AK Partili Marie Antoinette

2022 yılının kasım ayı sonunda kabak çekirdeği fiyatları ile ilgili bir yazı yazmıştım.

Kilosu 220 TL’ye kabak çekirdeği olur mu diye.

Galatasaray’ın eski başkanlarından Alp Yalman’dan edindiğim alışkanlıkla maç izlerken kabak çekirdeği yemeyi seviyordum ve kilosunun 220 TL olması daha doğrusu fiyatının bir yıl içinde iki katından fazla artmış olması beni isyan ettirmişti.

Neyse ki, artık fazla futbol izlemiyorum ve daha az kabak çekirdeği tüketiyorum.

Yine de dün evin yakınındaki kuruyemişçiden kilosu 620 TL’ye kabak çekirdeği alınca kasadaki arkadaşa “AKP niye seçim kaybettim diye araştırma yapmasın boşuna. Pazara çıksalar anlarlar niye kaybettiklerini” dedim.

16 ayda hemen hemen 3 katına çıkmıştı fiyat.

“Sorma abi sorma. Sadece kuruyemiş değil, neye elimizi atsak ateş pahası” dedi.

Eve gelince, haberlere göz atmak için internete girdim.

Başladım gülmeye.

Biz kabak çekirdeği 620 TL oldu diye hayıflanırken, AK Parti İzmir milletvekili Şebnem Bursalı, sosyal medya hesabına Monaco Yat Kulübü’nde yediği ıstakozun fotoğrafını koymuştu, ekonominin hali yüzünden kaybettikleri seçimin üzerinden henüz 1 hafta geçmişken, dünyanın en pahalı kentinden, sadece yat sahibi 2500 milyarderin üye olduğu Yacht Club de Monaco’nun (YCM) lokantasından. 

YCM sıkı kuralları olan bir yerdir ve öyle her babayiğidin girip oturacağı bir yer değildir.

Şaşırdım.

Bir iktidar milletvekili, Akdeniz kıyısının en havalı kulüplerinden birinin özel lokantasında menüdeki en pahalı yemeklerden birini yiyor (250 gramı 60 Euro) ve dahası bunu sosyal medyasından paylaşıyordu. Çöp karıştırıp yemek arayan millete “Ekmek alamıyorsanız pasta yiyin” diyen Marie Antoinette gibi.

Hemen birkaç arkadaşı aradım.

Masada başka kimlerin olduğunu öğrenmek için.

Masada birkaç kişi varmış ama sadece birinin kimliğini kesin olarak teyit edebildim, modacı Zeynep Kartal’ın.

İngiltere’de yaşayan ve Türk medyasına “Lady Gaga’nın tasarımcısı” olarak akseden başarılı modacının aynı zamanda First Lady’mize de moda danışmanlığı verdiği bir sır değil ve AKP çevrelerinde biliniyor.

Masadaki bir diğer kişinin tarifinden sanki turizm bakan yardımcısı Batuhan Mumcu olduğu izlenimi doğuyor ama kesin değil, günahını almak istemem.

Şimdi diyebilirsiniz ki, “Istakoz yemek ayıp mı?”

Tabii ki değil.

Siz, ben, hepimiz yiyebiliriz.

Hatta Şebnem Bursalı da.

Ama bir milletvekilinin, hem de bir iktidar milletvekilinin, millet ekonomik krizle boğuşur, milyonlar açlık sınırında yaşarken bunu Avrupa’nın en havalı yat kulübünün terasında yemesi ve yetmezmiş gibi milletin gözüne sokarmışçasına bir de sosyal medyadan sergilemesi ayıptır.

Tam bir “Ekmek alamıyorlarsa brioche alsınlar” vakasıdır.

İktidarın büyüsünün kaçtığının, boyasının döküldüğünün, cilasının kalmadığının işaretidir.

Millet tokken istediğinizi yiyebilirsiniz, kimse takılmaz buna.

Ama millet açken bunu yerseniz sandığa gömülürsünüz.

Benim hâlâ merak ettiğim ise bunun yanında hangi şarabı içtikleridir.

Öyle ya, bu ıstakoz öyle kuru kuru yenmez.

Hele YCM’nin şahane manzaralı terasında.

NOT: Hiç şüphem yok ki, şimdi troller benim yıllar önce sosyal medyamda paylaştığım ıstakoz pişirirkenki fotoğrafımı kullanacaklardır. Tabii o fotoğrafla ilgili bana söylediklerini Şebnem Bursalı’ya asla söyleyemeyecekler ama ben zaten sözde halkçı ve İslamcı geçinen bir partinin milletvekili değilim. Daha da önemlisi, benim Capbreton iskelesinde bir balıkçıdan üç kuruşa alıp, evde pişirdiğim ıstakoz ile dünyanın en prestijli yat kulüplerinden birinin 3 Michelin yıldızlı aşçısının pişirdiği ıstakozu, YCM’nın yeni binasının Port Hercules manzaralı terasında yemek aynı şey değil.


Bu kez İran haksız mı!

İran “İsrail’i vuracağım” dedi. Herkesin ödü patladı.

Ve dün gece vurdu.

Öğrendiğimiz kadarı ile atılan füzelerin ve yollanan dronların büyük bölümü imha edilmiş.

Bir kısmı hedeflerini mi bilemem ama kentleri vurmuş.

İlk gelen haberlere göre büyük bir hasar, büyük bir zayiat yok.

İran da “Konu tamamdır. Fazlasını yapmayacağız” demiş.

İsrail ise hemen yanıt vermiş ve Lübnan ile Suriye’yi vurmuş.

ABD desteği ile meseleyi uzatmaz ve bunu da aynen Hamas saldırısı gibi bölgeyi kana ve ateşe boğmak için bir bahane olarak kullanmaz ise dünya rahat bir nefes alabilir.

Ve ben samimi olarak soruyorum.

İran haksız mı!

Ya da İsrail haklı olabilir mi!

Sen git adamların Şam’daki konsolosluk binasını vur, general rütbesindeki askerlerini öldür.

Ortadoğu’da canının çektiği yeri bombala, canının çektiği yerde canının istediğini infaz et, ama sana kimse dokunmasın.

Böyle bir şeyi kim kabul edebilir!

Vicdanı olan bir İsrail vatandaşı dahi kabul etmez.

Bu nedenle İran haklıdır.

İran rejimi bir ülkede olabilecek en kötü rejimdir belki ama bu konuda haklıdır.

İsrail halkı bu saldırgan iktidarlara ve liderlere tahammül ettiği sürece, biz de İran haklıdır demeye devam edeceğiz.

Kimse de kusura bakmayacak!


Çıkar 3 binlik, 5 binlik banknotu kimse IBAN kullanmasın

Mehmet Şimşek şimdi de IBAN ile yapılan ödemelerin peşine düşmüş.

Halbuki bize IBAN kullanmayı öğreten AKP iktidarı idi.

Bizzat Cumhurbaşkanı milletten IBAN ile bağış talep etmemiş miydi, ben mi yanlış hatırlıyorum.

Yine de Mehmet Şimşek IBAN’dan rahatsız olmakta ve peşine düşmekte haklıdır.

Eğer IBAN ile yapılan ödemeler bir faturaya dayanmıyorsa, vergi kaçağına girer.

Girer de, en büyük banknotu 200 TL olan ve o da topu topu 6,5 dolara tekabül eden bir ülkede ne halt edeceksiniz.

İstanbul havalimanından taksiye biniyorsunuz. 1.000 TL yazıyor.

İstanbul’a uçakla geldiniz. O gün üç beş yere taksi ile gidecek olsanız cebinizde sırf taksi parası için 10 bin TL bulundurmanız lazım.

Keza Bodrum’da.

Taksiciler de durumun farkında.

“Abi, IBAN vereyim oraya at” diyor.

Taksici de balya balya para ile dolaşmak istemiyor suçlu cenneti haline gelmiş kentlerin sokaklarında.

Otopark olmuş 2 saati 400 TL.

Zaten pahalı hale gelmiş lokantalarda yemek yiyip yüzde 10-15 bahşiş bırakıyorsun bir deste para.

Nasıl olacak bu iş Mehmet Bey.

Çıkar 1000’lik, 2000’lik hatta 5000’lik banknotları bak bakalım IBAN kullanıyor muyuz!

5000 binlik banknot olur mu demeyin.

200’lük banknotlar çıktığında, bugünkü 5000 TL’lik banknottan daha yüksek alım gücüne sahipti.


Yanıtlayanda değil soranda kabahat

Hakan Ural’ın İran’ın İsrail’e yönelik saldırısı ile ilgili bir televizyon kanalında yorum yapması, dün gecenin en keyifli geyiği idi.

Ural, cehaletin verdiği bilgi zenginliği ve özgüvenle kendisine sorulan her konuda yorum yapmayı marifet sayıyor ve asla “Yahu ben bundan ne anlarım” demiyor.

Cehalet böyle bir şeydir zaten.

Bilmediğini bilmez.

Ancak ben yine de Hakan Ural’a zerre kızmıyorum.

Asıl sorun böyle bir konuda Hakan Ural’a mikrofon uzatanda, Hakan Ural’ı karşısına alıp bu konularda soru soranda.

Kızacaksanız ya da dalga geçeceksiniz onlara kızın.

Bırakın Hakan Ural’ı.

Onu babası bile sevmiyor zaten!


NE ZAMAN İNSAN OLURUZ?

Dünyada barışa en büyük tehdidin ABD olduğunu anladığımız zaman.

Erişilebilirlik Araçları