Keşke bayram geçseydi
Fatih Altaylı
Ağustos 6, 2013
Yazı İçeriği
Keşke bayram geçseydi
Keşke bayram geçseydi
CUMHURİYET tarihinin, en azından bizim tanık olduğumuz döneminin en önemli davası dün sonuçlandı. Mahkeme heyeti kararını açıklamaya ve televizyonlar canlı yayında mahkûmiyetleri duyurmaya başlarken aklımda tek bir şey vardı. “Keşke Ramazan Bayramı’ndan sonra kararları açıklasalardı.” Bir hafta daha beklemek, 5 yıl sürmüş bir dava açısından çok şeyi değiştirmezdi, ama en azından hüküm giyenlerin aileleri bayram arifesinde böyle bir üzüntüye boğulmaz, Ramazan Bayramları “kara bayrama” dönüşmezdi. İlk aklıma gelen bu oldu. Sonrasında neler aklıma geldi. Onları da aşağıda okuyabilirsiniz. Üzüldüm ERGENEKON davasını bir film ya da bir roman olarak düşünecek olursak... Kitabın daha ortasına gelmeden, sonunun ne olacağını biliyorduk. İddianame, yargılama, mütalaa ve karar aşamalarının tamamı hikâyenin sonunu zaten belli etmişti. Şaşırmadık. Yargılamaya değil... Sonuca şaşırmadık. Doğrusunu isterseniz, bugün burada çok net bir şeyler söyleyecek durumum yok. Gerekçeli kararı görmedim. Kime hangi suç isnat edildi ve delillendirildi, hangi isnatlar mahkeme heyeti tarafından kabul gördü bilmiyorum. Gerekçeli kararda göreceğiz tüm bunları. Ama sonunun başından belli olması bu davadaki “muamma”ları benim açımdan ortadan kaldırmıyor. Her şeyden önce böylesine bir “çorba” nasıl oldu da yemek olarak servis edildi. Mafya babaları, karanlık hukuk adamları, JİTEM’ciler bir araya gelebilirdi... Anlardık. Bir grup asker ve sivil bürokrat ile darbe heveslisi veya darbeden çıkar uman sivil şahıs, gazeteci bir araya gelebilirdi... Onu da anlardık. Bir grup tetikçi ve onları kullanan karanlık isimler bir araya gelirdi... Bunu da çözebilirdik. Ama bunların hepsinin aynı kazan içinde kaynatılmasını gerçekten çözemedim. Hele hele İlker Başbuğ’u hiç anlayamadım. Mevcut iktidarın atadığı, mevcut iktidarla uzun süre sorunsuz çalışmış bir Genelkurmay Başkanı’nın “terörist” olmasını, darbeci olmasını hiç çözemedim. Yine anlamadığım bir başka şey. Yaşları 70’lere gelmiş insanların 10-20-30 ve hatta müebbet cezaları almaları... Dedim ya, bilmiyorum. Elbette yaşlı olmak, suçsuz olmak anlamına gelmiyor ya da hukuk karşısında bir ayrıcalık, bir indirim sebebi sayılmıyor, ama insanın içi sızlıyor yine de! Ve eminim ki, bu karar iktidar kanadında da pek çoklarında bir “üzüntü” yaratmıştır. Başta da söyledim. İddianameyi büyük ölçüde okudum. Ama gerekçeli kararı görmedim. Ne desem boş, ne söylesem yalan. Söyleyebileceğim tek gerçek var. Sanıkların bazıları, hatta pek çoğu için üzüldüm.
X’te yazı hakkında yorumlarınızı paylaşın.
Geçmiş yazılar
Videolar