Hani silahlı mücadele dönemi bitmişti
Fatih Altaylı
Ağustos 2, 2013
Yazı İçeriği
Hani silahlı mücadele dönemi bitmişti
Hani silahlı mücadele dönemi bitmişti
BARIŞ süreci denilen meselede benim anlamadığım şeyler olmaya başladı. Süreç başlarken, örgütün en yetkili ve tek yetkili ağzı, yani Abdullah Öcalan “Kürt meselesinin çözümünde silahlı mücadele devri kapanmıştır” dedi mi demedi mi? Bildiğimiz kadarıyla dedi. Hatta mart ayında bu sözleri de kapsayan bir manifestosu okundu Diyarbakır’da, meydanlarda. Öcalan, “Bundan sonra mücadele farklı yöntemlerle sürecektir ama artık silah yoktur” diye söz verdi. Ardından televizyonlara çıkan legal veya illegal PKK temsilcileri veya BDP sözcüleri, “Evet, artık silah yok. Hükümet adım atsa da atmasa da, verilen sözler tutulsa da tutulmasa da silah gündeme gelmeyecek” dedi. Dediklerinden eminim, çünkü bazıları benim karşımda, milyonların önünde söyledi bunu. Birkaç gündür ise kafamı karıştıran açıklamalar yapılıyor. Önce Kandil’den birileri, “Hükümet söz verdiği adımları atmazsa Türkiye sınırları dışına çekilen PKK unsurları 15 Ekim’de Türkiye’ye yeniden döner” diye tehditvari bir açıklama yaptı. Ardından Öcalan’la yapılan son görüşmelere dayanılarak, “1 Eylül’e kadar 2. aşamayla ilgili adımlar atılmazsa gerilla yeniden Türkiye’ye giriş yapar” dedi birileri. Sonra bu süre biraz daha uzatıldı ama özü aynı kaldı, “gerilla döner”e kimse dokunmadı. Şimdi benim anlamadığım şu. Mart, nisan, mayıs ve haziran aylarında “Artık silah yok” diyen PKK ve ona bağlı legal siyaset, şimdi birdenbire yeniden, süre de vererek “silah kozunu” masaya koymaya başladı. Eee, hani silahlı mücadele dönemi bitmişti ve bundan böyle demokratik yollardan mücadele edilecekti. Hani kimse kimseye bir söz vermemişti. Hani PKK artık silahı bir koz olarak kullanmayacak, bununla tehdit etmeyecekti. Hani silahlı mücadele dönemi bitmiş, demokratik mücadele dönemi başlamıştı. Bütün bu söylenenler gerçekti ise bugün “Gerilla geri döner” ne demek! Dönecek ama silaha sarılmayacak mı demek! Türkiye, Baykonur’u kiralayacaktı BAYKONUR Üssü adını duymayanınız yoktur. Sovyetler döneminden beri Rus uzay programları buradan yürütülür. ABD’deki Cape Canaveral ya da Houston ne ise Rusya için de Baykonur odur. İlkinden astronotlar gider uzaya, ikincisinden kozmonotlar. Sovyetler dağılıp eski Sovyet cumhuriyetleri birer birer bağımsız kalırken, dönemin Cumhurbaşkanı Turgut Özal, Kazakistan’a yaptığı bir ziyaret sırasında Kazakistan Devlet Başkanı Nazarbayev’e bir teklif sundu. Ya da teklifi Nazarbayev getirdi, emin değilim. “Türkiye, Baykonur Uzay Üssü’nü kiralasın ve buradaki altyapıyı kullanarak kendi uzay programını başlatsın.” Özal, Türkiye’ye bu fikirle ve bu fikrin altyapısını oluşturacak bir uzlaşmayla döndü. Ancak kısa süre sonra öldü ve bu fikir hayata geçmedi. Demirel bu projeyi “lüzumsuz ve masraflı” olarak gördü. Yapılan ön anlaşma asla hayata geçmedi. Şimdi 20 yıl sonra benzer bir iş yapmaya hazırlanıyormuşuz. Biraz geç oldu. İnşallah güç olmaz. Not: Bu bilgiyi bana veren, o görüşme sırasında toplantıda olan ve herkesin yakından tanıdığı bir isimdir. Bu çocuğu vuranı bulmayı düşünüyor musunuz? DEFALARCA yazdım. Bir kez daha yazıyorum. Bu çocuğu bu hale getirenlerden hesap sormayacak mısınız! Çocuk dediğim B. Adını yazamıyorum. Basın Kanunu engel. Çünkü yaşı, adı yazılmayacak kadar küçük. Ama aynı çocuğun yaşı, kafasından vurulmayacak kadar küçük değil! İstanbul Okmeydanı’nda annesi tarafından bakkala ekmek almaya yollandı. Yolu üzerinde Gezi eylemi yapanlar ile polis arasında çatışma çıktı. 14 yaşındaki B. hiç ilgisi olmayan bir eylemde, kafasına isabet eden gaz bombasıyla yaralandı. Komaya girdi. Haftalardır yaşam mücadelesi veriyor. Kimse ilgilenmiyor kendisiyle. Bir “Geçmiş olsun” bile denmiyor. Çiçekten böcekten bahseden İstanbul Valisi, B.’den hiç bahsetmiyor. 14 yaşındaki çocuğu kafasından gaz bombasıyla kimin vurduğu dahi araştırılmıyor. Ben 5. defadır yazıyorum. Ama biliyorum ki, kimse tenezzül edip bir yanıt bile vermeyecek. Yine yazıyorum işte. Eşeklik bende kalmasın diye! Obama’nın fotoğrafı HABERTÜRK’ün 1. sayfasındaki fotoğrafı gördünüz mü? Obama genç sporcularla fotoğraf çektirmiş. Sporculardan bazıları, arkadaşlarımızla fotoğraf çektirirken yaptığımız bir şakayı Obama’ya da layık görmüşler. İki parmakla arkasından eşek kulağı yapmışlar. Galiba demokrasi bu işte. Yok yok yanlış anlamayın, “ABD şahane bir ülkedir” demiyorum. Devletin unsurlarının yaptığı yasadışı işleri sızdıran askere, “Pisliğimizi temizledin” diye madalya vereceğine 100 küsur yıl ceza veren bir ülkeye “şampiyon” unvanı verecek kadar salak değilim. Benim sözünü ettiğim demokratik bir ruh hali. Amerikalı genç sporcular, ABD için neredeyse kutsal bir makam sayılan başkanlık makamında oturan bir kişiye “eşek kulağı şakası” yapılabileceğini düşünüp bunu düşünceden fiile geçiriyorsa, burada “ruh hali demokratiktir”. “Başkan erişilmez değil, tam aksine takılabilinecek, şaka yapılabilecek biridir. Bizden biridir” algısı ve yargısı bir gençte varsa ve bunu yaptığı için başına bir iş gelmiyorsa, hakarete uğramıyorsa ve bu gülüp geçilecek bir olay olarak görülüyorsa, demokrasi iliklere işlemiş demektir. Elbette kamu otoritesi bakımından ülkenin ciddi eksikleri, ciddi yanlışları vardır. Ama halk için demokrasi güçlü demektir.
X’te yazı hakkında yorumlarınızı paylaşın.
Geçmiş yazılar
Videolar
Zeki Demirkubuz yorumluyor
Fatih Altaylı YORUMLAYAMIYOR: "Hak"
Eylül 15, 2025
Bedia Ceylan Güzelce & Müfit Can Saçıntı
"Gülmek bir savunma mekanizması"
Eylül 14, 2025