Bütün bu olan bitenin faydası

Bütün bu olan bitenin faydası

ERGENEKON, Balyoz davaları ve şimdi de 28 Şubat soruşturması,
O da mutlaka bir davaya dönüşecek,
Bu davaların bir yandan vicdanları tatmin eden bir yönü var, diğer yandan vicdanları rahatsız eden,
Uzun tutukluluk süreleri, herkesin ve her şeyin bir torbaya doldurulması ciddi bir rahatsızlık yaratıyor,
Bir insanın ömründen haksız yere bir tek saat bile çalmanın vebali ağırken, kimbilir belki de pek çok günahsız ya da az günahlı, alacağı cezadan bile uzun süredir tutuklu,
Evlerinden, sevdiklerinden, ailelerinden, hayattan uzakta,
Üzüntü duymamak imkânsız,
Ama bu davalar Türkiye'yi bir geleceğe hazırlıyor belki de!
Siyasetten, partilerden uzakta bir geleceğe,
Birilerinin üzüntüleri ve uğradığı haksızlıklar pahasına da olsa, bir öğretmen oluyor,
Bu davalardan, bu davalarla ortaya saçılan iddialardan, belgelerden, bilgilerden herkes kendi payına bir şeyler öğreniyor,
Vatandaş, demokrasilerde yönetimlerden memnun değilse bunu değiştirmek için başkalarından değil, kendinden medet umması gerektiğini, birilerini değil, kendisini göreve çağırması gerektiğini, sandıktaki kuvvetin, silahlı kuvvetten daha önemli olduğunu öğreniyor en azından,
Asker bu ülkenin kurucusu olmanın ona sonsuza dek kullanabileceği bir altın hisse vermediğini, siyasetten uzak durması gerektiğini, hukuka uymanın, demokrasiye saygı göstermenin elinde silah olan için de farz olduğunu, elinde veya belinde silah olduğu için yasalara uymamayı kendine hak görenin yasal bir kurum değil, ancak mafya örgütlenmesi olabileceğini öğreniyor inşallah,
Sivil toplum kuruluşları güçleri ne olursa olsun, sadece demokrasiyle işbirliği yapabileceklerini, demokrasinin vazgeçilmez unsuru olan sivil toplum kuruluşlarının, demokrasiye herkesten daha fazla saygı göstermesi gerektiğini öğreniyorlar,
En fazla öğrenen ise bizim meslektaşlarımız olmalı herhalde, 4, gücün diğer güçlerle arasına en fazla mesafe koyan güç olması gerektiğini, gazetecilerin işinin "özel ulaklık" olmadığını, gazetecilerin üzerine elzem olmayan işlerle uğraşıp güç dengelerini bozmaya çalışmamaları gerektiğini, işlerinin demokrasinin daha iyi işleyebilmesi için vatandaşı bilgilendirmek olduğunu öğreniyorlar,
Yargı mensupları da umarım yargının devletin değil, hak ve hukukun koruyucusu olduğunu, asıl korunması gerekenin güçlü devlet değil, devlet karşısında güçsüz vatandaş olduğunu öğreniyorlar,
Bürokratlar, "Ne yaptımsa devlet için yaptım" demenin, asker bürokratlar, "Emir demiri keser" demenin hukuksuzluğu savunamayacağını öğreniyorlar,
Her boka maydanoz olanlar, her boka maydanoz olmamak gerektiğini öğreniyorlar,
Bazılarının çektiği acılar pahasına bir şeyler öğreniyor herkes,
Bir tek siyasetçilerin ne öğrendiğini bilemiyorum,
Onu da önümüzdeki 10 yıllarda göreceğiz,
Öğrenmişler mi, öğrenmemişler mi?

Güven Çalışma Grubu

28 Şubat soruşturmasının temelini oluşturan en önemli belge, "Batı Çalışma Grubu"nun da kurulmasına olanak sağlayan ve altında imzalar da olan belge,
Şubat ayında Habertürk'te yayınladığımız bu belgeler "hukuksuzluğun" itirafı,
Ve şimdi yargı önünde,
O belgede gözlerden kaçan bir başka "hukuksuzluk itirafı" var,
O da "Güven Çalışma Grubu" ile ilgili belge,
Batı Çalışma Grubu, "öncelikli tehdit" olarak görülen irticayı önlemek için yapılan yasal ve yasadışı çalışmalar,
Güven Çalışma Grubu ise 1990'ların başında "öncelikli tehdit" olarak görülen bölücü teröre karşı yapılan yasal ve yasadışı çalışmalar bütünü,
Şimdi merak ettiğim şu:
Eğer ülkede hukuksuzluklar tümden soruşturuluyorsa, Güven Çalışma Grubu da soruşturulmalı,
Çünkü karanlık bir dönemin hesabı ancak bu soruşturmayla ortaya çıkabilir,
Çünkü o dönem 28 Şubat'tan daha karanlık ve daha kanlı,

Çin'in kötü yüzü

BİRKAÇ gündür Çin'i yazıyorum,
Ama yazdığım kadarına bakarak zannetmeyin ki, Çin harika bir model,
Çin'in bir de "fena" tarafı var,
Daha önce de yazdığım gibi 70 milyon dolar milyoneri var ama 550 milyon kişi günde 1 doların atında bir gelirle, 50 milyonu aşkın insan 50 sentin altında gelirle yaşamaya çalışıyor,
Yani o 70 milyon milyoner, bunların sırtından milyoner,
Ülkede kimin zengin olup kimin olmayacağına Komünist Parti karar veriyor,
Partinin "Yürü ya yoldaş" dediği yürütülüyor, Ama mülkiyet hep devletin ve devlet yatırımcının üzerinde hep bir "kılıç" sallıyor, Sermaye birikimini devlet yönlendiriyor, devlet kontrol ediyor,
Çin yılbaşlarında içi para dolu rengârenk zarflar ülkeyi istila ediyor, Rüşvet her yeri sarmış,
Youtube, Twitter yasak, Google sansürlü, Basın özgürlüğü yok,
Ülkede müthiş bir ihbar mekanizması işliyor, Herkes birbirini takip eden ajan,
Çevre duyarlılığı sıfır,
Ülkenin tüm nehirleri kirli, tüm denizleri korumasız, Karbon salımında en küçük bir kontrol yok, Çinliler, "Emperyalistler bugüne kadar kirletti, biraz da biz kirletelim" düşüncesi içindeler,
Ülkede bir hukuk birliği yok,
Bir tür eyalet sayılan her kanton kendi yasalarını uyguluyor, Yasalar ve yasaklar her yerde farklılık gösteriyor, Bölgenin yapısına, âdetlerine, gereksinimlerine göre bölgedeki Komünist Parti organları yasaları eğip büküyor, Bir yerde yasak olan, bir başka yerde yasal olabiliyor,
Çin işte böyle büyüyor,
İster misiniz?