Emre ile konuşurken “İşçi Partisi inşallah pişman olmaz” dedim. 

Adayları davet ettiğim Seçim Özel programlarına Gökhan Zan’ı davet etmeyi aklımdan bile geçirmedim. 

Yine de en azından Lütfü Savaş’ın seçilmesini engellemenin ruhundaki öfkeyi bastıracağını umdum ama bunun ekonomik sorunlarını çözmeyeceği belli idi. 

Meğer o bir taşla iki kuş vurmaya çalışmış. 

Yazık. 

Üzüldüm. 

Ama ben de Özür Özel gibi hiç şaşırmadım. 


Yaptırmam diyebilir misiniz Murat Bey!

AKP’nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı Murat Kurum, Kanal İstanbul ile ilgili sorulara “Gündemimizde yok” diyor. 

Yemin etse başı ağrımaz. 

Elbette ki, İBB’nin gündeminde Kanal İstanbul projesi yok. 

Ama iktidarın gündeminde var. 

İlgili bakanlıklar ihale üzerine ihale yaparak, Kanal İstanbul’a hazırlanıyorlar. 

Kanal İstanbul’un üzerindeki ulaşım alt yapısı için çalışıyor ve büyük paralar harcıyorlar. 

Bu zaten belediyenin yapacağı, yaptıracağı boyutta bir iş değil. 

100 milyar dolarlık bir proje. 

Cumhuriyet tarihinin en büyük rant projesi. 

Bu yüzden Murat Kurum’dan beklenen cümle “Gündemimizde yok” değil. 

“Yaptırmayız” olmalıydı. 

Bunu diyebilir mi Murat Bey?


NE ZAMAN İNSAN OLURUZ? 

Bakmayı değil görmeyi öğrendiğimiz zaman.

Erişilebilirlik Araçları