
Fatih Altaylı
Yazı İçeriği
Telefon
Merak etmeyin pahalı saati de var!
SİRO ne durumda!
Yalanlanan doğrular
NE ZAMAN İNSAN OLURUZ?
Telefon
Fatih Altaylı
Ağustos 22, 2024
Yazı İçeriği
Telefon
Merak etmeyin pahalı saati de var!
SİRO ne durumda!
Yalanlanan doğrular
NE ZAMAN İNSAN OLURUZ?
Merak etmeyin pahalı saati de var!
CHP sözcüsü Deniz Yücel’in telefonunun SIM kartı klonlanmış ve Yücel’in kimlik bilgileri kullanılarak adına bir SIM kart çıkarılarak telefonu ele geçirilmiş ve WhatsApp uygulamasına girilerek profiline Meclis Saldırganı’nın fotoğrafı koyulmuş, tehdit mesajları yollanmış.
Deniz Yücel de şimdi Turkcell aleyhine dava açacakmış.
Şaşırdım.
Telefonun klonlanmasına değil.
Deniz Yücel’in Turkcell hat kullanmasına.
Ben kendi adıma zaten uzunca bir süredir, Ensar Vakfı skandalından beri Turkcell’le bağlantımı kestim.
Ama bir siyasetçinin, muhalefet partisi sözcüsünün hâlâ Turkcell kullanıyor olması da çok garibime gitti.
Türkiye’de zaten kişisel iletişimimiz güvende değil.
Yasa içi, yasa kenarı, yasa dışı dinlemeler bu memlekette hayatımızın bir parçası.
Emniyet güçleri ya da benzeri yasal kurumlar zaten hepimizi yasal olmayan biçimlerde de olsa dinliyor olsa da, yönetimi tamamen iktidarın elinde bulunan ve geçmiş yıllarda bazı personelinin müşteri bilgilerini paylaştığı ortaya çıkan Turkcell’i tercih ediyor olmak muhalefet sözcüsü açısından pek de akıllıca bir iş olmamış.
Ben muhalefet milletvekili olsam, yönetimi bu kadar siyasi iktidarın elinde olan bir GSM şirketinin hattını kullanmayı göze almazdım.
Konuşmaların içeriğine ulaşmasalar bile en azından kimlerle görüştüğümü izliyor olmaları bile hoşuma gitmezdi.
Bu arada Deniz Yücel’in kimlik bilgilerinin kullanılması da ayrı bir zafiyeti ortaya çıkardı.
Aylar, yıllardır tüm vatandaşların kimlik bilgileri ortalıkta, bunları satan çeteler var diye bağırıyorduk.
Dönemin İçişleri Bakanı ise yalanlayıp duruyordu.
Şimdi gördünüz herhalde kimin yalan söylediğini.
Dün memleketin keyifsiz gündemine, keyifli bir mevzu aniden giriverdi.
Rahmi Koç’un saati.
Türkiye’nin en varlıklı ailesinin reisi, taraftarı olduğu Beşiktaş’ın yönetimi kurulu üyeleri ile verdiği bir fotoğrafta kolunda Swatch marka 80-90 Euro’luk görüntülenince saat üzerinden bir görgülülük, görgüsüzlük tartışması başladı.
Ucuz saat takan Rahmi Koç görgülü, pahalı saat takanlar ise görgüsüz ilan edildi.
Oysa konunun ne görgü ile alakası var ne de zenginlik ile.
Rahmi Bey, büyük ihtimalle yazın tekneye gidip geldiği, daha spor giyindiği için plastik bir Swatch’ı tercih etmiş olmalı.
O fotoğrafta Rahmi Bey’in yanında duran Türkiye’nin en zengin iş insanı ünvanlı Hüsnü Özyeğin’in saati fotoğrafta görünmüyor ama gayet iyi biliyorum ki, onun da kolunca daha da ucuz bir Casio saat var.
Üstelik Rahmi Bey’in kolunda farklı zamanlarda, farklı saatler gördüğümü hatırlıyorum.
Galiba en fazla da IWC’nın Portuguese modeline rastlardım Rahmi Koç’un kolunda. (Hüsnü Özyeğin ise asla pahalı saat takmaz ve hep plastik bir Casio ile dolaşır)
Mesela o saati takınca daha mı az görgülü oluyor Rahmi Bey.
Saat ne bir görgü meselesidir ne de bir zenginlik.
Tamamen zevk ve merak konusudur.
Mesela Louis Vuitton’un ve aklınıza gelen lüks markaların neredeyse tamamının sahibi, 240 milyar dolarlık servetiyle Rahmi Koç’tan en az 50 kat daha zengin Bernard Arnault görgüsüz mü ki, kolunda sık sık Patek Philippe’in Tiffany mavisi Nautilus’u ile görünüyor.
Buna karşın 200 milyar dolar civarında bir serveti olan ve en az bir o kadarını da yıllar boyu çeşitli vakıflara bağışlamış olan Bill Gates, kolunda Rahmi Bey’in Swatch’ından da ucuz 60 dolarlık bir Casio Duro ile dolaşınca daha mı görgülü oluyor.
Zenginler sıralamasının üst sıralarında dolaşan Jeff Bezos, genelde birkaç bin dolarlık bir Ulysse Nardin ile gezdiği için orta karar görgülü mü!
Hadi onlar yeni zengin diyelim.
Koleksiyonunda birkaç Patek, bir Parmigiani, birkaç Cartier, en az bir Breguet, bir Jaeger - Le Coultre ve bir de gayet makul fiyatlı Hamilton bulunduran İngiltere Kralı Charles da görgüsüz ya da sonradan görme sınıfına mı giriyor!
Saat zevki ne servetle orantılıdır ne de saate verilen paranın miktarı ile.
Tamamen bir zevk, bir keyif, saati üreten zanaatkara saygı meselesidir.
Ne ucuz saat takmak insanı görgülü yapar, ne de pahalı saat takmak görgüsüz.
Ya da tam tersi.
Bir tek Richard Mille konusunda şüphem var.
Onu da zaten Elon Musk’tan başka takan pek yok.
SİRO ne durumda!
TOGG’un CEO’su değerli Gürcan Karakaş TOGG fabrikası inşaat halinde iken beni davet etmişti ve kendisi ile beraber fabrika inşaatını gezmiştik.
Karakaş heyecanla bana fabrikayı anlatırken, aynı dev arazi içindeki bir bölgeyi işaret etmiş ve oraya da elektrikli araç bataryası temin edecek büyük bir fabrikanın kurulacağını ve sadece TOGG değil, ileride Türkiye’de üretilecek tüm elektrikli araçların bataryalarının buradan temin edilebileceğini ve hatta ihracat yapılacağını anlatmıştı.
Bunun için ABD merkezli bir Çin teknoloji firması olan Farasis ile anlaşılmıştı.
Karakaş’ın anlattığı kadarı ile her araçta yaklaşık 500 kg’lik bir batarya paketi vardı ve bunların Çin’den gelmesi çok ciddi bir lojistik yüküydü ve Farasis ile kurulacak fabrika maliyetleri çok aşağı çekecek, teknolojik üstünlük de sağlayacaktı.
TOGG-Farasis ortaklığının adı da konmuştu.
SİRO.
Aradan 4 yıl geçti.
SİRO hâlâ faaliyete geçmedi.
Mehmet Şimşek, Türkiye’nin yeni gelen yatırımlarla elektrikli araç konusunda bölgesel bir üs olacağını söyleyince aklıma geldi.
Sahi SİRO ne durumda!
Yalanlanan doğrular
Erol Mürtercimler herkesin bildiği bir sırrı dile getirdi.
Dezenformasyonla Mücadele Merkezi hızla yalanladı.
Ankara’da herkesin, İstanbul’da ise belirli bir çevrenin bildiği sır şu.
“Mehmet Şimşek istifanın eşiğinden döndü. Cevdet Yılmaz devreye girmese istifa edecekti”
Mütercimler bunu yazdı ve yalanlandı.
Oysa Mütercimler’in yazısındaki yanlış bu değildi.
Haberin bu bölümü doğru, yanlış olan zenginlerin vergisine af getirilecekti kısmı.
Zenginlere vergi affı getirecekti iddiası, Ankara’da Mehmet Şimşek’i yemek için uğrayan bir grubun yalanı.
Şimşek’in böyle bir vergi affı planı falan yoktu, hiç olmadı.
Şimşek’i rahatsız eden ve istifayı düşünmesine neden olan Beştepe Sarayı’ndaki bazı kişilerin kendi hakkında tezvirat yapması ve her fırsatta Şimşek politikalarını kötüleyerek, Şimşek yüzünden enflasyonunun yükseldiğini iddia etmesi ve bunu bir karalama kampanyasına dönüştürmeleri.
Hazırladığı vergi paketinin Cumhurbaşkanlığı tarafından kuşa çevrilmesini bile sineye çeken Şimşek, bu tezvirata artık dayanamayıp istifa kararı almıştı.
Ancak bu hiç zaman eyleme dönüşmedi.
Gerçekten de Cevdet Yılmaz Şimşek’i teskin etti, sakinleştirdi ve kendisine güvenildiğini, bu dedikoduculara kulak asmamasını, onları ciddiye almamasını rica etti.
Şimşek de bu destek üzerine öfkesini bastırdı ve devam kararı aldı.
Tüm bu anlattıklarım yaklaşık 3 hafta önce meydana gelen gelişmeler.
Şimşek dedikodusu yapıp, Şimşek’i kaçırmaya çalışanlar ise Saray’daki bazı danışmanlar.
Ekonomi bürokrasisi bunların Şimşek geldiği günden beri “insider trading” yapamadığını ve bu yüzden rahatsız olduklarını, Şimşek’i de bu yüzden yemeye çalıştıklarını söylüyorlar.
Peki herkesin bildiği bu gerçekler niye yalanlandı?
Bugünün Türkiye’sinde artık gerçekleri yalanlamak çok moda da ondan.
NE ZAMAN İNSAN OLURUZ?
İktidara yakın müteahhitler depremdeki ölümlerin hesabını vermeden salıverilmediği zaman.
X’te yazı hakkında yorumlarınızı paylaşın.
Geçmiş yazılar
Videolar
Zeki Demirkubuz yorumluyor
Fatih Altaylı YORUMLAYAMIYOR: "Hak"
Eylül 15, 2025
Bedia Ceylan Güzelce & Müfit Can Saçıntı
"Gülmek bir savunma mekanizması"
Eylül 14, 2025