Kim kimi çıldırtıyor

BUGÜN manşetimizde "İstanbul çıldırtıyor" dedik,
Doğru çıldırtıyor,
Merak etmeyin bunlar iyi günlerimiz, Daha da çok çıldırtacak,
Ortadan ikiye bölünen bir kentin yaşam ve iş alanları farklı yakalarda ise,,,
Kentin cazibe alanları farklı bölgelerde olacağına kentin merkezinde toplanmış ise,,,
Ülke ekonomisinin yaklaşık yarısı tek bir kentte oluşuyorsa,,,
Kent trafiğine her gün ortalama 500'ün üzerinde araç katılırken, rahmetli Özal'ın yaptığını ve 1987 yılında hizmete giren 2, Çevreyolu'ndan sonra tek bir çevreyolu daha yapılmadıysa,,,
Trafiğe çözüm olarak sadece yeni kavşaklar üretiliyorsa,,,
Taşımacılığın neredeyse tamamı kamyonlarla yapılıyorsa,
Kentte bitmek tükenmek bilmeyen bir yapılaşma sürüyorsa,
Her gün yeni yaşam alanları açılıyorsa,
Ve bu kente göç hâlâ durmadıysa,,,
O kent çıldırtır,
Ama çıldıranların da pek haklı olduğu söylenemez,
Şimdi çıldırma nedenimiz köprü, Köprüde süren tamirat dolayısıyla içinden çıkılmaz, yolundan geçilmez hale gelen trafik,,,
İyi de, dünyanın her yerinde köprüler bakımdan, tamirden geçirilir,
Bakım yapılmaması sorundur yapılması değil,
Ama kentli bilincine sahip olan kentlerde, o kentin yaşayanları da her şeyi "yetkili" denilen kişilerden beklemez,
Köprüde bakım var diye kaç kişi iki yaka arasındaki gidiş gelişlerinde otomobilinden vazgeçip deniz araçlarını kullanmaya başladı?
Kaç kişi otomobilinde tek kişi olarak yolculuk yapmaktansa otomobildeki boş koltukları iş arkadaşları veya mahalle komşularıyla paylaşıp trafik yükünü bir nebze olsun azaltmayı düşündü?
Kaç kişi işiyle evinin aynı yakada olması için gayret gösterdi?
Kent yaşayanlarından kaçı yukarıda kendilerine sorduğum sorulara "Ben" diye yanıt verebildi?
Evet, kent çıldırtıyor,
Çünkü biz de kenti çıldırttık,
Taşıyabileceğinden çok yük yükledik,
Tepesine bindik güzelim kentin,
Şimdi de "Çıldırtıyor" diye kızıyoruz,
Acaba sorun kentte mi, bizde mi?
Yaşayanıyla, yöneteniyle, hepimizde mi?