İstanbul 8°
FatihAltayli

Fatih Altaylı

Diğer yazılarıFatihAltaylı

Yazı İçeriği

  • Cumhurbaşkanı, oğlunu Başbakan yapsa yine olmaz

detail banner reklam

Cumhurbaşkanı, oğlunu Başbakan yapsa yine olmaz

FatihAltaylı
Köşe Yazısı

Fatih Altaylı

Temmuz 18, 2014

Yazı İçeriği

  • Cumhurbaşkanı, oğlunu Başbakan yapsa yine olmaz

Cumhurbaşkanı, oğlunu Başbakan yapsa yine olmaz

BAŞBAKAN Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı seçimini kazanmasına uzunca bir süreden beri kesin gözüyle bakıldığı için tartışma Başbakan’ın kim olacağı ve Cumhurbaşkanı- Başbakan ilişkisinin nasıl yürütüleceği üzerinden yapılıyor. “Şu Başbakan olursa böyle olur, bu Başbakan olursa şöyle” olur ile başlayan ve “Şu Başbakan bunu kabullenmeyeceği için Erdoğan onu istemez”e doğru uzanan bir tartışma. Çeşitli yazarlar da farklı isimlerin sözcülüğüne soyundukları için tartışma alevli ve hakaretlerle dolu oluyor. Benim fikrim ise bambaşka. Eğer Türkiye’de Anayasal sistemi değiştirecek bir şey yapılmazsa, yani başkanlık sistemine geçişi sağlayacak bir Anayasa değişikliği gündeme getirilmezse, Başbakan kim olursa olsun, seçilmiş Cumhurbaşkanı’nın oğlu bile olsa Cumhurbaşkanı yetkilerini ancak ve ancak “bir yere kadar” kullanabilir. Yasalar karşısında sorumlu bir Başbakan, yasalar karşısında “sorumsuz” bir Cumhurbaşkanı’na tüm yetkilerini devretmez de, kullandırmaz da Bir yer gelir, “Bi dakka Cumhurbaşkanım” der. Bu hem yasalardan gelen bir durumdur, hem de “ego”lardan. Başbakan olan kişi de, sonuç olarak ego sahibi biri olacaktır. Egosu yoksa bile Başbakan olunca “egosu” artacaktır ve başbakanlık gücünü kullanmak isteyecektir. En mülayim şahsiyetli kişi bile aksini yapmaz, ki örneğini Özal-Akbulut ilişkisinde gördük. Şimdi de AK Parti içinden kim çıkarsa çıksın, kim olursa olsun, Abdullah Gül veya bir başkası hiç fark etmez, Cumhurbaşkanı’na saygısını bir yere kadar korur, ama bir noktadan sonra “Kusura bakmayın ama ben de Başbakan’ım” der. Dedim ya, Cumhurbaşkanı olan kişi, oğlunu Başbakan yapıp onun üzerinden ülkeyi kendi bildiği gibi yönetmeye kalksa dahi oğul da bir yerde “Baba bir dur” diyecektir. Bu nedenle kim ne yazarsa yazsın, kim ne derse desin, kim neye heveslenirse heveslensin fark etmez. Başbakanlık başbakanlıktır. Velev ki, Anayasa değiştirilsin. O ayrı...   Anayasa değişir mi? “ANAYASA değişsin, o ayrı” dedik de, peki Anayasa değişir ve başkanlık sistemine geçilir mi? Vallahi bugün artık zor görünüyor. Düşünsenize, başkanlık sistemine geçilirse parlamentonun işlevi azalacak. Siz bakmayın bazılarının “artacak” demesine, Türkiye’de artmayacağını herkes gün gibi biliyor. Kuvvetler ayrılığı prensibinin işlemediği yerde başkanlık sisteminde parlamentonun işlevi artmaz. Dahası, başkanlık sisteminde bakanlar parlamentodan değil, parlamento dışından seçiliyor. Hangi parlamenter bir gün bakan olma ihtimalini veya bakanlarla aynı sıraları paylaşma ihtimalini ortadan kaldıracak bir değişikliği ister ki!   Gerçekti, hayal oldu 17 Aralık operasyonu sırasında 4 bakan hakkında TBMM’ye yollanan fezlekelerin gidişatını izliyorsunuz herhalde. AK Parti, fezlekelerin yerel seçim öncesi okunmasını engellemek için çeşitli oyalama taktikleri geliştirdi. Sonunda AK Parti’nin önerisiyle bir soruşturma komisyonu kurulmasına ve fezlekelerin burada incelenmesine karar verildi. Komisyon kuruldu ama AK Parti uzunca bir süre komisyona üye vermeyerek fezlekelerin incelenmesini geciktirdi. Sonunda AK Parti, komisyona üye verdi ve komisyon çalışmaya başladı. İlk icraat olarak da fezlekelerin “okunmadan ve açılmadan iadesine” karar verdi. Doğrusu bu fezlekelerin içeriğinde “bu kadar korkulacak ne olduğunu” merak ediyorum. Ama merakımızı gidermek mümkün olmayacak. Fezlekeler artık hayal oldu.   Ya cehalet ya rezalet SİYASETTE bir tarafın destekçisi olmak ayıp bir şey değil elbet, bunu hep söylüyoruz. Ama bir tarafa destek, karşı tarafa yalanla, iftirayla veya cehaletle saldırmak gerçekten çok ayıp. Bir gazete son yıllarda bunu çok fütursuz biçimde yapıyor. Kendi bilecekleri şey, karışamayız ama cehaletin bir noktadan öteye gidenini de biraz “hizaya getirmek” gerekiyor. Bu tarz yayın yapan gazetelerden birinde dün, Ekmeleddin İhsanoğlu’nun evinde yaptığı bir röportajın başka bir gazetede yayınlanmış fotoğrafı yer aldı manşette, koskocaman. Fotoğrafta Ekmeleddin İhsanoğlu ve ailesi görülüyor. Ekmeleddin İhsanoğlu’nun ayağında da ayakkabı var. Gazetenin manşeti de bu ayakkabı üzerine. “Evinde ayakkabıyla oturuyor.” Yani demeye getiriyor ki, o bizden değil. Öyle ya bunlara göre Müslüman, evinde ayakkabıyla değil terlikle oturur, eve ayakkabıyla giren Müslüman değildir. Ama bu gazeteyi yapanların bilmediği veya bilmeyi istemediği şu: Ekmeleddin İhsanoğlu’nun ayağındakiler sokak ayakkabısı değil, ev ayakkabısı. Pek çok kişinin evinde olan, çok ince tabanlı, çok yumuşak deriden yapılmış ve sokakta giyilmesi mümkün olmayan ev ayakkabılarından giymiş İhsanoğlu. Çünkü evinde misafir ağırlarken yalınayak olmanın doğru olmadığını bilecek kadar beyefendi belli ki. Yani bizim “pantufl” diye bildiğimiz, şimdilerde “pantufla” denilen ev ayakkabılarının deriden yapılmışı. Arda Turan’ın, Fatih Terim’in kızının düğün töreninde smokininin altına giydiği ayakkabılar da aslında bu tür bir ev ayakkabısı. Eğer o gazete bu çamuru atarken bu durumu bilmeden atıyorsa “cehalet”, bilerek atıyorsa “rezalet” demek lazım.   Kral idi Mısır’a BU döneme mahsus değil, her dönemin işadamları vardır. İktidar ilişkileriyle parlatılırlar, iktidar ilişkileriyle var olurlar. Sonra iktidar gider, işadamının işi biter. Kamuran Çörtük’ün mahkûmiyet haberini görünce aklıma geldi. Bir zamanlar “aile fotoğrafının” içinde yer alıyordu, önce başbakan, sonra cumhurbaşkanı olmuş bir kişinin. Kayınbiraderiyle ortak işleri vardı. İş yapabilmek için onunla ortak olmak gerekiyordu. İtalyanların dev firması Astaldi bile onunla ortak olmuş ve gazetelere ilan vermişti, “İşlerimizi bitirebilmek için Bayındır ile ortak olduk” diye. Hamisinin başbakanlığı bitti, cumhurbaşkanlığı bitti. O şimdi mahkûm. 5 yıla. Artık ne işi kaldı, ne adamlığı. Ders alan olur mu? Zannetmem. Ama ben yine duyurayım.   İlmi Araştırmalar PROFESÖR Yekta Saraç, Ekmeleddin İhsanoğlu’nun kitabıyla ilgili olarak kaleme aldığı eleştirinin orijinalini lütfetmiş. İlim Yayma Cemiyeti’nin “İlmi Araştırmalar” Dergisi’nin 1997 yılında yayınlanmış nüshası. Yekta Bey demek istiyor ki: “Ben bir Cumhurbaşkanı adayının değil, bir yazarın kitabıyla ilgili bir yazı yazdım. Üstelik de 17 yıl önce.” Dergi oldukça ilginçti. İçindeki makalelerin tamamını okudum. Milli Görüş hareketinin Türkiye’de siyasi bir başarı elde etmesinin arkasındaki fikri gücü de gördüm.

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Kendimizi peynir gemisinin kaptanı zannetmediğimiz zaman.

FatihAltaylı
X’te yanıtla

X’te yazı hakkında yorumlarınızı paylaşın.

FatihAltaylı
  • Geçmiş yazılar

TümüFatihAltaylı
Adalet
Köşe Yazıları
Adalet

Fatih Altaylı

Aralık 1, 2025

Bize Biraz Müsaade
Köşe Yazıları
Bize Biraz Müsaade

Fatih Altaylı

Ekim 6, 2025

Silivri Günlüğü - 73
Köşe Yazıları
Silivri Günlüğü - 73

Fatih Altaylı

Ekim 2, 2025

  • Videolar

TümüFatihAltaylı
"Şarkı yapmak mutlu adam işi değil" görseli
4 Gün Önce
FatihAltaylı
YouTube
Bedia Ceylan Güzelce & Özer Atik"Şarkı yapmak mutlu adam işi değil"Teke Tek Bilim ▷ https://www.youtube.com/@TekeTekBilim 00:00 Giriş 00:22 Bir günü nasıl geçiyor? 05:04 Müzik ile arası nasıl? 15:23 Şarkılarını nasıl yapıyor? 18:24 Yalçın Turan hayatına ne kattı? 20:08 Yaptığı programlarda etkilendikleri neydi? 23:37 Seyircide eskiden yeniye ruh hali değişiyor mu? 24:54 Yapay zekaya bakış açısı nedir? 30:36 Kapanış YouTube kanalına abone olmak için ▷ http://bit.ly/FatihAltayli Gazeteci - Yazar Fatih Altaylı, Youtube kanalına özel gündemi yorumluyor.
Aralık 14, 2025
"Yemek konusunda gerçekten pahalıyız" görseli
FatihAltaylı
YouTube
Bedia Ceylan Güzelce & Oğuz Yenihayat"Yemek konusunda gerçekten pahalıyız"Teke Tek Bilim ▷ https://www.youtube.com/@TekeTekBilim 00:00 Giriş 00:20 Bir günü nasıl geçiyor? 01:00 Kendi işini nasıl tanımlıyor? 06:43 Başına tuhaf şeyler geliyor mu? 08:50 Bir yeri beğenme kriterleri nelerdir? 13:27 Türkiye'ye ait olan ve tüm dünyanın bilmesini istediği neler var? 16:50 Türkiye'yi gezerken onu en çok şaşırtan ne oldu? 19:30 Türk ve Yunan mutfakları arasındaki rekabet hakkında ne düşünüyor? 21:06 Yurt dışına giderken yanında Türkiye'den ne götürüyor? 23:06 Yılbaşında yiyebileceğimiz öneriler listesi 27:28 Yemek konusunda bir yerin iyi olup olmadığını nasıl anlayabiliriz? 31:16 Gıdaların pahalılığı hakkında ne düşünüyor? 35:15 Türkiye'deki ve yurtdışındaki sokak lezzetleri arasında nasıl farklar var? 36:11 Sokak lezzetlerinde Türkiye'yi nasıl buluyor? 39:00 Türk mutfağı ve kültürünün sosyal medya üzerinden tanıtımları 42:00 Yemek sektöründeki güvensizlik ve denetimsizlik 42:36 İçerikleri hangi kanallardan takip edilebilir? 43:45 Türkiye'de asla unutamadığı lezzetler 46:00 Yurtdışından misafirleri gelse yemek için nerelere götürür? 50:20 Yapmayı düşündüğü başka ne tür projeler var? 52:03 Kapanış YouTube kanalına abone olmak için ▷ http://bit.ly/FatihAltayli Gazeteci - Yazar Fatih Altaylı, Youtube kanalına özel gündemi yorumluyor.
Aralık 7, 2025
Fatih Altaylı'nın savunması - Barolar Birliği Başkanı Avukat Erinç Sağkan görseli
FatihAltaylı
YouTube
Videolar yorumluyorFatih Altaylı'nın savunması - Barolar Birliği Başkanı Avukat Erinç SağkanTeke Tek Bilim ▷ https://www.youtube.com/@TekeTekBilim YouTube kanalına abone olmak için ▷ http://bit.ly/FatihAltayli Gazeteci - Yazar Fatih Altaylı, Youtube kanalına özel gündemi yorumluyor.
Aralık 5, 2025