Galatasaray’ın beni en çok utandırdığı an

Her ne kadar Türkiye’de adına spor daha doğrusu futbol denilen rezilliğe bulaşmama ve spor yazmama konusunda kararlı isem de, bazen bunun dışında kalmak mümkün olamıyor.

Dün Şanlıurfa’da saçma sapan bir olay yaşandı.

Okurlar da haliyle “Bu konuda ne düşünüyorsun” diye soruyorlar gerek sosyal medyadan gerekse mail yolu ile.

Okurların bu sorusuna yanıt vermeyeceğim.

Ama bir Galatasaraylı olarak beni en çok utandıran olayı size anlatacağım.

Sene 2014.

Galatasaray ve Fenerbahçe erkek basketbol takımları play off’ta finale yükselmişler.

4 galibiyeti elde eden şampiyon olacak.

Ve ilk 6 maç sonucunda durum 3-3 olmuş.

Her şey sona maça, 7. maça kalmış.

Kazanan şampiyon olacak.

Bu arada ilk 6 maç hayli gergin geçmiş.

Fenerbahçe’nin sahasındaki 5. maçta tribünler Galatasaraylı oyunculara ama özellikle nefret ettikleri Galatasaray koçu Ergin Ataman’a saldırıda bulunmuşlar ve Ergin Ataman sahadan çevik kuvvet tarafından üzerine polis kıyafeti giydirilerek kaçırılmış.

6. maç Galatasaray’ın sahasında oynanıp durum 3-3’e gelmiş ve bu arada Basketbol Federasyonu olaylı maçla ilgili kararını açıklamış, Galatasaray Fenerbahçe’nin sahasının kapatılmasını ya da seyircisiz oynama cezası verilmesini beklerken federasyon basit bir para cezası ile konuyu geçiştirmiş. 

Dahası şike soruşturmasında adı geçen bir Fenerbahçe yöneticisi ile telefon konuşmaları basına yansımış Recep Ankaralı’yı da maça hakem olarak atamıştı.

Bu gelişmeler üzerine Galatasaray yönetimi Federasyonun iplerinin başkasının elinde olduğunu söyleyerek maça çıkmama kararı almıştı.

Galatasaray camiasının büyük bölümünün bu kararın yanlış olduğunu, Galatasaray’a yakışmayacağını, sahaya mutlaka çıkılması gerektiğini söylemesine, sahaya çıkmama kararını eleştirmesine rağmen Başkan Ünal Aysal takımı sahaya çıkarmadı.

Çünkü spordan gelmiyordu, sporculuk nedir bilmiyordu.

Sadece parası olduğu için Galatasaray’a başkan yapılmıştı ve bu yüzden de şımarıkça davranmayı normal sayıyordu.

19 Haziran 2014 günü oynanması gereken maça çıkmadı Galatasaray.

Benim gibi pek çok Galatasaraylı çok utandık.

Korkakça, sportmenlikle alakası olmayan bir tavırdı çünkü.

Tepki göstermek, hakkını aramak elbette olmalıydı ama maça çıkmamak kabul edilebilir gibi değildi.

Divan Kurulu, üyeler, eski başkanlar çok sert tepki gösterdiler.

Ve bu olay benim Galatasaraylı olmaktan en çok utandığım olay oldu.

Ve gariptir, Galatasaray basketbol şubesi beni daha önce de utandırmıştı.

O zamanlar yakın arkadaşım olan Yiğit Şardan’ın yöneticiliği döneminde Cemal Nalga olayı olmuştu ve yönetime “Federasyona gidin ve takımı 2. lige düşürmesini isteyin. Bu ayıpla 1. ligde kalamayız” diye yazmıştım.

Ama fanatik olan bendim değil mi!   


Onurla değil, zorla

Türk futbol tarihinin gördüğü en rezil iki federasyondan biri olan Büyükekşi Federasyonu seçim kararı almış.

Ne zamana!

Temmuz ayına.

Yani olimpiyat dönemine.

Bu bile spordan ne kadar kopuk, konudan ne kadar habersiz olduklarını gösteriyor.

Aslında bu karar onlara ait değil.

Türkiye’de her şeye karar veren zat-ı muhterem, bundan aylar önce Futbol Federasyonu Başkanı’nın istifasını istedi.

Suudi Arabistan rezaletinin hemen ardından.

Federasyon Başkanı ise gidip ağladı, yalvardı ve “Milli takımı Avrupa Şampiyonası finallerine biz çıkardık hem de imkansızı başararak. Ne olur izin buyurunuz şampiyona sırasında federasyonun başında ben olayım. Sonra hemen bırakırım, söz” dedi.

Tek yetkili de “Peki madem öyle Temmuz’a kadar kal bakalım” dedi.

Yoksa bu Büyükekşi kolay kolay bırakmazdı.

Onurlu bir davranışa imza atıp, seçime gittiğini sakın düşünmeyin.

Yok öyle bir şey! 


Gazetecilik ve spor yöneticiliği

2001-2002 yıllarında Galatasaray Spor Kulübü’nün 2. Başkanlığını yaptım.

Seçildiğim gün, bir açıklama yaptım. Hürriyet gazetesindeki köşemde de duyurdum.

Galatasaray’daki yöneticilik görevim süresince köşemde ve televizyon programlarımda Galatasaray, rakipleri, spor, futbol konularında tek kelime bile yazmayacaktım.

Çünkü bunu sportmenliğe aykırı buluyordum.

Mesleğimin verdiği güç ve etki alanı ile rakiplerimiz karşısında üstünlük kurmayı sporun ruhuna aykırı görüyordum.

Diğer kulüplerin yönetimlerinde onların sesini duyuracak etkili bir gazeteci olmaması, benim yöneticiliğimi Galatasaray lehine bir durum haline getirmemeliydi.

Bu nedenle de yöneticiliğim süresince, yönetimden ayrıldığım güne kadar, tek satır spor yazmadım.

Bence gerçekten sporun içinden gelen bir gazetecinin yapması gereken de budur. 


NE ZAMAN İNSAN OLURUZ? 

Başkasını fanatiklikle suçlayanların en fanatikler olduğunu anladığımız zaman.

Erişilebilirlik Araçları