İstanbul 19°
FatihAltayli

Fatih Altaylı

Diğer yazılarıFatihAltaylı

Yazı İçeriği

  • Rahip Brunson ve Rümeysa

  • Kanal İstanbul’un en ciddileştiği an

  • Örgüt görüyor, Saray görmüyor

  • NE ZAMAN İNSAN OLURUZ?

detail banner reklam

Rahip Brunson ve Rümeysa

FatihAltaylı
Köşe Yazısı

Fatih Altaylı

Mayıs 6, 2025

Yazı İçeriği

  • Rahip Brunson ve Rümeysa

  • Kanal İstanbul’un en ciddileştiği an

  • Örgüt görüyor, Saray görmüyor

  • NE ZAMAN İNSAN OLURUZ?

Kanal İstanbul’un en ciddileştiği an

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD Başkanı “dostu” Trump ile bir telefon görüşmesi yapmış.

Saray’dan yapıldı açıklama.

Belli ki bu görüşme Erdoğan’ın keyfini yerine getirmiş.

“Dostum” diye yapılan vurgu bu keyfin hem nedeni hem göstergesi olsa gerek.

Bölgesel meseleler konuşulmuş falan.

Bu arada Cumhurbaşkanı Erdoğan, Trump’ı Ortadoğu turu vesilesiyle Türkiye’ye davet etmiş bir kez daha.

Daha önce yazmıştım, Trump “Gençler hapisteyken, sokaklarda gösteriler yapılırken gelmem” demişti. Açıklanan Ortadoğu programında Türkiye de yer almamıştı zaten. Kendisine “Sokak gösterileri bitti, gençleri de serbest bıraktık” denmiştir ama hâlâ 30 kadar genç “Cumhurbaşkanı’na hakaretten” hapiste.

Trump ne yanıt verdi ya da verdi mi bilmiyorum. Belli ki en azından olumsuz bir şey söylenmemiş ki, “Davet ettik” açıklaması yapılabiliyor.

Erdoğan ile “dostu Trump” arasında bölgesel meseleler konuşulurken acaba Reisi Cumhurumuzun aklına “Rümeysa” diye biri geldi mi!

Rümeysa kim mi!

Unuttuk tabii.

ABD’de gözaltına alınan Türk doktora öğrencisi Rümeysa Öztürk.

25 Mart günü okuluna giderken yüzleri maskeli 6 göçmenlik bürosu memuru tarafından gözaltına alınan ve Türkiye’de iade edileceği söylenen ve o gün bugündür ABD’de berbat koşullar altında tutuklu olan “türbanlı bacımız”.

Tutuklanma ve deport edilme gerekçesi ise “Gazze”.

Filistin lehine yapılan barışçıl bir gösteriye katılarak “vize koşullarını ihlal etmiş olması”.

Rümeysa Öztürk, 23 kişiyle beraber kaldığı havasız, berbat bir hücrede astım krizleri eşliğinde hayatta kalmaya, avukatları da Öztürk’ü biraz daha insani koşullara sahip Vermont’taki bir başka cezaevine naklettirmeye çalışıyorlar çaresizce.

Erdoğan’ın hatırlayıp hatırlamadığını merak ettiğim Rümeysa, işte bu hanım kızımız.

Erdoğan, dostu Trump’la sohbet ederken “Bizim türbanlı bacımız Rümeysa’yı da haksız yere tutukladınız ve insani olmayan koşullarda tutuyor sizinkiler” demiş midir!

Zannetmiyorum.

Deseydi de Trump da ona “I swear to God in US judiciary is independent. If I could the store is yours” yani “Allah inandırsın bizim buralarda yargı bağımsızdır, elimden gelse dükkan senin” derdi muhtemelen.

Oysa bundan 5 yıl önce Erdoğan ile dostu Trump arasındaki telefon konuşmalarında Trump “dostu” Erdoğan’a rahip Brunson’ı serbest bırakması için sürekli “ricacı” oluyordu.

Üstelik de Rümeysa Brunson gibi “ajanlık faaliyeti” ile suçlanmıyor.

Tek suçu vize koşullarına aykırı davranıp, bir gösteriye katılması.

Trump’la Rümeysa konusu niye konuşulmadı bilmiyorum.

ABD’de yargı bağımsız olduğu için mi!

Yoksa Trump orada pek de dost olmayacağı için mi!

Mesele bağımsız yargı ise “Peki, bizde bağımsız değil miydi!” diyerek bir şaka ile bitireyim yazıyı.

Ama şunu da söylemeden geçmeyeyim, eğer Rümeysa ABD’de haksız yere hapiste iken iktidarda CHP olsa idi şu anda tüm siyasal İslamcılar “Türbanlı bacımız iktidarın umurunda değil” diye sokaklardaydı.

Yalansa yalan deyin.

İletişim Başkan yardımcısı Ahmet Hakan ve İstanbullunun belediye başkanı olmaya layık görmediği için Çevre ve Şehircilik Bakanı yapılan Murat Kurum “Kanal İstanbul yapılmayacak” derken, Ulaştırma Bakanı Uraloğlu “Yapılacak” dedi.

Hangisi doğru söyledi.

Tabii ki, Ulaştırma Bakanı.

Para veya yatırımcı bulabilseler yapacakları kesin.

Oradaki inşaat rantından da, çevresine oluşturacakları imar rantından da vazgeçmezler.

Zaten Ulaştırma Bakanı ve bakanlığı da bu işin geçmişini gayet iyi biliyor.

Çünkü daha önce bu konu Ulaştırma Bakanlığı’nın önüne ciddi ciddi geldi.

Anlatayım.

Sene 2019.

Cumhurbaşkanlığı sistemine geçilmiş.

Kanal İstanbul o zaman da gündemde.

Katar Emiri’nin amcası ve kayınpederinin patronu olduğu bir şirket Kanal İstanbul ile ilgileniyor.

Şirket büyük ve güçlü. Fransız demiryolu şirketi SNCF ile ortaklıkları var, Çinli ortakları ile dev yatırımlar yapmış, Norveç’te bir kanal operasyonu yürütüyorlar.

Şirketin başında galiba Lübnan asıllı bir de Fransız genel müdür var. Avukatları da Belçika vatandaşı bir Türk.

Kanal İstanbul’un yapımı ile ilgileniyorlar.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan randevu almaya çalışıyorlar.

Önce AKP Gençlik Kolları’ndan önemli olduğunu düşündükleri bir isim bu randevuyu ayarlayabileceğini ama 500 bin dolar mal olacağını söylüyor.

Parayı veriyorlar ama randevu gerçekleşmiyor.

Sonra telekom sektöründen bir iş insanının bu randevuyu ayarlayabileceğini öğreniyorlar.

Bir 500 bin de ona gidiyor ama yine randevu yok.

Sonra daha önemli isimlerin bu randevuyu alabileceği ama bedelin 1 milyon dolar olacağını söyleniyor ama bu sefer tongaya basmıyorlar, Ankara’dan AKP’ye de uzak olmayan bir doğru düzgün avukat bulup onunla ilerlemeye karar veriyorlar.

Ve sonunda Ankaralı avukat “Cumhurbaşkanı zor ama önce Ulaştırma Bakanı’na anlatalım” diyerek dönemin Ulaştırma ve Altyapı Bakanı, tabii ki Trabzonlu Cahit Turhan’dan bir randevu alıyorlar.

Kanal İstanbul’a talip olduklarını söylüyorlar.

Turhan, 3 saat boyunca projeyi özetledikten sonra “Tek başına kendi kendini finanse edebilecek bir proje değil. Sabah saatlerinde bir yönde, akşam saatlerinde diğer yönde çalışacak. Maliyetini kurtarması yatırımcı için cazip olmayacak kadar uzun bir süre tutar ve faizini bile karşılamaz. Üzerinde 20 kadar köprü olacak. Onları devlet yapacak ama yine de ancak çevresindeki konut projeleri ile yatırım maliyeti çıkabilir” diye anlatıyor.

Katarlılar dinliyor ve “Biz yatırımcı olamayız. Size kredi buluruz ama Hazine garantisi isteriz” diyorlar.

Sonrasında o meşhur 5 müteahhitin 3’ü Katarlılarla görüşüyor. Sonra dördüncüsü de devreye giriyor, onunla işler bayağı bir ilerler gibi oluyor.

Ancak Hazine garantisinin Hazine’nin o günkü yükümlülükleri ve ülkenin ekonomik durumu nedeniyle mümkün olmadığı anlaşılınca iş yatıyor.

O gün bugündür mesele uykuda.

Ama unutulmuş değil.

Çünkü yüzlerce milyar dolarlık iş iştah kabartmaya devam ediyor.

Örgüt görüyor, Saray görmüyor

Nihat Zeybekçi TÜSİAD’ın yurt dışı çıkış yasaklı ve yargılanan başkanını ziyaret edip “günah çıkardığı” günün hemen ertesinde hem TÜSİAD Başkanı’na hem de derneğin YİK Başkanı’na yeni davalar açıldı.

Peki, bu nasıl oldu!

Şu anda AKP ile Saray arasında çok ciddi sorunlar var.

Yönetim merkezi Saray, AKP ise Saray eşrafı ve erkanından “zurnanın son deliği” muamelesi görüyor.

AKP ise “parti olabilme” mücadelesi veriyor ve aslında ülkenin hissiyatına Saray’dan çok daha fazla hakim.

Bayram tatili sonrası, yurda dağılan AKP’lilerin gördüğü bir şey var.

Ekrem İmamoğlu’nun diplomasının iptali de, hakkındaki içi boş yargılama süreci de, hatta TÜSİAD’a açılan davalar da AKP’nin aklı başında tabanı tarafından hoş karşılanmıyor, haksızlık ve hukuksuzluk yapıldığı duygusu tabanda çok hakim.

Vicdanlar bu yapılanları kabul etmiyor.

Zeybekçi’nin ziyaretinin arkasında büyük ihtimalle partinin eline ulaşan ama Saray’ın pek umurunda olmayan bu bilgi var.

Nihat Bey belki de elinden gelse İmamoğlu’nu ziyaret edecekti.

Ama o kadarı yemediği için TÜSİAD’la yetindi.

NE ZAMAN İNSAN OLURUZ?

Seçimle emanet edilen ülkeyi babamızın çiftliği zannetmediğimiz zaman.

FatihAltaylı
X’te yanıtla

X’te yazı hakkında yorumlarınızı paylaşın.

FatihAltaylı
  • Geçmiş yazılar

TümüFatihAltaylı
Silivri Günlüğü - 65
Köşe Yazıları
Silivri Günlüğü - 65

Fatih Altaylı

Eylül 22, 2025

Silivri Günlüğü - 64
Köşe Yazıları
Silivri Günlüğü - 64

Fatih Altaylı

Eylül 19, 2025

Silivri Günlüğü - 63
Köşe Yazıları
Silivri Günlüğü - 63

Fatih Altaylı

Eylül 18, 2025

  • Videolar

TümüFatihAltaylı
Fatih Altaylı YORUMLAYAMIYOR: "İlişkiler" görseli
Dün
FatihAltaylı
YouTube
Harun Tekin yorumluyorFatih Altaylı YORUMLAYAMIYOR: "İlişkiler"Harun Tekin yorumluyor Teke Tek Bilim ▷ https://www.youtube.com/@TekeTekBilim YouTube kanalına abone olmak için ▷ http://bit.ly/FatihAltayli Gazeteci - Yazar Fatih Altaylı, Youtube kanalına özel gündemi yorumluyor.
Eylül 29, 2025
"Ses Tiyatrosu babamızın bize mirası" görseli
2 Gün Önce
FatihAltaylı
YouTube
Bedia Ceylan Güzelce & Derya Şensoy & Ferhan Şensoy"Ses Tiyatrosu babamızın bize mirası"Teke Tek Bilim ▷ https://www.youtube.com/@TekeTekBilim YouTube kanalına abone olmak için ▷ http://bit.ly/FatihAltayli Gazeteci - Yazar Fatih Altaylı, Youtube kanalına özel gündemi yorumluyor. 00:00 Giriş 02:51 "Ferhangi Bir Yaşam" belgeseli fikri nasıl ortaya çıktı? 05:13 Hazırlık süreci yaklaşık ne kadar süre aldı? 06:39 Arşivi incelerken fark ettikleri şeyler oldu mu? 07:53 Çocukluklarının, diğer çocuklardan farklı geçtiğini düşünüyorlar mı? 09:02 Babalarının, diğer babalardan farklı olduğunu hiç düşündüler mi? 11:21 Kendi yollarını çizmeleri konusunda ne düşünüyorlar? 14:11 Tiyatroyu yönetme işi nasıl gidiyor? 18:00 Oyunların tempo ve yoğunluğu nasıl geçiyor? 19:42 Yazarlık maceraları nasıl gidiyor? 21:35 Zorluklarla mücadele etmek için ailelerinden ne gibi tavsiyeler aldılar? 24:54 Belgeselin yayın planı nedir? 25:55 Ses Tiyatrosu'nun devamlılığı için seyirci ne yapmalı? 30:54 Ferhan Şensoy bugün hangi konuları ele alırdı? 33:14 Mizah, sorunlarla başa çıkmak için bir yöntem mi? 39:33 Kapanış
Eylül 28, 2025
Sosyoloji hala gelişebilir mi? görseli
2 Gün Önce
FatihAltaylı
YouTube
Emrah Safa Gürkan & İsmail Coşkun - Teke Tek BilimSosyoloji hala gelişebilir mi?Siemens “Geleceği Merak Edenlere” mottosuyla programımızdaki sponsorluğuna devam ediyor. Teke Tek Bilim programımızın tarih, bilim felsefesi, inovasyon ve keşiflerle dolu yolculuğunda, Siemens mühendisliğinin gücünü ve Siemens teknolojisinin getirdiği olanakları kullanarak dünyamızı daha iyi bir yer haline getirme çabasını hep birlikte deneyimliyor olacağız. Siemens’in yeni kahve makinesi EQ900 Plus, farklı kahve çekirdeklerini birbirine karıştırmamak için özel olarak hazırlanan çift çekirdek haznesi ve 32 farklı çeşit dünya kahvesiyle Teke Tek Bilim programımıza keyif ve lezzet kattı. 00:00 Giriş 02:45 Sosyoloji tarihi 14:10 Karl Marx'ın Sosyoloji anlayışı ve Marksizm 23:54 20. yüzyılda Sosyoloji 30:57 Modern toplumda günümüz sosyolojisinin yeri 38:05 Sosyoloji yeni kavram ve teorilere ihtiyaç duyuyor mu? 40:43 Türkiye üretken bir ülke mi? 42:39 Cumhuriyet sonrası felsefi alanında çalışmalar 44:26 Türkiye'de Sosyoloji ve Türk Sosyologlar 50:24 Günümüzde Türk Sosyolojisi 54:47 Antropoloji ve Sosyoloji'nin farkları nelerdir? 1:02:19 Türkiye'nin en önemli sorunları 1:06:05 Sınıfsallaşmanın Sosyoloji üzerinde etkisi 1:09:16 1945 sonrası Dünya Sosyolojisi 1:15:30 Türkiye'de insanların tahammül seviyesi neden düşük? 1:19:10 Cumhuriyet sonrası Türkiye'nin kazanımları 1:26:12 Kapanış #işbirliği
Eylül 28, 2025