Global tahterevallinin denge merkezi
Fatih Altaylı
Şubat 5, 2013
Yazı İçeriği
Global tahterevallinin denge merkezi
Global tahterevallinin denge merkezi
BİR Şanghay Beşlisi muhabbeti aldı başını gidiyor.
"AB olmazsa Şanghay Beşlisi olabilir" diye algılanınca Başbakan Erdoğan'ın sözleri, herkes mevzuya bir yerinden balıklama daldı.
Kimi diyor ki, "Şanghay Beşlisi'ndeki ülkelerin tamamı otoriter rejimler. Demokrasi yok. Onlara mı özeniyorsunuz?"
Kimileri "AB'den tümüyle vazgeçtiğinizi itiraf etmiş oldunuz" diye eleştiriyor.
Kimileri de "Sizi zaten oraya almazlar. Taleplerinizi reddedip duruyorlar" sözleriyle bizim memleketi küçümsüyor. Sanki "Beşli" çok matahmış gibi.
Bunların tamamına cevap yetiştirmeye kalkışmak bana göre "siyasi israf".
Bana göre de Şanghay Beşlisi faydasız bir iş.
BRIC bize daha iyi uyar gibi duruyor.
Ama benim asıl meselem bu değil.
Ben biraz hafıza tazelemek istiyorum.
Türkiye'nin Şanghay Beşlisi'ne katılmasını ilk isteyen AK Parti değil, Türkiye'nin bu beşliye altıncı olma olasılığını, AB'ye alternatif olarak yüksek sesle dile getiren ilk kişi de Başbakan Erdoğan değil.
Türkiye'nin önünde bir Şanghay Beşlisi seçeneğini ilk düşünen Türk Silahlı Kuvvetleri oldu aslında.
TSK'nın siyasete gırtlağa kadar battığı 28 Şubat döneminin devamında, AB ile bir türlü evlilikle sonuçlanmayan ve AB'nin bizi umuma açık yerlerde alenen "öpüp koklayıp" nikâhsız birliktelik sürdürdüğü günlerde TSK'nın bir Şanghay Beşlisi projesi vardı.
Bunu kulislerde sık sık dile getirir, seçenek olarak aralarında tartışırlardı.
TSK içindeki bu fikir jimnastiklerini ilk olarak afişe eden ise bildik bir isim, Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreteri Orgeneral Tuncer Kılınç Paşa olmuştu.
O zaman herkes anlamıştı ki, Türk Silahlı Kuvvetleri ve Genelkurmay, AB'ye karşı böyle bir alternatif geliştirmişti.
O zaman bu fikir çok tartışılmış demokrat aydınlar buna karşı çıkarken, ulusalcı düşünürler "Neden olmasın" tezini ortaya atmıştı.
Ve görülen oydu ki, ordu içinde de bu fikrin epey bir taraftarı vardı.
Özellikle de generaller arasında.
Sonra zaman geçti.
Türkiye'de olmaz denilenler oldu, AK Parti güçlü bir iktidar oluşturdu.
Bu güçlü iktidar kalıcılığını gösterdi.
Türkiye'de güç odakları, yer ve el değiştirdi.
Askerlerin Şanghay Beşlisi aşkı unutuldu gitti.
Sonra Ergenekon ve Balyoz davaları açıldı. Genelkurmay Başkanlarının, kuvvet komutanlarının, ordu komutanlarının da aralarında bulunduğu pek çok general tutuklandı.
Söylenen şuydu:
"ABD müttefiki bir NATO ülkesinde bu kadar general tutuklanıyorsa bunda ABD'nin onayı ve hatta desteği vardır. Bu tutuklamaların perde arkasında bu generallerin bir dönem Türkiye'nin Rusya ve İran'la işbirliği yapmasını Batı'ya tehdit olarak yöneltmesi var. ABD yıllarca NATO şemsiyesi altında görev yapan bu generallerin Şanghay Beşlisi'ne göz kırpmasını NATO'ya ihanet olarak görüyor. Generallerden alınan bunun intikamıdır."
Bu davalar o türden bir intikam mıdır bilmem.
Emin olamam.
Ama dünyanın güç dengesinin Doğu'ya doğru kaydığını herkes gibi ben de görüyorum.
Bu dengede Çin en ağırlıklı güç.
Hindistan'ın rolü çok önemli.
Rusya enerjideki gücüyle kıymetli.
ABD ülke içi sorunlarını kısa zamanda çözemez, köhneleşen sosyal ve altyapısal durumu düzeltemezse, AB Türkiye'yi almamakta ısrar eder ve hantal toplumunu dinamikleştiremez, gençleşemezse 20 yıl içinde ağırlık dengesi gerçekten Doğu'ya kayar.
Çin'in dünya liderliği talebi olmamasına rağmen, Rusya bu liderliği alacak kapasiteyi barındırmamasına rağmen, Hindistan kendi iç sorunlarını çözememiş olmasına rağmen güç Doğu'nun olur.
Türkiye de burada Doğulu olarak yer edinir.
Ne kadar edinir onu da zaman gösterir.
Türkiye'nin günümüzdeki politikası 10 yıl önceki ham fikirden, ayakları yere basan bir noktaya geçmiştir.
Değişen güç dengesi içerisinde bu yeni oluşumun Doğu kanadında yer almak, geçmiş dengenin Batı kanadında yer almaktan farklı bir anlam ifade eder.
Biri diğerinin alternatifi değil, tam aksine global tahterevallinin tam orta yeri, denge merkezi olmak demektir.
X’te yazı hakkında yorumlarınızı paylaşın.
Geçmiş yazılar
Videolar
Mehmet Demirkol yorumluyor
Fatih Altaylı YORUMLAYAMIYOR: "Türkiye"
Eylül 17, 2025
Barış Terkoğlu yorumluyor
Fatih Altaylı YORUMLAYAMIYOR: "Hukuk Devleti"
Eylül 16, 2025