Siz 4 Temmuz'u kutlayın

Siz 4 Temmuz'u kutlayın

29 Ekim günü, o günün Cumhuriyet Bayramı olduğunu hatırlatmayan tek bir gazete vardı,
Hayır yanılıyorsunuz Vakit değil, Taraf,
Taraf, Cumhuriyet Bayramı'yla, Cumhuriyetimizin kuruluş günüyle ilgili tek bir satır yazmamıştı,
Onlar için sıradan bir gündü,
Bir gün sonra, kendi okurlarından bile tepki almış olacaklar ki, gazetenin patronu Ahmet Altan konuyla ilgili şu satırları kaleme aldı:
"Yazı işlerindeki sabah toplantısından sonra Ece beni yakalayıp usul bir sesle sordu,
'Biz neden Cumhuriyet Bayramı'yla ilgili bir duyuru koymadık?'
'Normal gazetelerde öyle şeyler olmaz' dedim ben de, 'Bir cumhuriyetin seksen altıncı yılının gazetelerde yarım sayfa kutlanmasına diktatörlüklerde rastlanır sadece',
Sonra da ben ona sordum,
'Sen yeryüzünü izleyen birisin, dünyanın ciddi gazetelerinden herhangi birinde böyle bir kutlama ayinine rastladın mı?'"
Cumhuriyet Bayramı'nı kutlayıp kutlamamak elbette kendi bilecekleri iş, Kutlamak zorunda değiller ama "yalancı" olmak, "okurları kandırmak" ve "Türkiye düşmanlıklarını yalanla rasyonalize" etmek zorunda da değiller,
Ahmet Altan, herkesi kara cahil ve dünyayı bilen bir kendi var zannediyor,
Ama hiçbir şey bilmediğini ya da bile bile yalan söylediğini herkesin göreceğini fark etmiyor,
Sizce Ahmet Altan, Amerika'nın Cumhuriyet Bayramı sayılacak 4 Temmuz'un ABD'de ne büyük coşkuyla kutlandığını, 4 Temmuz'da Amerika'da ne etkinlikler yapıldığını bilmiyor olabilir mi?
Bilmiyorsa Yasemin Çongar'a sorsun, Amerikalılar "anlat" derse Yasemin Çongar ona anlatır,
Ya Fransa'daki kutlamalar,
14 Temmuz'un Fransızlar için ne ifade ettiğini, nasıl kutlandığını da bilmiyor mu?
Ya biliyor yalan söylüyor,,,
Ya bilmiyor,
Her durumda da halkı kandırıyor,
Her durumda yazması sakıncalı,

Zevzeklik

YAŞAR Büyükanıt'la ilgili haberi okudum,
Ve ne anladım biliyor musunuz?
Türkiye'de Genelkurmay Başkanı olmak hiç de önemli bir iş değil, O koltuğun adamı olduğu için değil, o koltuğa oturduğu için adam olanlar var demek ki!
Görünen o ki, o koltuğun hakkını verecek kişilikte olmak gerekmiyor,
Bir şekilde, terfi zincirine girdiniz mi hasbelkader o makama oturabiliyorsunuz,
İstanbul'da 29 Ekim kutlamalarında meydana gelen olaydan söz ediyorum,
Ergenekon Savcısı Zekeriya Öz ile Yaşar Büyükanıt, kutlama davetinde karşılaşıyorlar,
Yaşar Büyükanıt, Zekeriya Öz'e "kendince espri" yapıyor ve "Ne o, beni tutuklamak için mi geldiniz?" diyor,
Ben buna espri demem, zevzeklik derim,
Onurlu bir askerin yapmayacağı bir davranış derim,
Allah'tan Zekeriya Öz daha düzeyli de "Biz sadece tanışmak için buradayız" demekle yetiniyor,
Oysa ben, Zekeriya Öz'ün yerinde olsam, "Şimdilik değil" derdim,
Yaşar Büyükanıt o zaman ne derdi, çok merak ediyorum,

Prodoçent

HABERTÜRK televizyonunda Balçiçek Pamir'in "Söz Sende" programında Halil Berktay'ı izledim,
Programın anonsları sırasında sürekli olarak "Profesör Halil Berktay" olarak tanıtıldı,
Oysa ben, Berktay'ın doçent olduğunu zannediyordum,
Sonra program başladı,
Balçiçek, Berktay'ı "Profesör Halil Berktay" diye tanıttı,
Berktay hiç itiraz etmeyip, "Ben profesör değil doçentim" demeyince, "Demek ki profesör olmuş" diye düşündüm,
Fakat daha sonra Prof, Halaçoğlu programa bağlanıp, "Ne doçenti olduğunuzu açıklasanıza" dedi,
Halil Berktay ona da itiraz edip, "Ben doçent değil profesörüm" demedi,
İyice şaşırdım,
Sonra araştırdım,
Halil Berktay profesör değil doçentmiş,
Ben de Berktay için yeni bir unvan icat ettim: "Prodoçent,"
Ama yine de merak ettim; hangi ruh halindeki bir insan doçent olduğu halde kendisine profesör denilmesine ses çıkarmaz ve "Ben profesör değil doçentim" diye düzeltmez,
Unvanında bile "kafa karıştıran" birisinin diğer konulardaki sözlerine nasıl güvenilir?