Doğuş NTV’yi TMSF’den kurtardı

Hortumculardan alacaklarını tahsilde zorlanan TMSF, parayı tuttuğundan koparmaya çalışıyor,

Bunlar da genellikle bir şekilde hortumcu taifesi ile iyi niyetle veya başka bir şekilde iş yapmış olan kişiler oluyor,

TMSF’nin son “Kurbanı” Doğuş Grubu,

Cavit Çağlar’ın ödenmeyen borçlarının dosyasını yeniden açan TMSF, Çağlar’ın İnterbank’taki bütün işlemlerini mercek altına aldı,

Bu kapsamda Cavit Çağlar ile iş yapan, alışveriş yapan şirketler de incelemeye alındı,

Ve bu incelemeden bir sürpriz çıktı,

NTV

Cavit Çağlar tarafından kurulan ve Çağlar’ın bankasına el koyulmadan kısa bir süre önce Doğuş Grubu’na satılan Nergis TV,

TMSF’nin bulgularına göre Doğuş Grubu NTV’yi Cavit Çağlar’dan satın aldığı sırada İnterbank’tan 46 milyon dolar civarında bir kredi kullanmıştı,

Daha doğrusu bir zamanlama vermek gerekirse, NTV’nin satışından bir gün önce bu kredi kullandırılmıştı,

TMSF’ye göre bunun anlamı açıktı,

NTV, Cavit Çağlar’ın bankasından alınan parayla alındığına göre, bu muvazaalı bir işlemdi, mal kaçırmaydı ve NTV’ye el koyulmalıydı,

Doğuş Grubu’nun bu krediyi bankaya el koyduktan sonra geri ödeyip ödememesi TMSF’ye göre önemli değildi,

TMSF’nin yasaları bu el koymaya yol veriyordu,

Ancak büyük ihtimalle ortaya çıkacak tepkilerden korkulduğu için, TMSF NTV’ye el koymadı,

NTV’yi paravan şirket olarak görüp, bu işlemi geçersiz sayabilecekken bunu yapmadı,

NTV, daha doğrusu Doğuş Grubu ile uzlaşma arayışına girdi,

Aslında uzlaşma arayışı şuydu, TMSF Doğuş Grubu’nun NTV’yi bir kez daha, parasını TMSF’ye ödeyerek satın almasını istedi,

Doğuş Grubu’ndan 200 milyon dolar talep etti,

Doğuş Grubu şaşkındı,

Yıllardır büyütüp geliştirdikleri televizyonu bir kez daha satın almaları isteniyordu,

Olacak iş değildi ama TMSF’nin eli çok güçlüydü,

Canının istediğini yapabiliyordu,

Doğuş da uzlaşma yolunu seçti,

200 milyon doların NTV için çok yüksek bir bedel olduğunu söyleyerek anlaşma arayışına katıldı,

Sonunda Doğuş ile TMSF NTV için anlaştılar,

Doğuş, NTV’nin satın alınması önce İnterbank’tan aldığı krediyi TMSF’ye ödemeyi kabul etti,

46 milyon dolar uygulanan faizlerle 79 milyon dolar olarak yeniden hesaplandı,

Ve Doğuş Grubu TMSF’ye 79 milyon dolar ödeyerek NTV’nin sahipliğini korudu,

Bence çok da iyi oldu,  

 

 


Karamehmet’in iki ayı var

Hazır TMSF konularına girmişken, yine Cavit Çağlar’a ait İnterbank nedeniyle bir kez daha TMSF ile karşı karşıya gelen Çukurova Grubu’ndan da söz edelim,

Biliyorsunuz bir süredir TMSF’nin İnterbank’a olan borçları yüzünden Çukurova Grubu’ndan 500 milyon dolar istediğinden söz ediliyordu,

Daha doğrusu bunu ilk olarak burada ben yazmıştım, Sonra kokusu çıkmıştı,

Ancak Çukurova tarafı henüz kendilerine bir tebligat yapılmadığını söylüyordu,

Tebligat artık yapıldı,

Üstelik TMSF tarafından çıkarılan borç miktarı 500 milyon dolardan bayağı daha fazla,

Çukurova’nın BDDK ile Engin Akçakoca döneminde yaptığı anlaşma gereği TMSF Çukurova’ya bu ödeme için 2 ay süre verdi,

Çukurova Grubu’nun medya organlarında hükümeti rahatsız eden herkesi işten çıkarması, Nihat Genç’in , Yalçın Küçük’ün ve Serdar Akinan’ın program ve yazılarına son vermesi TMSF’yi durdurmadı,

Çukurova Grubu ise bu borçların kendilerine ait olmadığını, kapattıkları kredilerin ve satış fiyatından düşülen borçların Cavit çağlar tarafından hayali şirketlerle yeniden alındığını ve bunun kendilerini ilgilendirmediğini söylüyor,

Haklı olma ihtimalleri var,

Ancak karşılarında da TMSF var,

İşleri zor,

Bu parayı 2 ay içinde ödemezlerse TMSF’nin Digitürk’e mi, Show TV’ye, mi Turkcell’e mi gireceği hiç belli olmaz,

Ama bana göre hangisi lazımsa ona girerler,

 

 


Faşist babanızdır

Şu Avrupalı’lar ya hakikaten şapşal, ya da Türk siyasetindeki garabeti anlayacak kadar açık bir algıya sahip değiller,

Dün ziyaretime gelen bir Washington Times yazarı da yakından takip etmesine rağmen Türkiye’deki olan biteni anlamakta hayli zorluk çekiyordu, 

Kim bilir belki de kabahat bizde,

Neyin ne olduğu, kimin neci olduğu belli değil,

Batı’nın siyasi kalıpları içinde bunu anlamak mümkün görünmüyor belki de,

Mesela AKP, bir iletişim mucizesi olduğu için Batı’da özgürlükçü, liberal bir parti olarak algılanıyor,

Kamu kaynaklarını yandaşlarına dağıtan, medyayı baskı altına alan, bazı siyasi partileri görmezden gelen bir parti ne kadar liberal ve ne kadar özgürlükçüyse!

Fakat AKP; kendini özgürlükçü olarak bir kez kabul ettirdiği için Batının bu algılaması değişmiyor,

Buna karşın AKP karşıtları da “Ulusalcı faşistler” olarak algılanıyor,

Onlara göre ben ve benim gibi düşünenler de bu kategoriye giriyoruz,

Vatanseverim ama ulusalcı değilim, liberalim ama hırsız değilim, inananlara saygım var ama  dinci değilim, laik bir devlet düzenine inanıyorum ama laikçi değilim, özelleştirmelerden yanayım ama peşkeşçi değilim, Komşularla iyi ilişkiler istiyorum ama pro-arab değilim, Özgürlüklerden yanayım ama bu özgürlükleri sadece kendim gibiler için isteyenlerden değilim,

Ve AB’yi temsil eden “salaklara” göre ben faşistim,

Hadi gidin oradan, Faşist sizin babanızdır,

Öfkeyle söylemiyorum,

Gerçek öyle,

Zaten AKP’ye sempatiniz de oradan,

Genetik

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
En çabuk açan çiçeklerin mevsimlik çiçekler olduğunu anladığımız zaman

Erişilebilirlik Araçları