İstanbul 13°
FatihAltayli

Fatih Altaylı

Diğer yazılarıFatihAltaylı

Yazı İçeriği

  • Silivri Günlüğü - 70

detail banner reklam

Silivri Günlüğü - 70

FatihAltaylı
Köşe Yazısı

Fatih Altaylı

Ekim 2, 2025

Yazı İçeriği

  • Silivri Günlüğü - 70

Silivri Günlüğü - 70

Selamlar Emre Beyefendi…

Herkese selamlar, sevgiler, hürmetler…

Emreciğim bu hafta fazla uzun olmayan programlar yapacağımızı söylemiştim.

O yüzden uzatmadan dünden kalan gündem konularına girelim.

Öncelikle Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın Milli Muharip uçağımız Kaan’ın motorları ile ilgili açıklamasına bakalım.

Fidan, Kaan’da kullanılacak jet, daha doğrusu turbofan motorlarının uzun süredir ABD kongresinden onay beklediğini ve bu yüzden programın aksadığını anlattı.

Bir de ne göreyim, herkes pek bir şaşırdı.

İktidar yanlıları Hakan Fidan’a çok kızdılar, muhalefet ise “Hani yerli ve milliydi” dediler.

Kabak gibi ortada olanın Dışişleri Bakanı tarafından dillendirilmesine kızdı bir taraf.

Diğer taraf ise uçağın pek çok parçasının yabancı menşeili olduğunu yeni öğrenmiş gibi yaptı.

Oysa biz burada yıllardır bunu anlatıp durduk.

Bırakın diğer parçalarını, Kaan’ın da Kızıl Elma’nın da ve neredeyse tüm savunma sanayi ürünlerinin de motorları yabancı.

Yerli tank Altay’ın, yerli motor sahibi olabilmesi için yıllardır çalışılıyor.

Bahsettiğim motor öyle atla deve değil.

1500 beygirlik bir dizel motor.

İHA’larımızda da pek çok parçanın yanı sıra motorlar da hep yabancı menşeili.

Biz bunu hep hatırlattık.

Kaan ve Kızılelma’da ABD’nin Türkiye’ye daha önce verdiği, yanlış hatırlamıyorsam F110GE motorlar kullanıldı.

Bunlar F-16’ların motorları.

Amerika Türkiye’ye 10 adet yedek motor vermişti.

Biz de burada sorduk “Seri üretime geçince ne olacak?” diye.

Türkiye’nin yıllardır süren bir turbofan motor üretim projesi var.

Daha önce İngiliz Rolls Royce ile yanılmıyorsam Kale Grup’un Çanakkale’de kuracağı bir fabrika vardı, motor fabrikası.

Sonra İngiltere üçüncü ülkelere uçak veya motor satışı için İngiltere’nin onay şartını getirmek isteyince bu anlaşma iptal oldu.

Şimdi başka bir fabrika söz konusu ama bence en az 10 yılı vardır.

Bilemediniz 6-7…

Tabii onda bile tam yerlilik mümkün değil.

Bazı parçaları, kullanılacak metal, malzeme, pek çoğu dışa bağımlı.

En azından nadir toprak elementleri için Çin’e bağımlı olacak.

Bunda da gariplik yok.

Daha birkaç gün önce burada anlattım.

Amerika’nın imal ettiği F-35’lerde Çin üretimi nadir toprak elementi mıknatıslar olduğu anlaşıldı.

Amerika paniğe kapıldı.

Bu, her yerde böyle.

Herkes birbirine bağımlı.

Yarın kendi jet motorumuzu yapsak da kullanacağımız hammadde itibari ile yine bağımlı olacağız.

Sadece biz değil, herkes birbirine bağımlı.

Şu anda tüm gelişmiş ülkeler az veya çok bu bağımlılığı fark ettiler ve panikteler.

Bizde ise Hakan Fidan’ın herkesin bildiği bir gerçeği yüksek sesle dile getirmesi üzerine kıyamet koptu.

Peki şunu sorayım, donanmamızın en büyük gemisi TCG Anadolu’nun motorları yerli mi, dizaynı yerli mi?

Burada önemli olan dizayn ve diğer fikri mülkiyetlerin kime ait olduğu.

Tabii üretimde kullanılan maddeler de özellikle savunma sanayinde mümkün olduğunca yerli olmalı.

Hatta Ukrayna’daki uçak motor fabrikasını alıp getirelim demiştik.

O iş çözülür ama biliyorsun artık savaş aletleri, hatta tüfekler bile birer hareketli bilgisayar.

Peki içindeki yarı iletken parçaları, çipleri yapabiliyor musun?

Ya da kaç ülke yapabiliyor?

Bugün tüm ülkeler enerji ve savunma sanayinde bu panikte.

“Ne kadar bağımsızız?” sorusunu herkes kendi kendine soruyor.

Bu işler işkembei kübradan atmakla olmaz.

Bunu ileride daha detaylı konuşuruz.

Fidan’ın bunu niye söylediği ise ayrı komplo teorilerinin konusu.

Cezaevinde eksik bilgi ile ahkam kesmeyeyim.

Uçaktaki gazetecilerin Cumhurbaşkanı’na soru sorup sormadığı konusundaki tartışmalara değinip günü kapatayım.

Evet dediğin gibi, ben de o uçağa bindim.

Ancak benim bindiğim uçak Cumhurbaşkanlığı uçağı değil, Başbakanlık uçağıydı.

Cumhurbaşkanlığı uçağına hiç binmedim.

Benim uçağa bindiğim dönemlerde üç ayrı Başbakanlık Basın Danışmanı ya da Müşaviri dönemi oldu.

İlki Ahmet Tezcan dönemi, ikincisi Akif Beki dönemi, üçüncüsü Lütfullah Göktaş dönemi…

Anlatacaklarımın tanığı onlardır.

Üçü de çok şükür sağ ve esen.

Bunlardan en özgürlükçü dönem Ahmet Tezcan dönemidir ama diğerlerinde de öyle soru toplamak, konu belirlemek, şunu sorun, bunu sormayın demek söz konusu değildi.

Uçağa genelde yayın yönetmenleri davet edilirdi.

Ben, Ertuğrul Özkök, Enis Berberoğlu, Nuh Albayrak, şimdi kaçak olan Ekrem Dumanlı, bazen Mehmet Ali Birand, Hasan Karakaya, Yusuf Ziya Cömert, Erdal Şafak, zaman zaman İsmail Küçükkaya, bir iki kere Serdar Turgut, Bugün Gazetesi’nin adını unuttuğum yayın yönetmeni gibi gazeteciler davet edilirdi.

O sırada Başbakan olan Erdoğan, gidiş yolunda uçağın arkasına gazetecilerin yanına gelir, biraz sohbet ederdi.

Gidilen yerde bazen gazetecilerle toplantı yapar, soruları yanıtlardı.

Genelde dönüş yolunda uçaktaki küçük çalışma odasında gazetecilerle bir araya gelir, soruları yanıtlardı.

Şunu net söyleyeyim, sorular asla önceden istenmez, şunu sormayın bunu sormayın denmezdi.

Gazeteciler, Başbakan ile bir araya gelmeden önce kimin ne soracağı ile ilgili kendi aralarında biraz konuşur, Erdoğan’ı kızdırması muhtemel soruları genelde ben sorardım.

Kızdığına, “Bu nasıl soru?” dediğine hiç tanık olmadım.

En fazla ters bir bakış fırlatırdı ama tüm soruları yanıtlardı.

Önceden belirlenmiş bir soru olmazdı.

“Şu sorulmayacak” da olmazdı.

Pek ender olarak Lütfullah Göktaş, sohbet sonrası gelir Başbakan’ın kullandığı bazı kelimelerin kullanılmamasını ister, onun yerine başka kelimeler koyardı.

Tek müdahale buydu.

Diplomatik krize engel olma çabasıydı, içerik pek değişmezdi.

Herkes kendi cihazına sohbeti kaydeder, sonra gruptaki en genç gazeteci kaydı çözüp yazıya döker, hepimize dağıtılırdı.

Herkes kendince en önemli bölümü öne çıkarırdı.

O zamanki uçak Airbus A319 modeli, küçük sayılabilecek bir uçaktı.

Berlusoni’den alınmıştı.

Böyle dev uçaklar yoktu.

Davet edilenlerin hepsi gazeteciydi; hangi görüşten olursa olsun halkın tanıdığı, bildiği gazetecilerdi.

Bugün uçaktakilerin yüzde doksanını tanımıyorum.

Yani gazeteci olup olmadıklarını benim bile bilmediğim adam ya da kadınlardan gazetecilik bekliyoruz.

Komik!

Tabii ben son olarak 2014’te bindim uçağa.

Şimdiki durumun tanığı değilim, bilmiyorum ama sonucunu görüyorum.

Anlattıklarımın tanıklarının ikisi kaçak, biri vefat etti, gerisi hayatta.

Yalansa yalan desinler.

Türkiye gibi uçak da değişmiş.

Çok belli…

Bitirmeden önce şunu da söyleyeyim…

Eğer Suriye’de Türkiye’nin istediği gelişmeler olursa ortaya ilginç bir sonuç çıkabilir.

HTŞ yönetimi, yani Suriye Merkezi Yönetimi, bir uniter yapıyı, ademi merkeziyetle bile olsa koruyabilmek için YPG’ye ya da yeni adıyla SDG’ye Milli Savunma Bakanlığı ya da Genelkurmay Başkanlığı önermiş.

Eğer kabul görürse, ki görülebileceği yolunda haberler var, terörist dediğimiz Mazlum Abdi birkaç ay sonra Milli Savunma Bakanı olarak Türkiye’yi ziyaret edebilir.

Genelkurmay’da törenle karşılanıp askeri selamlayabilir.

Aynen El Kaide üyesi diye ödülle aranan Ahmet Şara’nın Washington’da törenle karşılanıp, star muamelesi görmesi gibi.

Rahmetli İsmet Paşa’nın “Bir insan ömrüne sığan değişiklikler hayret vericidir” cümlesini hiç unutmam.

Ne kadar doğru, değil mi Emre!

Son olarak, Özgür Özel’e yumruk atan evlat katili rezilin tahliyesini sormuşsun.

Bence hukuki, yaptığının karşılığı bu.

Yasal.

Garabet onun salıverilmesi değil, hukuk garabeti tutuklamalar.

Emreciğim, bugünlük bu kadarla yetineyim.

Silivri’nin soğuyan havasında savunmamı hazırlamaya çalışayım.

Herkese güzel günler diliyorum…

FatihAltaylı
X’te yanıtla

X’te yazı hakkında yorumlarınızı paylaşın.

FatihAltaylı
  • Geçmiş yazılar

TümüFatihAltaylı
Bize Biraz Müsaade
Köşe Yazıları
Bize Biraz Müsaade

Fatih Altaylı

Ekim 6, 2025

Silivri Günlüğü - 73
Köşe Yazıları
Silivri Günlüğü - 73

Fatih Altaylı

Ekim 2, 2025

Silivri Günlüğü - 72
Köşe Yazıları
Silivri Günlüğü - 72

Fatih Altaylı

Ekim 2, 2025

  • Videolar

TümüFatihAltaylı
Türkiye’deki üniversitelerin son durumu ne? görseli
Dün
FatihAltaylı
YouTube
Prof. Dr. Emre Onur Kahya ile Bilim EkstraTürkiye’deki üniversitelerin son durumu ne?Merhaba! Artık "Bilim Ekstra" programımızda çok özel bir konuğumuz var: Prof. Dr. Emre Onur Kahya! Prof. Dr. Kahya, bizimle fizik ve yapay zeka alanlarındaki bilgisini paylaşacak. Fizik dünyasının gizemlerine inerken aynı zamanda yapay zeka ile ilgili son gelişmeleri keşfedeceğiz. Hem temel kavramlar hem de son teknolojiler hakkında bilgi sahibi olacak ve geleceğin bilimine bir adım daha yaklaşacağız. Bu özel programda, Einstein'dan Newton'a, Schrödinger'den Feynman'a kadar fizik tarihindeki önemli isimlere göz atacağız. Ayrıca, kuantum mekaniği, görelilik, yapay zeka ve uzay-zaman gibi heyecan verici konuları da keşfedeceğiz. Prof. Dr. Emre Onur Kahya ile fizik hakkında merak ettiğiniz her şeyi öğrenmek için bu videoyu kaçırmayın! Bilimi ve evrenin sırlarını keşfetmeye hazır mısınız? 00:00 Giriş 00:38 Üniversitelerin güncel durumu 09:23 Üniversitelerin sıralaması 13:01 İTÜ puanlarının dağılımı 16:34 Kapanış Prof. Dr. Emre Onur Kahya'nın bölümde bahsettiği web sitesi: https://www.nature.com/nature-index/country-outputs/Turkey
Ekim 15, 2025
"Yaratıcılık, özgürlük içinde ortaya çıkıyor" görseli
4 Gün Önce
FatihAltaylı
YouTube
Bedia Ceylan Güzelce & Altan Erkekli"Yaratıcılık, özgürlük içinde ortaya çıkıyor"Teke Tek Bilim ▷ https://www.youtube.com/@TekeTekBilim YouTube kanalına abone olmak için ▷ http://bit.ly/FatihAltayli Gazeteci - Yazar Fatih Altaylı, Youtube kanalına özel gündemi yorumluyor. 00:00 Giriş 01:26 Bir günü nasıl geçiyor? 04:56 Zamanın hızlı geçtiğini düşünüyor mu? 06:39 Güzel şeyleri görmek için ne yapılmalı? 08:55 "Şifa Niyetine" oyunu 12:49 Aile yaşantısı 14:06 Hayatına dokunan öğretmeni 16:08 Sahneye attığı ilk adım 26:38 Neşesini nasıl taze tutuyor? 28:32 Kuşaklar arasındaki çatışmayı nasıl değerlendiriyor? 34:48 Seyircide neler değişti? 41:00 Umutsuzluğa kapıldığı zamanlarda ne yapar? 42:09 Televizyon dizileri hakkında ne düşünüyor? 43:40 Dizi senaryoları hayatla örtüşüyor mu? 46:15 İnsanları güldürmek zor mu? 47:09 Yatılı okul hayatına neler kattı? 50:16 Kendisini nereye ait hissediyor? 51:26 Tiyatroların durumuyla ilgili ne düşünüyor? 54:30 Sanat hâlâ insanları değiştirme gücüne sahip mi? 1:01:24 Anlamakta en zorlandığı duygu 1:01:23 Bir Demet Tiyatro 1:04:50 Kapanış
Ekim 12, 2025
"İsrail güçleri tarafından alıkoyuldum!" görseli
5 Gün Önce
FatihAltaylı
YouTube
Gelecek Partisi Mv. Sema Silkin Ün & Barış Terkoğlu"İsrail güçleri tarafından alıkoyuldum!"Teke Tek Bilim ▷ https://www.youtube.com/@TekeTekBilim 00:00 Giriş 01:20 Gazze’ye gitme kararını nasıl aldı? 11:31 Partisi Gazze’ye gitme kararını nasıl karşıladı? 12:36 Gemideki insan profilleri? 18:50 Vicdan gemisi saldırıya uğradı mı? 19:52 Yola çıkış anı 24:24 Gemide geçen 8 günde neler konuştular? 27:00 Gemiye yapılan saldırı 42:35 Devlet büyüklerinden destek hissetti mi? 47:12 Devlet yetkililerinden kendisini arayan oldu mu? 47:52 Gazze’deki ateşkes antlaşması 58:58 Kapanış YouTube kanalına abone olmak için ▷ http://bit.ly/FatihAltayli Gazeteci - Yazar Fatih Altaylı, Youtube kanalına özel gündemi yorumluyor.
Ekim 11, 2025