Arpa ekersin ayçiçeği çıkabilir

DİNDAR nesil tartışması gördüğüm kadarıyla bitmek bilmiyor,

İlkeli duruş sahipleri, "Atatürkçü nesil yetiştirme projesine nasıl karşı çıktıysak buna da karşıyız" diyorlar,

Yıllarca Atatürkçü nesil yetiştirilmesine karşı çıkanların bazıları ise dindar nesil yetiştirilmesinden memnunlar,

Tabii tam tersi de geçerli,

Bakın ben size bir şey söyleyeyim,

"Atatürkçü, Cumhuriyetçi nesiller yetiştirelim" diyenler ne kadar başarılı olduysa, "Dindar nesil yetiştirelim" diyenler de o kadar başarılı olur!

Yıllarca, yaklaşık 80 sene Atatürkçü, Cumhuriyetçi, laik, devletine gönülden bağlı nesiller yetiştirdik,

Her sabah güne "Türk’üm" diye başlattık öğrencileri,

Ne oldu sonuç!

Güne Türk’üm diye başlayanların bir bölümü "bölücü" oldu, diğer bir bölümü "ümmetçi",

"Doğruyum" diye ikinci kelimeyi söyleyenlerin ne kadar doğru olduklarını da ben söylemeyeyim, siz karar verin,

Cumhuriyetçi nesiller yetiştirildi 80 sene boyunca da, nereden çıktı bunca Cumhuriyet düşmanı,

Laik nesiller yetiştirdik onca yıl da, nasıl peydahlandı "irtica tehlikesi",

Hadi diyelim ki, bizim Milli Eğitim hıyarlık etti,

Doğru düzgün yetiştiremedi,

SSCB 75 sene "komünist" nesiller yetiştirdi de ne oldu?

Hiç bu işlere takılmayın bence,

Önemli olan ülkenin kapılarını açık tutmaktır,

O kapılardan bilginin, kültürün girmesine izin vermektir,

O kapılar açık kaldıkça, rejim ülkeyi dünyaya kapatmadıkça hiçbir sorun yoktur,

Nesiller "dünya nasıl gerektiriyorsa" öyle yetişirler,

Bazen sizin yetiştirmek istediğinizin tam tersi olarak,

O yüzden kimin nasıl nesil yetiştirmeye çalıştığının çok önemi yoktur,

Nesil yetiştirme işi ilginçtir,

Buğday ekersin arpa çıkar,

Arpa ekersin ayçiçeği fışkırır,

Ama şunu bilirim, kendini üretici zanneden genelde beklemediği ürünü alır!

 


Rekor kır ama zarar et

BU memlekette uluslararası düzeyde bir sinema sektörü oluşur mu, gelişir mi hadi birlikte karar verelim,

"Fetih 1453" Türkiye’de çekilmiş en pahalı yerli prodüksiyon olarak gösterime girdi,

Yaklaşık 26 milyon TL harcanmıştı film için,

İzleyici de filme rekor ilgi gösterdi,

Kısa sürede tüm zamanların seyirci rekorunu kırdı ve 4 milyonu geçti,

Elde ettiği hasılat da yaklaşık 40 milyon TL,

Diyeceksiniz ki: "İyi para kazanmış, Kâra geçmiş,"

Siz öyle zannedin,

Bu rekora rağmen yapımcı hâlâ zararda,

Hesap basit,

40 milyon TL hasılatın yüzde 8’i KDV’ye gitti, Yani 3 milyon 200 bin TL,

Yüzde 10’unu Eğlence Vergisi adı altında belediye aldı, Yani 4 milyon TL de belediyelere gitti,

Toplamda 7 milyon 200 bin TL’si kamuya gitti mi?

Kaldı 32 milyon 800 bin TL,

Bunu da yapımcı ile filmin gösterildiği salonun sahibi bölüştü mü?

Ne kaldı yapımcıya? 16 milyon 400 bin TL,

Düşünün, bir film yapıyorsunuz, tüm zamanların izleyici rekorunu kırıyorsunuz, Ortalık yıkılıyor,

Siz hâlâ 9 milyon 600 bin TL zarardasınız,

Diyebilirsiniz ki: "E yapımcı da ona göre film yapsaymış, Biz mi dedik ona bu kadar para harca diye,"

Evet haklısınız,

Yapımcı ona göre film yapsa büyük para kazanırdı,

Aynen Recep İvedik’lerde yaptığı gibi,

Peş peşe Recep İvedik çekse her birinde milyonları cebe indirirdi,

Peki Türk sineması uluslararası alanda başarılı, dünya ölçeğinde izlenen büyük prodüksiyonlar yapmasın mı?

Sinemamız, bir yanda festival filmleri, diğer yanda Recep İvedik’ler arasında sıkışıp kalsın mı?

Devlet en azından şu Eğlence Vergisi’nden vazgeçip KDV’yi de belirli bir oranda indirse bu bile büyük bir adım olur,

 


SKY Tırışka Ödülü

BİR ülkenin bayrak taşıyıcı milli havayoluyla uçmak, o ülkeye uçanlar için "ayrıcalıklı" bir konum sağlar benim bildiğim,

O ülkenin havalimanlarında en iyi terminal, en iyi kapı, en iyi hizmet, bayrak taşıyıcı "milli havayoluna" verilir,

Böylelikle o havayolu, diğer ülkelerin bayrak taşıyıcı havayollarıyla daha iyi rekabet eder,

O ülkeye uçuşlarda tercih edilen havayolu olur,

Bizde ise nedendir bilinmez tam tersi bir durum söz konusu,

Türk Hava Yolları’nın iç hatlarda yolcusuna pek değer vermediği malum,

Ama dış hatlarda da durum giderek benzer hale geliyor

Son zamanlarda sık sık yurtdışına gidip geldim,

Ve hep THY’yi tercih ettim,

Aman Allahım ne felaket,

DHMİ’nin altyapı yetersizliğinden kaynaklanan rötarları falan geçtim,

Uçaklar bakımsız,

Motoru, uçuran aksamı bilemem, Ama eğer uçakların içi gibiyse yandık,

Uçak dökülüyor, "Bu ne biçim uçak?" diye soruyorum,

"Bilmem ne havayollarından kiralık" diye bir yanıt,

Bilmem ne havayolu dediği, Türkiye’de kurulmuş batık bir şirket,

Onun dandik uçağına THY fiyatı ödüyoruz,

Yahu bayrak taşıyıcı havayolu, dünya lideri olmaya oynayan havayolu, en dandik şirketin uçağını mı kiralar?

Kargo muyuz biz?

THY’nin Atatürk Havalimanı’ndaki hali de facia,

Aylardır bir kez bile körüğe yanaşamadık,

Sürekli meydanın bir ucunda iniyor, otobüse tıkıştırılıyoruz,

Benim bildiğim o ülkenin bayrak taşıyıcısı, kendi ülkesinde kral muamelesi yapar yolcularına,

Nerede bizde,

Tam aksine eşek muamelesi,

Air France’la gel, en iyi yere yanaş,

THY ile gel, hangarda in, otobüse bin,

Bir de dergilerine aldıkları ödülü basıyorlar, "Skytrax" mı neymiş,

Güldürmeyin beni Allah aşkına,

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Aşçı kadar malzemenin de önemli olduğunu anladığımız zaman

Erişilebilirlik Araçları