
Fatih Altaylı
Yazı İçeriği
İnanmış bir kişi bile büyük güçtür
250 nire, 600 nire
Özneye göre yorum
NE ZAMAN İNSAN OLURUZ?
İnanmış bir kişi bile büyük güçtür
Fatih Altaylı
Ocak 12, 2025
Yazı İçeriği
İnanmış bir kişi bile büyük güçtür
250 nire, 600 nire
Özneye göre yorum
NE ZAMAN İNSAN OLURUZ?
250 nire, 600 nire
Bozuk düzenle mücadele etmek söz konusu olunca vatandaşlarda hep bir karamsarlık, hep bir yetersizlik hissi var.
“Ben tek başıma ne yapabilirim ki?” söylemi çok yaygın.
Bu aslında görevini yapmamayı, tembelliği ve her şeyi başkasından beklemeyi anlatan bir cümle.
“Beni uğraştırmayın, siz uğraşın. Başımı da belaya sokmayın”ın özeti.
Oysa bir tek kişi bile çok şeyi değiştirebilir ve ille de “Atatürk” olmaya onun kadar zeki, gayretli ve etkili olmaya gerek yok.
Her birimizin gücümüz ölçüsünde yapabileceği küçük küçük değişiklikler var.
Ve bunların toplamı aslında büyük bir değişimi sağlayabilir.
Örnek mi!
Mustafa Ezici.
Ezici benim 27 yıl önce, çevreci bir sanayici olarak tanıdığım genç bir adamdı.
Önce büyükbaş hayvanlarda antibiyotik kullanımı, sonra hidrojenize yağ kullanımının topluma verdiği zararlar, ardından atık yağların su kaynaklarında yaptığı tahribat gibi konulara eğilen ve sanayicilikten gelen parasını buralara harcayan bir adam olarak karşıma çıkmıştı.
Kamuoyu onu son olarak taze meyve ve sebzelerdeki tarım ilacı artıklarına karşı verilen mücadelede tanıdı.
Bu mücadeleyi basında önce ben, sonra Oda TV başta olmak üzere çeşitli yayın kuruluşları, Yılmaz Özdil ve bazı başka meslektaşlarımız sürdürdük.
Ama verilerin büyük bölümünü hiç üzerine vazife değilken küçük çocuğunun hastanelik olması üzerine araştırmaya başlayan ve her şeyi test ettirerek büyük market zincirlerini karşısına almaktan çekinmeyen Mustafa Ezici topladı ve bizlerle paylaştı.
Başıma iş açılır diye düşünmedi.
İş yaptığı firmaları “Benimle çalışmayı bırakılar” diye kayırmaya çalışmadı.
Nezaketle de olsa, bakanlığı da karşısına almaktan çekinmedi.
Sonuç!
Sonuç net. Tarım ve Orman Bakanlığı yurt içinde üretilen ve yurt dışından ithal edilen gıdaların kontrolünde uygulanacak pestisit kalıntı limitlerinde güncelleme yapmak zorunda kaldı.
Yani bundan böyle çocuklarımız da biz de daha az zehirleneceğiz, daha gelişmiş ülke standartlarında meyve sebze yiyeceğiz. (Tabii bakanlık denetimleri de doğru düzgün yaparsa)
Açık söyleyeyim.
Bu, bir kişinin başarısıdır.
“Tek başıma ben ne yapabilirim ki!” deme tembelliğinin arkasına saklanmayan tek bir kişinin.
Biliniz ki, doğru bir işin peşinde iseniz, tek başınıza bile olsanız çok güçlüsünüz!
Örneği karşımızda duruyor!
Yılbaşı arifesinde Çorum Yenice Demiryolu hattı ihalesini gündeme taşımıştık.
İlk planlamada maliyeti 40-45 milyar TL arasında hesaplanırken sonra hesaplayan kuruluş değiştirilerek maliyeti 84 milyara çıkarılan, sonra da yılın son günü yapılan “tiyatro” bir ihale ile önceden açıkladığımız şirkete verilen demiryolu hattı ihalesi.
Hem “edepli” bürokrasi, hem de sektörün müteahhitler dahil tüm paydaşları “Türkiye’de adaletin A’sı, utanmanın U’su kalmış ise bu ihale iptal edilir” diye düşünüyordu.
Ancak ihale komisyonu Cuma günü itibarıyla ihale sürecini ve sonucunu onaylayıp Bakanlığa yolladı.
Tezgahı kuran bakanlığın, dışardan bir “talimat” gelmeden bu ihaleyi iptal edeceğini düşünmek safdillik olur.
Peki “İptal edin” emri gelir mi, emir demiryolunu keser mi!
Bana bu bilgileri aktaran Ulaştırma Bakanlığı bürokratına böyle bir olasılık olup olmadığını sordum. Çünkü bildiğim kadarı ile kendisi de AKP’ye çok uzak biri değil.
“Zannetmiyorum” dedi.
“Bunu ancak Sayın Cumhurbaşkanı iptal edebilir. Onun talimatı ile olur. Onun bu ihaleden ve ihalenin yapılış biçiminden haberi olduğunu bile zannetmiyorum. Haberi varsa da yazılanları muhalif basının ve muhalefetin iş yapılmasını engelleme çabası olarak gösterip öyle aktarıyorlardır. O da sahip çıkıyordur” diye görüşünü aktardı.
Peki ben iş yapılmasına karşı çıktığım için mi bu ihaleyi yazıp duruyorum.
Elbette hayır.
Sadece bu iş öncelikli bir iş değil ve fiyatı fahiş.
Devlet yüzde 50 faiz ile borçlanırken, dolara verilen faiz yüzde 30’u bulurken öncelikli olmayan böyle projelere para aktarırsan enflasyonla mücadele falan edemezsin.
Sadece faizden ötürü bu projenin devlete maliyeti görünenin en az yüzde 50 fazlasıdır.
Kurgulanmış ve önceden belirlenmiş birilerine gerçek maliyetinin iki katı fiyatla verilmesi ise rezaletin asıl büyük tarafıdır.
Devletin resmî yatırım programında bu hattın maliyeti 40 milyar TL’nin biraz üzerinde görünüyor. İhale çıkışı 84, kazananın verdiği fiyat 75.
Bu hesapla kilometre başına maliyet 600 bin avro.
Peki Türkiye’de yapılan veya hâlâ yapımı süren demiryollarında kilometre başı ortalama maliyet ne?
250 bin avro.
Hadi inşaat maliyetleri arttı de olsun 300.
AKP usulü olduğu için 50 de siyaset payı de, olsun 350.
Bilmem derdimizi anlatabildik mi!
Bizim engellemeye çalıştığımız konu bu.
Başka bir şey değil!
Özneye göre yorum
Görüntüleri izlemişsinizdir.
Aydın’da AKP teşkilatı bir grup Aydınlı çocuğu Cumhurbaşkanı’nın yanına getirip, el öptürüyor.
Cumhurbaşkanı de sık sık yaptığı gibi çocuklara harçlık veriyor, el öpene 200 TL toka ediyor.
Sıranın sonuna da eski bir Türkiye Güzeli olduğunu öğrendiğimiz Aydın Milletvekili Seda Sarıbaş da katılıyor ve o da el öperek 200 TL’yi kapıyor.
Allah bin bereket versin!
Görüntüler komik, eğlenceli, neşeli.
Cumhurbaşkanı Sarıbaş’ı tanıdı da şaka mı yaptı, çocuk veya sıradan vatandaş mı zannedip 200 TL harçlık verdi bilmiyoruz.
Muhtemelen takılmak için yaptı.
Muhtemelen!
Cumhurbaşkanı’nın bu yaptığı haber olunca düşündüm.
Acaba bunu yapan, yani milletvekiline elini öptüren ve sonra da 200 TL bahşiş veren Cumhurbaşkanı Erdoğan değil de, ana muhalefet lideri Özgür Özel olsaydı necip Türk basını acaba neler neler yazardı.
Zannederim hiç de bugün baktığı gibi bakmaz, “Özel’den büyük ayıp: Milletvekiline elini öptürdü, yetmezmiş gibi bir de bahşiş verdi” başlıkları atılırdı.
Dahası kendi partisi ve seçmenleri de demediğini bırakmaz, “Kılıçdaroğlu bile bunu yapmazdı” diye yaylım ateşine başlardı.
NE ZAMAN İNSAN OLURUZ?
Kendimize inandığımız zaman.
X’te yazı hakkında yorumlarınızı paylaşın.
Geçmiş yazılar
Videolar