Kış kapıya dayandı, baharı görmek istiyorsak…

10 gün kadar önce "Başbakan’ı dinleyin, bu yazıyı okumayın" başlıklı bir yazı yazdım, Yazının giriş bölümü şöyleydi: "Türkiye kriz yokmuş gibi davranıyor ama kriz giderek daha fazla etkili olmaya başladı,

2001 krizinden farklı olarak uçuruma yuvarlanan Türkiye’nin çevresinde tutunabileceği bir dal da yok, Çünkü herkes kendi derdinde,

BDDK’nın verdiği rakamlara göre 2 milyon 100 bin kredi kartı veya tüketici kredisi ödenmiyor ve bankalar bunlar için takibe başladılar, Bu rakam çığ gibi büyüyecek,

İşşiz sayısı 2 milyon 900 bin,

Sonbahardan bu yana işini kaybedenlerin sayısı yarım milyonun üzerinde,

Bu verdiğim rakamlar 10 günlük," Bu ilk değil, Daha önce de krizin geldiğini, girdiğini, giderek ağırlaşacağını yazdım, Görmezden gelmek krizi ortadan kaldırmıyor, Ankara’nın üretimle doğrudan bir alakası olmadığı ve üretimdeki düşüşün, işsizliğin Ankara’nın baktığı rakamları 6 ay sonra etkilediği göz önüne alınırsa, Türkiye’yi yönetenlerin krizin boyutunu tam olarak hissedememiş olmaları da mümkün, İşsizlik haberleri, vatandaşın sıkıntıları ile ilgili haberler siyasetin yüksek zirvesine ulaşmaz, Hep böyle oldu, Ulaşacak kadar güçlü çıktığında ise genelde vakit geçmiş oluyor, Dün bir polis emeklisi, belki de vakit yeterince geç olmadan güçlü bir ses duyurdu, Başbakanlıktaki koruma zaafiyetini, Başbakan’ın her gün defalarca kullandığı kapıya kadar dayanmış çifte silahlı adamın oraya nasıl geldiğini tartışmayacağım, O bambaşka bir mesele, Ama ekonomik bunalım artık maaşı Türkiye ölçülerinde çok da kötü sayılmayacak bir polis emeklisini bile bu kadar etkiliyorsa, varın yukarıda sayısını verdiğim 2 milyon 900 bin işsizin, her an işsiz kalma korkusu yaşayan milyonların halini düşünün, Polis emeklisinin eylemi, erken olmasa da, en azından çok geç olmadan yapılmış bir uyarı sinyalinin son derece nahoş bir tezahürüdür, Dün aynı nedenle bir yurttaşımız köprüye çıktı, Ki, uzun zamandır köprünün üzeri boştu, Bir başkası geçen hafta ailesini öldürüp intihar etti, Daha onlarca böyle olay var, Ama Başbakanlık önündeki çifte tabanca hepsinden daha fazla bağıran bir alarmdır, Ekonomik krizin teğet geçmediğinin ya da o zaman teğetse bile artık içimizden geçmeye başladığının göstergesidir,

Otomotiv Sanayicileri Derneği, basın toplantısı yapmak için açık otomobil fabrikası bulamıyorsa, bu bile başlı başına bir işarettir,

Başbakan Ecevit açısından en fazla sıkıntı yaratan olay, ekonomik kriz nedeniyle Başbakanlık önünde fırlatılan yazar kasa olmuş, bugünkü iktidar bile bu meseleyi uzun süre gündemde tutmuştu, Pırıl pırıl güneşli yaz geçmiş, sonbahar gelmiştir, Kış için önlem gerekmektedir,

Tabii baharı görmek istiyorsak,

 

 


Güneşi görmek istiyorum

Mahsun Kırmızıgül’ün "Güneşi gördüm" filminden kısa bir bölüm izledim,

Özet dersem yanlış olur, Derlenmiş görüntüler, Kanaatim, müthiş bir iş çıktığı yolunda, Sinemacı bir dostum neredeyse tamamını izlemiş, Ham haliyle, "Bu kadar etkileyici bir film izlemedim" diyor, Ve bir izlenim aktarıyor, "Bizimle çalışan bir ağabeyimiz var, ‘Duygu sıfır!’ diye hep gırgır geçeriz, Filmin ham halini izlerken bir yerde omuzları sarsıla sarsıla ağlamaya başladı, O bile bu kadar duygulanıyorsa inanılmaz bir iş çıkmış demektir, Gördüğüm en muazzam filmlerden biri, Sadece Türk filmi olarak değil, evrensel anlamda da çok güzel" dedi, Kendi gördüklerime bu cümleler eklenince Mahsun’un filmini büyük bir merakla beklemeye başladım,

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Kaçtığımız gerçeklerin bizi er geç bulacağını anladığımız zaman

Önceki İçerik
Sonraki İçerik

Erişilebilirlik Araçları