İstanbul 19°
FatihAltayli

Fatih Altaylı

Diğer yazılarıFatihAltaylı

Yazı İçeriği

  • Sonunda yüksek teknolojinin önemini anlamaya başlayanlar var

  • Tek suçlu AKP değil elbet

  • İş insanları haklı imiş

  • NE ZAMAN İNSAN OLURUZ?

detail banner reklam

Sonunda yüksek teknolojinin önemini anlamaya başlayanlar var

FatihAltaylı
Köşe Yazısı

Fatih Altaylı

Eylül 20, 2024

Yazı İçeriği

  • Sonunda yüksek teknolojinin önemini anlamaya başlayanlar var

  • Tek suçlu AKP değil elbet

  • İş insanları haklı imiş

  • NE ZAMAN İNSAN OLURUZ?

Tek suçlu AKP değil elbet

Sonunda birileri daha “yüksek teknoloji” meselesinin önemini kavramaya başladı.

Bu köşeyi uzun zamandır okuyanlar, Teke Tek Bilim programlarını yıllardır izleyenler, Türkiye’nin yüksek teknoloji üretimi ve sanayii konusunda ne kadar dertlendiğimi bilirler.

Sık sık karşılaştırmalarla, ülke kıyasları ile özellikle AKP iktidarı döneminde ne kadar geride kaldığımızı anlatmaya çalıştım hep.

Prof. Ufuk Akçiğit ile yaptığımız tüm programlarda bu meseleyi net sayılarla dile getirdik.

Sonuç?

Sonuç hikaye.

Ne dinleyen oldu, ne umursayan.

Ülkenin tüm kaynaklarını ve hatta gelecekteki kaynaklarını betona ve asfalta gömen AKP iktidarı tınmadı bile.

Yol yaptırdılar, köprü yaptırdılar, bina yaptırdılar, devleti onlarla yıl sürecek taahhütler altına soktular.

Ama yüksek teknolojiye, bırakın yükseğini teknolojiye zerre önem vermediler.

Kritik tüm parçaları ithal birkaç İHA, benzeri yıllar önce İspanya’da imal edilmiş ve tüm kritik unsurları ithal malzemeye dayanan bir “sözde” uçak gemisi falan ile gözümüzü boyadılar.

Siyasi yazılarımın yasaklı olduğu dönemde Vietnam’a gittim ve sanki gezi yazısı gibi Vietnam’daki teknoloji üretimine yapılan yatırımı anlattım. Çip fabrikaları kurduklarını gösterdim. O gün dünyanın en büyük mikroçip üreticisi olan Intel’in Vietnam’a kurduğu fabrikayı anlattım belki anlarlar diye.

İlgi duymadılar.

Ben yazmaktan bıktım, siz belki okumaktan bıktınız, AKP döneminde yüksek teknoloji ihracatımız arta arta sayısal olarak yüzde 50 civarında arttı. Toplam ihracata oranla ise geriledi. Toplamı 2,5 milyar dolar civarında.

Aynı dönemde Vietnam’ın yüksek teknoloji ihracatı 250 kat artarak 130 milyar dolara yaklaştı.

Hadi orası uzak.

Yakınımızdaki Çekya’nın 2022 yüksek teknoloji ihracatı sadece son 10 yıl içinde 10 kat artarak 43 milyar dolara çıkmış.

Polonya yine 10 yıl içinde yüksek teknoloji ihracatını 2 milyar dolardan 26 milyar dolara çıkarmış.

Ben yıllardan beri bunları anlatıp durdum. Kah burada, kah televizyonda.

Kimse umursamadı.

Ne iktidar, ne iş dünyası, ne de medya.

Neyse ki iki gündür gerek bazı iş insanlarının, gerek bir iki medya organının sonunda bu meseleye uyandığını ve bu meseleyi mesele etmeye başladığını görüyorum.

Geç de olsa sevindirici.

Bu yüksek teknolojideki geri kalmışlığımızın tüm faturasını AKP’ye yükleyecek değilim.

Elbette payları, hataları, umursamazlıkları büyük.

Ama bu geri kalmışlığın nedenleri çok daha gerilere uzanıyor.

Bakın bugün Güney Kore’nin ihracatında yüksek teknoloji ürünlerinin payı yüzde 25’ler civarında.

Ve Güney Kore ve teknoloji denince akla gelen firmalardan biri Samsung.

Samsung’un bugün alanında en iyi ve güçlülerden biri olan elektronik bölümü Samsung Electronics 1969 yılında kurulmuş.

Peki Samsung Electronics’den 2 yıl önce, 1967 yılında Türkiye neyi kurmuş!

Samsung Electronics ile benzer alanlarda üretim yapmayı ve teknoloji geliştirmeyi amaçlayan NETAŞ’ı. İçindeki yabancı ortaklık daha sonra Ecevit döneminde satın alındı ve tam yerli oldu.

Yine aynı yıllarda PTT bünyesinde PTT ARLA kuruldu ve sonrasında Teletaş’a dönüştü.

Her ikisi de yüksek teknoloji üretmek için kurulmuştu.

1970’lerin ortasında askerî elektronik sanayi olarak ASELSAN, birkaç yıl sonra da yine askerî amaçlı HAVELSAN kuruldu.

Sonra ne oldu.

Yere göğe koyamadıkları Turgut Özal geldi.

1980’lerin sonunda hem NETAŞ’ı, hem Teletaş’ı “özelleştirme” adı altında uluslararası rakiplerine sattı.

Her iki firma da teknoloji üretemez hale geldi.

İçindeki nitelikli personel dağıldı.

Pek çoğu yurt dışına gitti ve oralarda teknoloji şirketlerinde çalıştılar, kendileri teknoloji şirketleri kurdular, patent ürettiler, zengin oldular.

Özal ASELSAN ve HAVELSAN’a dokunamadı, onları yabancılara peşkeş çekemedi.

Bu yüzden bugün bu ikisi hâlâ var ve hâlâ gururumuz işler yapıyorlar.

Özal’ın neden olduğu bu açık kapatılabilir miydi!

Elbette kapatılabilirdi.

Ama AKP çok kıymetli 22 yılı harcadı.

Harcamaya da devam ediyor.

O sokak röportajlarında gördüğünüz emekli amcalar var ya.

Onlar torunlarının geleceğini harcıyorlar.

Ama o kadar şuursuzlar ki, neyi harcadıklarını dahi bilmiyorlar.

İş insanları haklı imiş 

Yıllardır iş insanlarının kendi adlarına vakıf üniversitesi kurmak yerine var olan iyi üniversitelere yardım etmesini, oralarda kendi adlarını taşıyan enstitüler kurup, onları fonlaması gerektiğini savunurum.

Dünyada bu iş böyledir.

Bunların en bilineni Rockefeller’in fonladığı Chicago Üniversitesi’dir.

Harvard, Yale, Columbia gibi üniversiteler de iş dünyasından gelen bağışlarla yaşarlar, Harvard’a gelen yıllık bağış miktarı bizim YÖK’ün toplam bütçesinden fazladır.

Bizde ise iş insanları kendi adlarına üniversite kurar, genelde devletten arazi alır, buraya bina yapar ve bunu üniversite zannederler.

Ben de bunun doğru bir iş olmadığını söylerim çünkü bu şekilde kurulan onlarca üniversiteden sadece bir bilemedin ikisi üniversite olmayı becermiştir.

Yıllar önce bu vakıf üniversitesi saçmalığına karşı, Boğaziçi Üniversitesi Rektörü Sevgili Üstün Ergüder, iş insanlarını üniversite içinde fakülte ya da enstitü kurmanın daha doğru olduğuna ikna etmeye çalıştı.

Nitekim bazılarını etti de.

İlk adım Aydın Doğan’dan geldi.

Aydın Doğan aslında atla deve olmayan bir paraya Boğaziçi Üniversitesi içinde adını taşıyacak bir enstitüye kaynak sağlamayı kabul etti.

Enstitü kuruldu ama bunu iş insanların kabul ettiren Üstün Ergüder, üniversite yönetim kuruluna bunu kabul ettiremedi ve proje atıl kaldı.

Kurulabilen tek enstitü Aydın Doğan Enstitüsü oldu.

Ve dün Cumhurbaşkanı Erdoğan bu enstitünün de adını ortadan kaldıran bir karara imza attı.

Ve ben haksız çıktım.

İş insanları haklı çıktı.

Türkiye gibi yönetilen bir ülkede kimse parasını başkasının kontrolüne hele hele siyasetçilerin iki dudağının arasındaki bir işe vermez.

O iş sadece ve sadece ülke yararına olup, iş insanına yalnızca onuru kalacak olsa bile.

Bu siyaset kafası ile olmaz.

Olmuyor, olmayacak.

Bu kafalar ile, bu pisliğin içinde debelenmeye devam edeceğiz.  

NE ZAMAN İNSAN OLURUZ?

Timsahın ağzından kurtulmak için çırpınan ve sonunda başaran antilop kadar cesur ve yılmaz olduğumuz zaman.

FatihAltaylı
X’te yanıtla

X’te yazı hakkında yorumlarınızı paylaşın.

FatihAltaylı
  • Geçmiş yazılar

TümüFatihAltaylı
Silivri Günlüğü - 61
Köşe Yazıları
Silivri Günlüğü - 61

Fatih Altaylı

Eylül 16, 2025

Silivri Günlüğü - 60
Köşe Yazıları
Silivri Günlüğü - 60

Fatih Altaylı

Eylül 15, 2025

Silivri Günlüğü - 59
Köşe Yazıları
Silivri Günlüğü - 59

Fatih Altaylı

Eylül 15, 2025

  • Videolar

TümüFatihAltaylı
Fatih Altaylı YORUMLAYAMIYOR: "Türkiye" görseli
2 Gün Önce
FatihAltaylı
YouTube
Mehmet Demirkol yorumluyorFatih Altaylı YORUMLAYAMIYOR: "Türkiye"Teke Tek Bilim ▷ https://www.youtube.com/@TekeTekBilim YouTube kanalına abone olmak için ▷ http://bit.ly/FatihAltayli Gazeteci - Yazar Fatih Altaylı, Youtube kanalına özel gündemi yorumluyor.
Eylül 17, 2025
Fatih Altaylı YORUMLAYAMIYOR: "Hukuk Devleti" görseli
3 Gün Önce
FatihAltaylı
YouTube
Barış Terkoğlu yorumluyorFatih Altaylı YORUMLAYAMIYOR: "Hukuk Devleti"Teke Tek Bilim ▷ https://www.youtube.com/@TekeTekBilim YouTube kanalına abone olmak için ▷ http://bit.ly/FatihAltayli Gazeteci - Yazar Fatih Altaylı, Youtube kanalına özel gündemi yorumluyor.
Eylül 16, 2025
4 Gün Önce
FatihAltaylı
YouTube

Zeki Demirkubuz yorumluyor

Fatih Altaylı YORUMLAYAMIYOR: "Hak"

Eylül 15, 2025

5 Gün Önce
FatihAltaylı
YouTube

Bedia Ceylan Güzelce & Müfit Can Saçıntı

"Gülmek bir savunma mekanizması"

Eylül 14, 2025