İstanbul 16°
FatihAltayli

Fatih Altaylı

Diğer yazılarıFatihAltaylı

Yazı İçeriği

  • Haram yerken basılan şeyh

detail banner reklam

Haram yerken basılan şeyh

FatihAltaylı
Köşe Yazısı

Fatih Altaylı

Ekim 6, 2013

Yazı İçeriği

  • Haram yerken basılan şeyh

Haram yerken basılan şeyh

Dün Zincirlikuyu Kabristanı’na uğradım sabah erken saatlerde. Ne zaman önünden geçsem, girerim içeri. İki nedenle. Hem rahmetli babamı ziyaret edip onu ne kadar sevdiğimi bir kez daha söylemek için, hem de mezarlıkların çok ciddi bir terapi merkezi olduğunu düşündüğüm için. Mezarlar arasında dolaşırım. İsimleri okurum. Doğum tarihlerine bakarım, ölüm tarihlerine bakarım. İsimlere bakarım. Yeri doldurulmaz zannedilenlerin yerin altında olduklarını görürüm. Güç ve servetinin yanına yaklaşılamayacakların yanına yaklaşırım, hayatında birbirine selam vermemiş, birbirinden nefret etmişlerin sonsuza dek komşu olmasına tebessüm ederim. Hayatın ne kadar değerli ama bir o kadar da anlamsız olduğunu idrakin, havalanmış ayakları yere bastırmanın yeridir mezarlıklar. Zincirlikuyu’nun giriş kapısının üzerindeki “Her canlı bir gün ölümü tadacaktır” sözü ise bana her zaman başka bir anlam ifade eder, her zaman bambaşka bir şey hatırlatır. Dün ise Yılmaz Özdil’i hatırlattı birdenbire. Sabah evden çıkmadan okumuştum yazısını, belki de ondan. Özdil, iki gün önce bir televizyon programında Beşar Esad’ın Türk gazetecilere verdiği röportaj üzerine yorum yapıyordu ve Beşar Esad Başbakan Erdoğan’a verip veriştirince, “Ben bu Hacivat kılıklı adama ülkemin Başbakan’ını harcatmam” demişti. Ve dünkü köşesini de bu cümlesi üzerine kendisine gelen tepkilere ayırmıştı. Belli ki, Yılmaz Özdil’in bu cümlesi “müritlerini” oldukça öfkelendirmiş. Ne satılmışlığı kalmış, ne karaktersizliği, ne AKP’liliği, ne şerefsizliği. Hakaretin bini bir para olmuş. Yılmaz Özdil de hayli üzülmüş, hayli bozulmuş, kırılmış. Bilirim o hissi. İnsan olmadığı bir şeye benzetilince, yapmadığı bir şeyden dolayı suçlanınca kırılır, üzülür, dertlenir.   ZOR VE KOLAY GAZETECİLİK Aslına bakarsanız iki tür gazetecilik vardır. Zor ve kolay gazetecilik. Kolay olan bir fikri cemaatin sözcülüğüne soyunmak, sırtını ona dayamak ve oradan karşıt fikrin cemaatine sövüp saymaktır. Kendi cemaatiniz müritlik derecesinde bağlı olur size, karşı cemaat ise saydırır durur. Ama en azından yüzde 50’lik bir desteğiniz garantidir. O yüzde 50 ile karşılıklı iman tazeler, bu kısırdöngü “inanmışlık” içinde mutlu olursunuz. Postunuz sağlamdadır. Zor olan ise doğruyu arama ve kendi doğrularını söyleme gazeteciliğidir. Asla ve asla sağlam bir yüzde 50’niz yoktur. Her lafınızla birini kızdırırsınız, her cümlenizle farklı bir cemaatle ters düşersiniz. Asla ve asla müritleriniz olmaz. Bir gün bir taraf “Doğru söylemiş” der, bir gün diğer taraf. Bir gün bu taraf küfreder, ertesi gün diğer taraf. Ama günün sonunda herkesin sizden nefret etmek için bir nedeni birikir. Yalnız kalırsınız. Tek kişilik bir tarikatın, klavye başında zikir yapan hem şeyhi, hem müridisinizdir.   KARŞITLIK DEĞİRMENİ Yılmaz Özdil’in başına gelen gerçek bir felakettir aslında. “Haram yerken basılan şeyh”ten farkı yoktur yaptığının. Ve bu yüzden de hakaretlerin en ağırına maruz kalmış belli ki! Kendi müritleri tarafından taşlanmış. Yazık! Ve yine AK Parti’yi suçlamış içine düştüğü durum için. “Ülkeyi öylesine kamplaştırdılar ki, bakın başıma bunlar geldi” demeye getirmiş yazısında. Haklı ama yüzde 50 haklı. Evet doğru, AK Parti’nin ülkede bir “karşıtlık” yarattığı gerçek. Ama o karşılığın bir de “karşı” tarafı var. Bu karşıtlığı büyük oranda AK Parti yaratmışsa, Yılmaz Özdil ve benzerleri de bu “karşıtlık değirmenine” az su taşımadılar. İyisine de kötü demenin, kötüyü de iyileştirdiğini asla anlamadılar. Afyonlu yazılarıyla kendilerinden geçmiş müritlerinin şehvetli ‘’Huu’’larında kendilerini en az suçladıkları, ‘’Tu kaka” demeyi görev haline getirdikleri karşıtları kadar kaybettiler. Hiçbir zaman göremediler ki, bu değirmen sonunda kendine su taşıyanları da çarkları arasına alıp ezecek ve daha büyük kovalarla, daha çok su taşıyanları arayacak. Yine de Yılmaz Özdil için üzüldüm. Zincirlikuyu’nun kapısında kendisini hatırlamam belki de bu yüzden. Her gazeteci bir gün küfrü tadacaktır. Kendini bir cemaatin şeyhi konumuna taşıyanlar bile...   Ağar’a bakın ve düşünün MEHMET Ağar için üzülüyorum. Geçmişte yaptığı her şeyi onayladığım veya saygı duyduğum için değil. Ama bir dö ne min tüm su çu nu onun omuzları üzerine yıkıp, onunla hesaplaşılarak dönemle hesaplaşılacağı zannedildiği için. Bir el, kime ait olduğundan emin olamadığım bir el 1990’lı yılların “devlet politikası”nın hesabını Mehmet Ağar adına fatura ediyor. Peş peşe davalar, zamanaşımına saatler kala kabul edilen iddianamelerle... Tamam Mehmet Ağar suçlu, Mehmet Ağar ayıplı. Peki o dönemin siyasi sorumluları kim, “o” devlet politikasının mimarları kim? Onlar nerede? Onlara hesap sormak yok mu? Diyelim ki, Mehmet Ağar kendisine isnat edilen her türlü suçu işledi, bütün bunları kendi kafasına göre mi yaptı? Öyle yaptıysa bile, ki hiç zannetmiyorum, o gün ona göz yuman siyasi otoritenin hiç mi suçu yok! Dönemin başbakanının, bakanlarının, Genelkurmay’ının, Milli Güvenlik Kurulu’nun elleri temiz mi! Mehmet Ağar için gerçekten üzülüyorum. 20 yıllık bir dönemin tüm sorumluluğunu, birkaç suç üzerinden Mehmet Ağar’a yükleyip, Mehmet Ağar üzerinden “devletin ellerini yıkamak” belki Mehmet Ağar gibi ömrünü “devlete adamış” biri için kabul edilebilir bir durumdur, ama vicdanlar için kabulü zordur. Ve bir yandan da Mehmet Ağar’ın bugün yaşadıkları, bugün ve yarın için herkese “ders” niteliğindedir. Bir dönem “kendini devlet zannedenlerin” emriyle “her şeyi legalleştirmek”, bir başka dönem hesap vermeyi gerektirir. Asla ve asla da “Ben yapmadım, yaptırdılar” diyemeden...

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Komşunun tavuğunu kaz görmediğimiz zaman.

FatihAltaylı
X’te yanıtla

X’te yazı hakkında yorumlarınızı paylaşın.

FatihAltaylı
  • Geçmiş yazılar

TümüFatihAltaylı
Bize Biraz Müsaade
Köşe Yazıları
Bize Biraz Müsaade

Fatih Altaylı

Ekim 6, 2025

Silivri Günlüğü - 73
Köşe Yazıları
Silivri Günlüğü - 73

Fatih Altaylı

Ekim 2, 2025

Silivri Günlüğü - 72
Köşe Yazıları
Silivri Günlüğü - 72

Fatih Altaylı

Ekim 2, 2025

  • Videolar

TümüFatihAltaylı
"1000 tane şarkı sözü yazdım" görseli
FatihAltaylı
YouTube
Bedia Ceylan Güzelce & Zeynep Talu"1000 tane şarkı sözü yazdım"Teke Tek Bilim ▷ https://www.youtube.com/@TekeTekBilim YouTube kanalına abone olmak için ▷ http://bit.ly/FatihAltayli Gazeteci - Yazar Fatih Altaylı, Youtube kanalına özel gündemi yorumluyor. 00:00 Giriş 00:17 Bir günü nasıl geçiyor? 01:11 Pandemi zamanı verimli geçti mi? 03:16 İnsanların yüzlerinde ne görüyor? 10:02 Bir şarkının ilk kıvılcımı nasıl ortaya çıkıyor? 14:15 İlham aldığı şeyler var mı? 15:28 İşinin sevdiği ve sevmediği yönleri neler? 17:46 Yazması çok zor olan bir şarkısı oldu mu? 26:15 Üretimi, çok fazla olaya maruz kalmak etkiliyor mu? 30:18 Müzisyenlerin yaşadığı en büyük sıkıntı nedir? 32:47 Bugünün Türkiye’si bir şarkı sözü olsa nasıl başlardı? 36:34 Kendisini nerelerden takip edebiliriz? 43:30 Kapanış
Ekim 26, 2025
Heisenberg'in bilime katkıları neler? görseli
FatihAltaylı
YouTube
Prof. Dr. Emre Onur Kahya ile Bilim EkstraHeisenberg'in bilime katkıları neler?Merhaba! Artık "Bilim Ekstra" programımızda çok özel bir konuğumuz var: Prof. Dr. Emre Onur Kahya! Prof. Dr. Kahya, bizimle fizik ve yapay zeka alanlarındaki bilgisini paylaşacak. Fizik dünyasının gizemlerine inerken aynı zamanda yapay zeka ile ilgili son gelişmeleri keşfedeceğiz. Hem temel kavramlar hem de son teknolojiler hakkında bilgi sahibi olacak ve geleceğin bilimine bir adım daha yaklaşacağız. Bu özel programda, Einstein'dan Newton'a, Schrödinger'den Feynman'a kadar fizik tarihindeki önemli isimlere göz atacağız. Ayrıca, kuantum mekaniği, görelilik, yapay zeka ve uzay-zaman gibi heyecan verici konuları da keşfedeceğiz. Prof. Dr. Emre Onur Kahya ile fizik hakkında merak ettiğiniz her şeyi öğrenmek için bu videoyu kaçırmayın! Bilimi ve evrenin sırlarını keşfetmeye hazır mısınız? 00:00 Giriş 06:57 Bohr-Kramers-Slater(BKS) teorisi 07:46 Einstein'ın BKS teorisine eleştirileri 13:33 Schrödinger'in dalga mekaniği 18:11 Solvey Konferansı 22:50 Schrödinger ve Goudsmit 43:15 Kapanış
Ekim 23, 2025
Yapay zekanın hızlı gelişimi görseli
FatihAltaylı
YouTube
Prof. Dr. Ethem Alpaydın & Prof. Dr. Emrah Safa GürkanYapay zekanın hızlı gelişimiSiemens “Geleceği Merak Edenlere” mottosuyla programımızdaki sponsorluğuna devam ediyor. Teke Tek Bilim programımızın tarih, bilim felsefesi, inovasyon ve keşiflerle dolu yolculuğunda, Siemens mühendisliğinin gücünü ve Siemens teknolojisinin getirdiği olanakları kullanarak dünyamızı daha iyi bir yer haline getirme çabasını hep birlikte deneyimliyor olacağız. Siemens’in yeni kahve makinesi EQ900 Plus, farklı kahve çekirdeklerini birbirine karıştırmamak için özel olarak hazırlanan çift çekirdek haznesi ve 32 farklı çeşit dünya kahvesiyle Teke Tek Bilim programımıza keyif ve lezzet kattı. #işbirliği 00:00 Giriş 01:04 Yapay zekanın hızlı gelişimi 09:28 Yapay zeka hayatımızdaki sosyal ve ekonomik şartları değiştirebilir mi? 13:35 Yapay zekanın hiç yapamayacağı şeyler olacak mı? 19:17 Yapay zeka çok mu hızlı gelişti? 20:34 Yapay zeka bu kadar hızlı gelişmeye devam eder mi? 23:42 Yapay zekada sezgi var mı? 26:15 Yapay zeka sonsuza kadar kendini evrimleştirebilir mi? 29:17 Türkiye olarak yapay zekada ne durumdayız? 35:40 Üniversitelere ayrılan fonlar üniversiteye uzun vadede zarar verir mi? 45:30 Bilimde ve yapay zeka konusunda Türkiye’den umutlu mu? 57:33 Kapanış
Ekim 19, 2025