Sahi pilotlarımız ne oldu!

Sahi pilotlarımız ne oldu!

THY, Türkiye’nin önemli bir kuruluşudur öyle değil mi? Globaly Yours’tur yani. Dünyanın her yerine, 5 değilse de en azından 3 kıtaya, yüzlerce merkeze bayrağımızı taşır. Havacılık diliyle “bayrak taşıyıcımızdır”. Haliyle THY’nin pilotları da bu bayrağı taşıyan adamlardır. Türk bayrağını dünyanın 200 küsur noktasına taşıyan ve bunun “övüncünü” yaşamamızı sağlayan bu pilotlardan 2’si, bir süre önce Lübnan’ın başkenti Beyrut’ta Hizbullah tarafından kaçırıldı. Özgür Suriye Ordusu’nun elindeki bir grup Hizbullah yakınının serbest bırakılmasını sağlamak için kaçırıldılar. Lübnan’a uçan tek havayolu Türk Hava Yolları değil. Lübnan’a uçan diğer havayollarının hiçbiri de Suriye’de Esad yanlısı değil. Ama Hizbullah onca ülkenin pilotu dururken, “Müslüman” Türkiye’nin bayrağını taşıyan havayolunun pilotlarını kaçırdı! Niye? Türkiye, Özgür Suriye Ordusu’nu desteklediği için mi? Zannetmiyorum. Başta Katar olmak üzere neredeyse tüm Arap âlemi Özgür Suriye Ordusu’nu destekliyor. Ama Hizbullah, Türk pilotları kaçırdı. “Türkiye’ye istediğimizi yaptırırız” diye düşünmüş olmalılar. Ama yanıldılar. Türkiye, kaçırılan pilotlarını unuttu bile. Neredeyse haftalar oldu, Türk pilotlar artık gündem bile değil. Bir Amerikalı, bir İsrailli, bir Fransız, hatta bir Suudi pilotu kaçırsalardı hâlâ kıyamet kopuyor olurdu. Türkiye’nin ise umurunda değil. Yıllarca terör örgütünün kaçırdığı onlarca askerimizi, subayımızı, bürokratımızı nasıl umursamayıp unuttuysak, pilotlarımızı da aynen unuttuk. Nasıl ki, PKK’nın kaçırdığı onca insanımızı bir daha hiç hatırlamadıysak, pilotlarımızı da artık hatırlamıyoruz. Belki bir tek THY’nin umurundadır pilotlarımız. O da personel açığı olduğu içindir. Yarın öbür gün kaçırılan pilotlardan boşalan kadrolara iki yeni pilot alırlarsa onlar da unuturlar. Hatta o iki pilot, uzun süredir mazeretsiz işe gelmediği için tazminatsız kapının önüne konulurlarsa hiç şaşırmayın. Biz insanımıza bu kadar değer veririz. Bayrak taşıyıcı bile olsalar!   Çok basit bir Ortadoğu analizi SİZE bir Arap gazetecinin yaptığı Ortadoğu analizi sunuyorum. Eğer bu bu analizde yazan ve tümü de gerçek olan durumun içinden çıkabilirseniz, Ortadoğu’da geleceğin parlak olduğunu söyleyebiliriz. Çıkamazsanız vay halimize. “İran Esad’ı destekliyor. Körfez ülkeleri ise Esad’a karşı. Esad Müslüman Kardeşler’e karşı. Müslüman Kardeşler de Obama ve General Sisi’ye karşı. Körfez ülkeleri ise Sisi’den yana. Yani Müslüman Kardeşler’e karşı. İran Hamas’ı destekliyor. Ama Hamas Müslüman Kardeşler’den yana. Obama Suriye’de Müslüman Kardeşler’i destekliyor ama Mısır’da Müslüman Kardeşler’e karşı. Hamas ise Müslüman Kardeşler’den yana ama İran’la da iyi fakat aynı zamanda Amerika’ya karşı. Körfez ülkeleri Amerika’dan yana. Türkiye Körfez ülkeleri ile birlikte Esad’a karşı. Ama Körfez ülkeleri Sisi’den yana olduğu için Türkiye Körfez ülkelerine de karşı. Türkiye Müslüman Kardeşler’den yana olduğu için Sisi’ye karşı ama Körfez ülkeleri Sisi’den yana olduğu için Türkiye’ye karşı. Türkiye, Esad’dan yana olduğu için Suudi Arabistan ve Körfez ülkeleri ile birlikte İran’a karşı. Ama İran, Sisi’ye karşı olmadığı için Körfez ülkeleriyle birlikte. Türkiye, İran’dan yana olduğu için Irak’a karşı ama Amerika Irak’tan yana. Amerika İran’a karşı, Türkiye Amerika’dan yana.”   Kadınlar böyle erkekleri sever AYŞE Arman yine bomba bir röportaj yaptı. Hürrem Sultan diye bildiğimiz, “tükenmişlik sendromundan mustarip” Meryem Uzerli ile bir röportaj gerçekleştirdi. Uzerli, Alman olmasından kaynaklanan nedenlerle de olsa “fazla samimi” bir röportaj vermiş Ayşe’ye. Okudum, okudukça şaşırdım. Bu konuda konuşmak, ahkâm kesmek yakışıksız bir tavırdır. İlişkiler hakkında o ilişkinin tarafları olan iki kişi dışında kimsenin konuşma, değerlendirme veya eleştiri yapma hakkı olamaz. “Şu yanlış yapmış”, “Aaa, bu da ne kötüymüş” falan gibi bir lakırdı kimse söyleyemez. Söyleyen ayıp eder, haksızlık eder. Röportajdan anladığım kadarıyla ortada dürüst bir ilişki varmış. Sevgilisi Can Ateş, Meryem Uzerli’ye ilişkinin başından itibaren kötü davranmış. Meryem Uzerli ise bunlara katlanmış katlanmış sonunda katlanamayacak hale gelmiş. Tüm bunlar olabilir. Kimseyi de ilgilendirmez. Benim bu yazıyı yazmamın nedeni ise haddim olmayacak şekilde bu ilişkiyi değerlendirmek falan değil. Benim söyleyeceğim tek şey şudur: Kadınlar Can Ateş gibi erkekleri sever. Çünkü bu tür erkekler, kadınlar için bir “challenge”, bir “meydan okuma”dır. Kadınlar sıkıcı bir erkek ile üzücü bir erkek arasında bir tercih yapmaları söz konusu olduğunda tercihlerini genelde “üzücü” erkekten yana kullanırlar. Çünkü kadınlar meydan okumayı severler.