Bunlar gazeteci, bunlar da gazeteyse

Türkiye türban diye yıkılıyor,

Aklı başında vatandaşların gözü Ankara’da,

Kimi negatif, kimi pozitif duygularla AKP ile MHP arasındaki uzlaşmanın sonucunu bekliyor,

Dün sabah elime gazeteleri alıyorum,

Sabah’ta kocaman bir sürmanşet,

“Hedef darbeydi”

Darbeyi yapacak olan kim?

Bir tane her türlü karanlık işten adı çıkan emekli general, bir yarı kaçık emekli albay, bir eksantrik avukat, bir mafya babası, mafya babasına aşık bir gazeteci, bir kaç suç örgütü üyesi,

Darbe yapacak olan ekip bu,

Böyle bir ekip, bırakın Türkiye’yi, herhangi bir dandik bir orta Amerika ülkesinde bile darbe yapamaz,

Bunların darbe yapacağına ancak kaybettikleri gazeteyi adalarda modalarda arayanlar inanır,

Türban meselesini saklamaya çalışanlar sadece gazetelerini kaybedenler mi?

Hayır,

Bir de kendini kaybedenler var,

Hürriyet’ten söz ediyorum,

Yayın yönetmeni köşesinden sözde muhalefet yapıyor ama onun da manşetinde aynı konu başka bir açıdan,

Yukarıda bahsettiğin darbe çetesi Hürriyet’e göre darbe peşinde değil, Orhan Pamuk’u vurdurmak için 2 milyon YTL peşinde,

Darbeciye gel darbeciye, İki milyon YTL bulamıyorlar darbe yapacaklar,

Ayranı yok içmeye derler ya o misal,

Tam komedi,

Aynı gazetenin sürmanşetinde Aydın Doğan var,

Vakit Gazetesi ile olan savaşta haklı duruma geçmeye çalışan Aydın Doğan,

Ama övünürken, kabahatini söyleyen çingene beyi gibi,

Siyasetçilere yazılan mektuplar, siyasete ağırlık koyma girişimleri, İktidar ortağı gibi davranmaya çalışan bir medya patronunun hezeyanlarını övünülecek bir şeymiş gibi yazıyorlar,

Birinci sayfada Madonna bile türbandan daha büyük, Birinde  yarım sütuna dört santim, diğerinde 1,5 sütuna 3 santim türbanla ilgili Anayasa değişikliği haberi,

Türkiye için dönüm noktası olabilecek bir olay iki gazete tarafından ustalıkla gizlenmiş,

Sonra siz de bana “Yaz” diyorsunuz,

Yazayım yazmasına da, bunların yazdığına haber, bunların yaptığına gazete, bunlara gazeteci deniyorsa bize yazık değil mi! 

 

 


Okullarda namaz

Okulda namaz tartışması beni şöyle bir 35 yıl geriye götürdü,

Galatasaray Lisesi’nin 6, sınıfına, Yani ortaokul 1’e,

Ortaköy’den, Beyoğlu’ndaki okula gelmişiz, 11 yaşında falanız,

Sınıfa 5-6 yeni arkadaş katılmış,

Belçika’dan gelen iki kişi, Konsolos bir babanın Tunus’tan gelen oğlu, babası Suudi Arabistan’da  görev yapan bir çocuk ve bir de başka bir Fransız okulundan bize geçiş yapan bir başkası,

Yeni gelen çocuklardan üçünde bizim pek de alışkın olmadığımız bir durum var,

Namaz kılıyorlar,

Ama kimse bunu sorun etmedi,

Okulda namaz kılınabilecek tek yer okuldaki hizmetlilerin kullandığı küçük mescidimsi bir oda,

Bizim üç yeni arkadaş her namaz vakti buraya gidip namazlarını kılıyorlar,

Bir süre sonra bunlardan ikisi teneffüslerde bizimle oynayabilmek için namazı bıraktılar,

Biri devam etti,

Fakat bir yandan namaz kılıyor, diğer yandan okulun en berbat adamı,

Öğretmenlerle dalaşıyor, okuldan kaçıyor, ortadan kayboluyor, başı örtülü annesi ile babası okula gelip oğullarını arıyorlar,

Ama oğlan giderek yoldan çıkıyor,

3 yıl falan bu durum devam etti,

Sonra sınıfta kaldı, Okula bir geliyor bir gelmiyor,

17 yaşına falan geldik, Bizimki tam azıttı, O zamanın ünlü şarkıcılarından biriyle beraber olmaya başladı, Hepimiz şaşkınız,

Bu arada okulu bıraktı,

Sonra bir duyduk ki, hapse girmiş,

Çalıntı mal satarken yakalanmış diye bir rivayet,

Bir süre sonra yeniden görüntüye girdi,

Okula bizi zayerete geliyor, Birlikte futbol falan oynuyoruz,

Sonra babası tuttu bunu hacca götürdü, Adam olsun diye,

Uzun süre görmedik,

Sonra bir gün bir gazete haberinde karşımıza çıktı,

Altın kaçakçılığı yaparken yakalanmış,

Aradan 15 sene falan geçti,

Bir gün Etiler’de bir fırına girdim,

İçerde ak saçlı bir adam,

“Fatih” dedi,

Baktım, Tanımadım, Tanımadığımı anladı, “Tanımadın mı lan ben ,,,,” dedi,

Ayaküstü biraz sohbet ettik,

Bir kaç kez hapse girip çıkmış, Hiç bir yerde dikiş tutturamamış,

“Olacak iş mi?” dedim, “Okula geldiğinde namaz kılan dua eden bir çocuktun, Nereden nereye geldin”

“Baba” dedi, “Adamlık namazda niyazda değil, Adamlık adamın içinde, Bende o yokmuş,”

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Damla damla içilen zehirin de öldürdüğünü anladığımız zaman

Önceki İçerik
Sonraki İçerik

Erişilebilirlik Araçları