Uyuşturucu kaçakçılarına vatandaşlık satanların dediğine bak! 

Bakan eskisi Mustafa Varank, bir belediyenin tesislerinde bira satışı yapıldığını öğrenince, Anayasa’nın Devlet’in gençleri alkol ve kötü alışkanlıklardan koruması gerektiğini yazan 58. maddesini hatırlatmış. Belediyenin uygulamasını Anayasa’ya aykırı bulmuş.

Çok sevindim.

AKP’den bir ismin, Anayasa’nın varlığını hatırlaması çok önemli bir gelişme.

Hazır Anayasa diye bir şeyin varlığını hatırlamışlarken sormak isterim.

Anayasamıza göre, en üst mahkeme olan Anayasa Mahkemesi kararlarının tanımamak, uygulamamak Anayasamıza ne kadar uygun.

“O ayrı, bu ayrı” diyorsanız sormaya devam edelim.

Bugün Türkiye’nin dört yanında fink atan tarikatlar ve cemaatler Anayasamıza ne kadar uygun!

Hadi maddesi ile soralım 174. maddesine ne kadar uygun!

Çocuklar ve gençleri korumaktan bahsediyor Bakan eskisi.

Bu tarikat ve cemaatlerin yurtlarında çocukların taciz, tecavüz ve her türlü cinsel istismara uğraması Anayasamızın çocukları korumakla ilgili bölümüne uyduğu için mi bu konuda bugüne kadar çıt çıkardığınızı duymadık.

Orada Anayasa geçerli değil mi!

İsterseniz biraz da uyuşturucu mevzuuna girelim Mustafa Varank.

Türkiye’nin bir uyuşturucu cennetine çevrilmesi, uyuşturucu kullanma yaşının ilköğretime kadar inmesi Anayasal mı!

Anayasa demişken, partinizin üyesi Anayasa Komisyonu Başkanı’nın uyuşturucu kaçakçılarının serbest kalması için hakimleri araması, onlarca kişinin ölümünden sorumlu bu uyuşturucu kaçakçısının Türk vatandaşlığına alınması için kefil olması Anayasa’ya uygun muydu!

Aile boyu 250 bin dolara sattığınız vatandaşlıkla Avrupa’nın, Balkanların, Avustralya’nın ve hatta Güney Amerika’nın tüm uyuşturucu kaçakçılarını Türk vatandaşı haline getirmeniz, Anayasa’ya ve Anayasa’nın kötü alışkanlıklardan korumakla ilgili maddesine ne kadar uygundu!

Bu konularda ağzınızdan çıkmış tek bir kelime, tek bir eleştiri, tek bir yasa hatırlatması duymuş olsa idik, Bakan eskisinin bu sözlerini belki ciddiye alırdık ama yasaların sadece işine geldiği kısmını hatırlayan ve asıl tehlikeyi, asıl rezaleti görmezden gelen birinin sözlerinin ciddiye alınacak tarafı yoktur.

Sadece sözlerinin değil, kendisinin de!


İçki tüketimi en çok hangi iktidar döneminde arttı!

Madem Mustafa Varank konuyu açtı, biz de devam edelim.

Size göre iktidar alkole karşı değil mi!

Toplumdaki genel inanç bu yönde en azından.

Uyuşturucu ile ciddi bir mücadele yok ama Devlet’i yönetenlerin alkole karşı bir mücadelesi var diye düşünenler var, duyuyorum, biliyorum.

Aslında durum pek de öyle değil.

Zannedilenin tam aksine, İslamcı bir iktidar zannedilen AKP döneminde Türkiye’de alkollü içki tüketimi hiç olmadığı kadar arttı, hiç olmadığı kadar hızlı biçimde arttı.

Damarlarına basıp, zaten çok yüksek vergilerle anasını ağlattıkları bir sektörü iyice zora sokacak kararlar almalarını istemem ama mesela sadece 2022 yılında alkollü içki tüketimi bir yıl önceye göre yüzde 11 oranında arttı.

Bir yılda.

Bunu öyle geçici, bir yıla mahsus, pandemi sonrası meydana gelmiş bir artış zannetmeyin.

Size 5 yıllık ortalamayı vereyim.

Son 5 yıl içinde Türkiye’de hafif alkollü içki bira satışları yüzde 1 arttı.

Rakı satışları yüzde 1 düştü.

Şarap satışlarındaki artış yüzde 3.

Durun azmış demeyin.

Turpun büyüğü heybede.

Ağır alkollü içkilere geliyoruz.

Viski hariç ağır alkollü içki, yani votka, cin, tekila ve benzeri alkollü içkilerin satışlarındaki 5 yıllık artış oranı yüzde 8.

Ve sıkı durun, viski satışlarındaki 5 yıllık artış yüzde 21.

Şaka yapmıyorum.

Yüzde yirmi bir.

Bazı viski markalarında dünya lideriyiz. Gerçekten öyle. ABD’den de, Avrupa’dan da daha çok Türkiye’de satan viski markaları var.  

Bu artış oranlarına kaçak içkiler ve vatandaşların evlerde yaptığı rakılar, brendiler dahil değil.

Dahası da var.

AKP döneminde ramazan ayında içki içmeyi kesmeyenlerin oranı da artmış.

Niye böyle olmuş peki!

Sizin saçma sapan vergi politikanız yüzünden.

Sonra belediye gazinosunda içki satılıyor diye yalandan tepki.

Hadi canım sizde!

Herkes biliyor milleti kimin dinden imandan soğuttuğunu, kimin alkole yönelttiğini.

Haksızlar da diyemeyeceğim.

Muhtemelen ayık kafa ile bu saçmalıklarınız çekilmiyordur da ondan!


Hadsiz ajan gazeteciye kibar yanıt

Selçuk Bayraktar, Çukurca’dan ters lale ile çektirdiği bir fotoğrafını sosyal medyadan paylaşınca, Hollandalı sözde gazeteci Frederike Geerdink “Defol Kürdistan’dan” diyen bir yanıt verdi paylaşımın altına.

Bayraktar da Geerdink’e kibarca karşılık verdi.

Öyle ki, hadsiz gazeteciye verilen yanıt, Bayraktarların Kılıçdaroğlu’na verdiği yanıtlardan çok daha yumuşaktı.

Tonlamadaki nezakete şaşırdım.

Peki kim bu Frederike Geerdink?

Ben bu kadının adını ilk olarak CNN Türk’de 5N 1K programında duydum yıllar önce.

Programa Doğu Anadolu’da, galiba Şırnak’ta yaşadığı bir köy evinden bağlandı.

PKK söylemlerini kullanması dikkatimi çekince, kendisini daha yakından izledim.

Sonra baktım ki, aslında söylemlerini kullanmakla kalmıyor.

Basbayağı PKK’lı.

Sözde Hollanda resmî ajansının muhabiriydi ama gazeteciden başka her şeye benziyordu.

Büyük ihtimalle gazetecilik gerçek işinin üzerindeki örtü idi.

Bu kadının yaptıkları daha sonra devletin de dikkatini çekti ve iki kez tutuklandıktan sonra sınır dışı edildi.

Daha sonra Irak’ın kuzeyinde PKK kamplarında ortaya çıktı.

PKK’ya iliştirilmiş gazeteci olarak bir süre daha bölgede kaldı.

Ve şimdi bir Türk vatandaşına, kendi topraklarında gezdiği için hakaret edecek kadar gemi azıya almış.

Bence buna Selçuk Bayraktar’ın verdiği kibar yanıt yetersiz kalmış.

En iyisi Haluk Bayraktar’ın devreye girip, en azından Ekrem İmamoğlu’na sarf ettiği sözler kadar sert bir yanıt vermesi…

Hiç değilse bu en ağır sözleri bile hak ediyor!


NE ZAMAN İNSAN OLURUZ?

Anayasa’dan bahsedenler Anayasa’yı ayaklar altına alanlar olmadığı zaman.

Erişilebilirlik Araçları